Musa Kamil Ekin
Yönetim Grubu
- Katılım
- 6 Nisan 2015
- Sertifika
- C Sınıfı
- Firma
- BelKo ltd.şti.
Yapı sektöründe çalışan sayısının fazla oluşu, çalışan sirkülasyonu, imalatın hızlı ve farklı ekiplerce, iç içe yapılıyor olması zaten zor olan İSG sürecini daha da zor hale getirdiği bir gerçektir. Meseleyi bir de SGK gözüyle asıl işveren alt işveren ilişkisi boyutuyla irdelemeye çalışalım.
Güncel mevzuatımızda asıl işveren alt işveren ilişkisine yönelik 4857 sayılı İş Kanunu ve ona bağlı çıkartılan Alt İşverenlik Yönetmeliğinin ilgili hükümleri aynen aşağıdaki gibidir;
4857 Sayılı İŞ KANUNU
Madde 2
Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.
İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.
ALT İŞVERENLİK YÖNETMELİĞİ
BİRİNCİ BÖLÜM
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
ğ) Yardımcı iş: İşyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin olmakla beraber doğrudan üretim organizasyonu içerisinde yer almayan, üretimin zorunlu bir unsuru olmayan ancak asıl iş devam ettikçe devam eden ve asıl işe bağımlı olan işi,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Asıl İşveren-Alt İşveren İlişkisinin Kurulması, Bildirimi ve İşyerinin Tescili
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulma şartları
MADDE 4 – (1) Asıl işveren alt işveren ilişkisinin kurulabilmesi için;
Yukarıda mevzuat hükümlerine göre bir işin asıl işveren tarafından alt işverene verilebilmesi için 2 husustan en az biri mutlaka olmalıdır: Bunlardan birincisi, asıl işin bir parçası değil yardımcı iş olması, ikincisi ise, teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmesi gerekir. Bu iki hükümden en az biri yoksa asıl işveren bu işi alt işverene veremez. Ama uygulamada baktığımız zaman yapı sektörü büyük ölçekli projelerde neredeyse inşaatın parçası her imalat bölünüp parçalanıp bir alt işverene verilmektedir. Hatta aynı işin farklı alt işverenlere de verildiğini görmekteyiz. Farklı kaba yapı taşeronları(betonarme işleri üstlenen alt işveren firmalar) aynı proje içinde yarıştırılıyor. Kalıp, demir, beton işleri asıl işin bir parçasıdır ve bir alt işverene verilemez diye düşünürken parçalanıp farklı birkaç alt işverene verildiğini görüyoruz. İstanbul’da 40-50 adet alt işverenli projelerin olduğunu biliyoruz. Düşünsenize bir inşaat projesinde kalıp, demir, beton, duvar, sıva işleri yardımcı iş sayılır mı? Asıl işin bir parçası olduğu gerçektir. Peki günümüz inşaat teknolojisinde bu işlerin teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiğini söylemek doğru mudur? O zaman yapı sektöründe asıl işveren alt işveren ilişkisi büyük oranda muvazaalı kurgulanıyor demek yanlış olmaz.
Evet, ilk bakışta büyük bir inşaat projesinde her işin o işin uzmanı ekip tarafından yapılması doğru gibi geliyor. İmalatın çok dinamik ve iç içe olması sebebiyle her imalatın farklı firmalara verilmesi kaliteyi artırıcı bir unsur gibi duruyor. Fakat gelin birde zaten karma karışık ve zor olan bir İş Sağlığı ve Güvenliği sürecini onlarca farklı firma için ayrı ayrı uygulayın. Tüm İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatı aynı sigorta numarası altında sıralı farklı alt işveren firmalara ayrı ayrı hizmet alma serbestliği tanıyor. Her bir alt işveren için ayrı ayrı İSG profesyoneli görevlendirilmesi, ayrı tespit öneri defteri, ayrı risk değerlendirmesi, çalışan temsilcileri, destek elemanları, sağlık muayeneleri, eğitimler vs… Asıl işverenin kurul toplantısını düşünsenize. Her firmadan bir temsilci, uzman birde hekim katılsa nasıl olur? Toplantı katılımcı sayısını yüzlerle ifade edeceğiz. Bu kalabalıkta karar al. Sonrada sahada uygula. Diyeceksiniz ki asıl işveren bir OSGB ile anlaşsın. Bütün alt işverenler o OSGB’den hizmet alsın. Vah o OSGB nin haline…
Evet bu karmaşada bence de ideal çözüm; asıl işverenin güçlü bir İSGB birimi ile tüm süreci yönetmesidir. Tüm alt işverenler adına da bir çatı OSGB ile anlaşılması olduğunu inanıyorum. Muvazaalı asıl işveren – alt işveren ilişkisinin içinde en iyi çözüm İSGB+OSGB gibi duruyor.
Fakat yeterli olacağını hiç sanmıyorum. Mevzuat hükümlerine uygun bir şekilde yapı sektöründeki bu kontrolsüz ilişki bir düzene bağlanmalıdır. Hatta daha ileri giderek şunu söyleyebilirim ki; yapı sektörüne özel bir mevzuat çalışması ihtiyacı vardır. Bu çalışma ile inşaat sektörüne özel hususlar ayrıntılı belirtilmelidir. Belki böylece yapı sektörü asıl işveren alt işveren ilişkisi ve hatta geçici görevle gelenler konusu(bu konu ayrı bir yazı konusu) gibi hassas konular daha ayrıntılı irdelenip, daha güvenli organizasyonlar kurulmasını garanti altına alınabilir.
Ölümlü iş kazalarında birinci sırayı hiç kaptırmayan bu sektör artık kendine özel bir kanunu hak ediyor. İçerisinde ilgili İSG ve idari organizasyonun nasıl kurulacağına dair hükümlerin ayrıntıları ile yer aldığı bir düzenleme hem İSG profesyonellerini rahatlatacak hem de onları gereksiz evrak kalabalığından kurtarıp değerli zamanlarını efektif kullanmalarını sağlayacaktır.
Murat YILMAZ
İnşaat Mühendisi
İş Güvenliği Uzmanı
Yazar: Tarih: 15 Ağustos 2016
Güncel mevzuatımızda asıl işveren alt işveren ilişkisine yönelik 4857 sayılı İş Kanunu ve ona bağlı çıkartılan Alt İşverenlik Yönetmeliğinin ilgili hükümleri aynen aşağıdaki gibidir;
4857 Sayılı İŞ KANUNU
Madde 2
Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.
İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.
ALT İŞVERENLİK YÖNETMELİĞİ
BİRİNCİ BÖLÜM
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
- a) Alt işveren: Bir işverenden, işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan, bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşları,
- c) Asıl iş: Mal veya hizmet üretiminin esasını oluşturan işi,
- g) Muvazaa:
ğ) Yardımcı iş: İşyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin olmakla beraber doğrudan üretim organizasyonu içerisinde yer almayan, üretimin zorunlu bir unsuru olmayan ancak asıl iş devam ettikçe devam eden ve asıl işe bağımlı olan işi,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Asıl İşveren-Alt İşveren İlişkisinin Kurulması, Bildirimi ve İşyerinin Tescili
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulma şartları
MADDE 4 – (1) Asıl işveren alt işveren ilişkisinin kurulabilmesi için;
- a) Asıl işverenin işyerinde mal veya hizmet üretimi işlerinde çalışan kendi işçileri de bulunmalıdır.
- b) Alt işverene verilen iş, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen iş işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır.
Yukarıda mevzuat hükümlerine göre bir işin asıl işveren tarafından alt işverene verilebilmesi için 2 husustan en az biri mutlaka olmalıdır: Bunlardan birincisi, asıl işin bir parçası değil yardımcı iş olması, ikincisi ise, teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmesi gerekir. Bu iki hükümden en az biri yoksa asıl işveren bu işi alt işverene veremez. Ama uygulamada baktığımız zaman yapı sektörü büyük ölçekli projelerde neredeyse inşaatın parçası her imalat bölünüp parçalanıp bir alt işverene verilmektedir. Hatta aynı işin farklı alt işverenlere de verildiğini görmekteyiz. Farklı kaba yapı taşeronları(betonarme işleri üstlenen alt işveren firmalar) aynı proje içinde yarıştırılıyor. Kalıp, demir, beton işleri asıl işin bir parçasıdır ve bir alt işverene verilemez diye düşünürken parçalanıp farklı birkaç alt işverene verildiğini görüyoruz. İstanbul’da 40-50 adet alt işverenli projelerin olduğunu biliyoruz. Düşünsenize bir inşaat projesinde kalıp, demir, beton, duvar, sıva işleri yardımcı iş sayılır mı? Asıl işin bir parçası olduğu gerçektir. Peki günümüz inşaat teknolojisinde bu işlerin teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiğini söylemek doğru mudur? O zaman yapı sektöründe asıl işveren alt işveren ilişkisi büyük oranda muvazaalı kurgulanıyor demek yanlış olmaz.
Evet, ilk bakışta büyük bir inşaat projesinde her işin o işin uzmanı ekip tarafından yapılması doğru gibi geliyor. İmalatın çok dinamik ve iç içe olması sebebiyle her imalatın farklı firmalara verilmesi kaliteyi artırıcı bir unsur gibi duruyor. Fakat gelin birde zaten karma karışık ve zor olan bir İş Sağlığı ve Güvenliği sürecini onlarca farklı firma için ayrı ayrı uygulayın. Tüm İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatı aynı sigorta numarası altında sıralı farklı alt işveren firmalara ayrı ayrı hizmet alma serbestliği tanıyor. Her bir alt işveren için ayrı ayrı İSG profesyoneli görevlendirilmesi, ayrı tespit öneri defteri, ayrı risk değerlendirmesi, çalışan temsilcileri, destek elemanları, sağlık muayeneleri, eğitimler vs… Asıl işverenin kurul toplantısını düşünsenize. Her firmadan bir temsilci, uzman birde hekim katılsa nasıl olur? Toplantı katılımcı sayısını yüzlerle ifade edeceğiz. Bu kalabalıkta karar al. Sonrada sahada uygula. Diyeceksiniz ki asıl işveren bir OSGB ile anlaşsın. Bütün alt işverenler o OSGB’den hizmet alsın. Vah o OSGB nin haline…
Evet bu karmaşada bence de ideal çözüm; asıl işverenin güçlü bir İSGB birimi ile tüm süreci yönetmesidir. Tüm alt işverenler adına da bir çatı OSGB ile anlaşılması olduğunu inanıyorum. Muvazaalı asıl işveren – alt işveren ilişkisinin içinde en iyi çözüm İSGB+OSGB gibi duruyor.
Fakat yeterli olacağını hiç sanmıyorum. Mevzuat hükümlerine uygun bir şekilde yapı sektöründeki bu kontrolsüz ilişki bir düzene bağlanmalıdır. Hatta daha ileri giderek şunu söyleyebilirim ki; yapı sektörüne özel bir mevzuat çalışması ihtiyacı vardır. Bu çalışma ile inşaat sektörüne özel hususlar ayrıntılı belirtilmelidir. Belki böylece yapı sektörü asıl işveren alt işveren ilişkisi ve hatta geçici görevle gelenler konusu(bu konu ayrı bir yazı konusu) gibi hassas konular daha ayrıntılı irdelenip, daha güvenli organizasyonlar kurulmasını garanti altına alınabilir.
Ölümlü iş kazalarında birinci sırayı hiç kaptırmayan bu sektör artık kendine özel bir kanunu hak ediyor. İçerisinde ilgili İSG ve idari organizasyonun nasıl kurulacağına dair hükümlerin ayrıntıları ile yer aldığı bir düzenleme hem İSG profesyonellerini rahatlatacak hem de onları gereksiz evrak kalabalığından kurtarıp değerli zamanlarını efektif kullanmalarını sağlayacaktır.
Murat YILMAZ
İnşaat Mühendisi
İş Güvenliği Uzmanı
Yazar: Tarih: 15 Ağustos 2016