• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Pazartesi Hastalığı Bisinozis

Fatih Özcan

Site Kurucusu
Katılım
7 Aralık 2013
Şehir
Yurt Dışı
Sertifika
Diğer Belge
Firma
ABL Group
Prof. Dr. Abdurrahman ŞENYİĞİT
Yrd. Doç. Dr. Özlem ABAKAY
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs
Hastalıkları Anabilim Dalı, Diyarbakır

Bisinozis hastalığı, genellikle tekstil sektöründe ortaya çıkar. Organik bitki tozlarının solunmasından
ötürü, akciğerlerde alerjik iltihaba neden olur. Hastalık, işe ara verildikten sonra yeniden ortaya çıkıyor.
Bu yüzden hastalık ‘’pazartesi ateşi’’ olarak da anılıyor.

Bizinosis; başta pamuk olmak üzere keten, kendir kapok, sisal, jüt, yün, kenevir tozu, “coir” bitkilerinin
tozu gibi organik tozlara maruz kalan işçilerde sıkça görülen solunum yolu sıkıntıları ile ortaya çıkıyor. Hastalık solunum fonksiyon testlerindeki düşüşle gözlemlenebiliyor. Bizinosiste hastanın ciğerlerinde toz birikimi olmadığı için hastalık bir pnömokonyoz olarak tanımlanmıyor. Tekstil işçilerine bizinosise ek olarak mesleksel astım ve bronşit de görülebilir.

Bizinosis ilk olarak Ramazzini tarafından 1700’lü yıllarının başında tekstil işçilerinde gözlenmiş, ancak
ilk defa Kay tarafından 1831’de tanımlanmıştır. 1845’te Mareska ve Heyman hastalığın; işe ara verildikten sonra ilk iş günü belirtilerinin ortaya çıkmasından ötürü “Pazartesi Hastalığı” adını vermişlerdir. Hastalığa neden olan kimyasal fonksiyonlardaki bozukluklar, hala tam anlamıyla çözülememiştir.

Klinik Bulgular ve Tanı
Hastalığın akut ve kronik olarak iki ayrı formu bulunuyor. Başlanan işte; en az 2 günlük verilen bir aradan sonra, ilk gününde göğüste sıkışma hissi veya nefes darlığı ile birlikte solunum fonksiyon testlerindeki düşüş şeklinde kendini gösteren hastalığa Akut Bisinoz denmektedir. Kronik Bisinoz ise, pamuk tozuna yıllarca maruz kalma sonucunda gelişir. Bisinozisin gelişmesi, tozla temas süresinin
uzunluğuna ve toz düzeyine bağlıdır. Kronik Bisinoz hastalığıyla,KOA hastalığının ayırt edilebilmesi
için hastanın iş süresince maruz kaldığı durumu doktora anlatması gerekir.
Hastalığın gelişmesi, tozla temas süresinin uzunluğu ve toz düzeyine bağlıdır. Sigara içmeyenler de Bisinozis hastalığına yakalanabilir.

Bisinozis klasik olarak; işten uzaklaşınca ya da tatilden sonraki ilk iş günü görülür. İşe başlanan ilk
3 saatin sonunda göğüste şişkinlik ortaya çıkar. Bu yakınma, sonraki iş günlerinde giderek azalır. Bu durum her hafta aynı şekilde tekrar eder. Bu semptomların, geçici olarak düzelmesi bisinozisi diğer toza bağlı hastalıklardan ayırır. İşçiler hastalığın bu dönemlerinde, iş değişikliğinde bulunurlarsa solunum fonksiyonları da eski haline dönebilir.

Dünyada ve Türkiye’de Bisinoz
Bisinozis, gelişmemiş ülkelerde yaygın olarak görülüyor. Dünyada bisinoz hastalığına maruz kalanların oranı giderek düşmektedir. Schilling’in 1955 yılındaki orijinal bisinoz çalışmasına bakıldığında, ABD’deki hastalığa yakalanma oranı, yaklaşık %63 olarak bildirilmiştir.
aaa.png
Son yıllarda bu hastalığa yakalanma oranı; yüksek riskli işlerde çalışanlarda % 10, pamuk işçilerinde ise % 4 olarak görülüyor. Amerika ve İngiltere’de ileri teknoloji kullanıldığı için, tozla temas
azalmakta ve sonuçta bu ülkelerde artık bizinosis hastalığı sık rastlanan hastalıklardan olmamaktadır.
Türkiye’de Bisinozis ile ilgili ilk çalışma; Vidinel ve arkadaşları tarafından 1966 yılında İzmir Sümerbank
Basma Sanayii’nde dokuma işçilerinde yapılmış ve bisinozis olgusuna rastlanmamıştır. 1968 yılında Tokgöz ve arkadaşları tarafından yapılan bir diğer çalışmada, iki ayrı iplik fabrikasının verilerinin ortalaması alınarak % 46 olarak bildirilmiştir. Ülkemizde bisinozun yaygınlık oranı, % 0-22’dir.
Türkiye’de de ileri teknolojinin giderek daha fazla kullanılması halinde bu oran düşebilir.

Tedavi ve Önlem
Tedavi için yapılacak ilk şey, hastalığa neden olan durumdan uzaklaşılmaktır ve hastalık için erken tanı
konulması yani hastalık kronikleşmeden fark edilmesi hastalığın seyri açısından önem arz etmektedir.
Hastalıktan korunmak için yıkanmış pamuk formu kullanılarak, bisinoiz hastalığı engellenmeye çalışılır.
Benzododecinium bromide içeren sprey sıkılması da korunmak için etkili yöntemlerden biridir.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Çalışma Bakanlığı İş Sağlığı ve İş Güvenliği İdaresi’nin 1995’te yayınladığı rapora göre çalışanların güvenliği için, çalışma yerlerinde olması gereken toz limiti şöyle verilmiştir:
• İplik üretimi: 0.200mg/m3
• Tekstil atıklarını işleyen yerler: 0.500 mg/m3
• Dokuma: 0.750mg/m3
• Atık madde ve geri dönüşüm yerleri: 1mg/m3

Günümüzde birçok gelişmiş ülke tarafından kullanılan, tozu etkili şekilde ortadan kaldıran havalandırma
sistemleri mevcuttur.
Bu sisteme ek olarak maske ve respiratör kullanımı da önem taşır. Pamuğun sentetikle yer değiştirmesi, pamuk bitkilerinin iyileştirilmesi, işlenmemiş pamuğun bisinozise neden olan etkenlerden temizlenmesi gibi önlemler de alınabilir. Hastanın hastalığının erkenden teşhis edilerek iş ortamı değiştirilmeli veya başka bir işe yerleştirilmelidir. Hastalığın kronik hale geldiği durumlarda
ve çalışamayacak hastalar ise emekli edilmelidir. Bisinozis hastalığı riski görülen bir işte, alımlar
yapılırken dikkat edilmesi gerekilen hususlar bulunmaktadır. Çalışacakkişiye; iş öncesine ait öyküsünü ve solunum sistemini sorgulayan anket ve solunum fonksiyonlarının bilinmesi için spirometrik ölçüm
yapılmalıdır.
 
Üst