Musa Kamil Ekin
Yönetim Grubu
- Katılım
- 6 Nisan 2015
- Sertifika
- C Sınıfı
- Firma
- BelKo ltd.şti.
PKD yasal bir zorunluluk olarak hazırlanıp veya hazırlattırılıp elimizde bulunması ve Bakanlık İş Teftiş Kurulu denetimleri kapsamında gelecek müfettişlere gösterilmesi gereken durağan bir belge,bir lisans,izin veya ruhsat değildir.
PKD hazırlanması konusundaki yasal zorunluluk yeni ortaya çıkmış bir gelişme de değildir.Bu döküman 16.12.1999 tarihinde AB’de kabul edilen 1999/92/EEC sayılı (Avrupa Topluluğu Ortaklık Antlaşması’nın 137.maddesine bağlı olarak çıkarıldığı için ATEX 137 olarak da bilinen) Avrupa Konseyi Direktifi’nin ülkemizdeki AB mevzuat uyum çalışmaları kapsamında ÇSG Bakanlığımızca 25328 sayılı R.G.de yayımlanan 26.12.2003 tarihli “Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Çalışanların Korunması Hk. Yönetmelik”,Madde 10 uyarınca kuruluşlarımızın bu zamana kadar çok daha önceden hazırlamış olmaları gereken bir dokümandır. Nitekim bu yönetmeliğin 30.4.2013 tarihinde 28633 sayılı R.G.de yayımlanan son revizyonunda da GEÇİCİ MADDE-1 ‘de; “26.12.2003 tarihli ve 25328 sayılı R.G.de yayımlanan Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hk. Yönetmelik hükümleri kapsamında hazırlanmış olan Patlamadan Korunma Dokümanları geçerli olarak kabul edilir. “ hükmü ile bu durum bir kez daha vurgulanmaktadır.
PKD hazırlanması konusunun son zamanlarda önem ve hız kazanmasının sebebi nedir?.
Bu sorunun cevabını 18.10.2010 tarihinde 18.12.2012’de yürülüğe girmek üzere yayımlanan ancak daha sonra uygulanması önce 31.12.2013 sonra da 1.1.2016 tarihine ertelenmiş olan “Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hk. Yönetmelik” de aramak gerekir.Bilindiği gibi bu yönetmelik uyarınca Üst Seviyeli Kuruluşlarca hazırlanması gereken Güvenlik Raporu yoğun bir patlayıcı ortam değerlendirme ve korunma önlemlerinin alınması çalışması gerektirmektedir.
Çoğu kurumsal,büyük ve saygın firmalarımızdan oluşan söz konusu Üst Seviyeli Kuruluşlarımızın hemen tamamında daha önceden hazırlanmış birer PKD mevcut bulunmaktadır.Ancak bu dokümanlardaki patlayıcı ortam hesapları ve sınıflandırmaları büyük çoğunlukla Kuzey Amerika “DIVISION” (ANSI/NFPA 70-497,NEC 500) sistemleriyle yapılmış olup bu değerlendirmeler , AB’nin talep ettiği “ZONE” (IEC 60079-10/1,2) hesaplama sistemine göre yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle bu çalışmaların yenilenmesi gerekmektedir.İşte son zamanlardaki PKD hazırlama talebindeki artışın önemli bir nedeni budur.
PKD AB mevzuatında EPD (Explosion Protection Document) olarak geçmektedir.Şimdi bu belgenin ne olmadığını bir kenara bırakıp ne olduğuna ,amacına ve yararlarına değinelim.
Yukarıda sözünü ettiğimiz Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hk. Yönetmeliğin 5.Maddesinde “patlamaların Önlenmesi ve Patlamadan Korunma” başlığı altında,alınacak önlemler için uyulması gereken bazı temel ilkeler ve öncelik sırası şu şekilde verilmektedir:
Gerekli tüm bilgi ve belgelerin biraraya getirilmesinden sonra yapılan zone hesaplamaları sonuçları Alan Yerleşim Planları (Layout) ve Borulama ve Enstrümantasyon Diyagramları (P&ID) üzerinde ZONE Haritaları şeklinde gösterilmelidir.
Bu aşamadan sonra haritalanan bu sahalarda mevcut bulunan patlamaya neden olabilecek ,ateşleme riski olan tüm elektrikli ve mekanik ekipmanların listesinin çıkarılması ve exproof uygunluk değerlendirmelerinin yapılması gerekecektir.Bulundukları noktanın zone özelliklerine uygun bulunmayan ekipmanların ivedilikle uygun exproof/exprotected özellikte ekipmanlarla değiştirilmesi gerekir.
İşte yazımızın konusu olan PKD ancak bu ayrıntılı çalışmaların tamamlanmasından sonra hazırlanabilir. Zira Yönetmeliğin 10.Maddesine göre hazırlanacak PKD’de :
Çünkü en başta da vurguladığımız gibi PKD hazırlanmasının temel amacı gerektiğinde müfettişlere göstermek değil, kuruluşlarımızı olası patlama risklerinden enaz ALARP (10E-4) seviyesinde korumak ve gerek “Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Yönetmeliği” gerekse de “Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hk. Yönetmelik” gereklerini tam olarak yerine getirmektir.
PKD hazırlanması konusundaki yasal zorunluluk yeni ortaya çıkmış bir gelişme de değildir.Bu döküman 16.12.1999 tarihinde AB’de kabul edilen 1999/92/EEC sayılı (Avrupa Topluluğu Ortaklık Antlaşması’nın 137.maddesine bağlı olarak çıkarıldığı için ATEX 137 olarak da bilinen) Avrupa Konseyi Direktifi’nin ülkemizdeki AB mevzuat uyum çalışmaları kapsamında ÇSG Bakanlığımızca 25328 sayılı R.G.de yayımlanan 26.12.2003 tarihli “Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Çalışanların Korunması Hk. Yönetmelik”,Madde 10 uyarınca kuruluşlarımızın bu zamana kadar çok daha önceden hazırlamış olmaları gereken bir dokümandır. Nitekim bu yönetmeliğin 30.4.2013 tarihinde 28633 sayılı R.G.de yayımlanan son revizyonunda da GEÇİCİ MADDE-1 ‘de; “26.12.2003 tarihli ve 25328 sayılı R.G.de yayımlanan Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hk. Yönetmelik hükümleri kapsamında hazırlanmış olan Patlamadan Korunma Dokümanları geçerli olarak kabul edilir. “ hükmü ile bu durum bir kez daha vurgulanmaktadır.
PKD hazırlanması konusunun son zamanlarda önem ve hız kazanmasının sebebi nedir?.
Bu sorunun cevabını 18.10.2010 tarihinde 18.12.2012’de yürülüğe girmek üzere yayımlanan ancak daha sonra uygulanması önce 31.12.2013 sonra da 1.1.2016 tarihine ertelenmiş olan “Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hk. Yönetmelik” de aramak gerekir.Bilindiği gibi bu yönetmelik uyarınca Üst Seviyeli Kuruluşlarca hazırlanması gereken Güvenlik Raporu yoğun bir patlayıcı ortam değerlendirme ve korunma önlemlerinin alınması çalışması gerektirmektedir.
Çoğu kurumsal,büyük ve saygın firmalarımızdan oluşan söz konusu Üst Seviyeli Kuruluşlarımızın hemen tamamında daha önceden hazırlanmış birer PKD mevcut bulunmaktadır.Ancak bu dokümanlardaki patlayıcı ortam hesapları ve sınıflandırmaları büyük çoğunlukla Kuzey Amerika “DIVISION” (ANSI/NFPA 70-497,NEC 500) sistemleriyle yapılmış olup bu değerlendirmeler , AB’nin talep ettiği “ZONE” (IEC 60079-10/1,2) hesaplama sistemine göre yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle bu çalışmaların yenilenmesi gerekmektedir.İşte son zamanlardaki PKD hazırlama talebindeki artışın önemli bir nedeni budur.
PKD AB mevzuatında EPD (Explosion Protection Document) olarak geçmektedir.Şimdi bu belgenin ne olmadığını bir kenara bırakıp ne olduğuna ,amacına ve yararlarına değinelim.
Yukarıda sözünü ettiğimiz Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hk. Yönetmeliğin 5.Maddesinde “patlamaların Önlenmesi ve Patlamadan Korunma” başlığı altında,alınacak önlemler için uyulması gereken bazı temel ilkeler ve öncelik sırası şu şekilde verilmektedir:
- Patlayıcı ortam oluşmasını önlemek,
- Yapılan işlerin doğası gereği patlayıcı ortam oluşmasının önlenmesi mümkün değilse patlayıcı ortamın tutuşmasını önlemek,
- Çalışanların sağlık ve güvenliklerini sağlayacak şekilde patlamanın zararlı etkilerini azaltacak önlemleri almak.
- Patlayıcı ortam oluşma ihtimali ve bu ortamın kalıcılığı,
- Statik elektrik de dahil tutuşturucu kaynakların bulunma,aktif ve etkili hale gelme ihtimalleri,
- İş yerinde bulunan tesis,kullanılan maddeler,prosesler ile bunların muhtemel karşılıklı etkileşimi,
- Olabilecek patlama etkisinin büyüklüğü.
- Patlayıcı ortam oluşması ihtimali olan yerleri Yönetmelik Ek-1’de belirtildiği şekilde sınıflandırmak,
- Sınıflandırılan bu bölgelerde Yönetmelik Ek-2 ve Ek-3’de verilen asgari gereklerin uygulanmasını sağlamak,
- Çalışanların sağlık ve güvenliğini tehlikeye atabilecek miktarda patlayıcı ortam oluşturabilecek yerlerin girişine Yönetmelik Ek-4’de verilen işaretleri yerleştirmektir.
Gerekli tüm bilgi ve belgelerin biraraya getirilmesinden sonra yapılan zone hesaplamaları sonuçları Alan Yerleşim Planları (Layout) ve Borulama ve Enstrümantasyon Diyagramları (P&ID) üzerinde ZONE Haritaları şeklinde gösterilmelidir.
Bu aşamadan sonra haritalanan bu sahalarda mevcut bulunan patlamaya neden olabilecek ,ateşleme riski olan tüm elektrikli ve mekanik ekipmanların listesinin çıkarılması ve exproof uygunluk değerlendirmelerinin yapılması gerekecektir.Bulundukları noktanın zone özelliklerine uygun bulunmayan ekipmanların ivedilikle uygun exproof/exprotected özellikte ekipmanlarla değiştirilmesi gerekir.
İşte yazımızın konusu olan PKD ancak bu ayrıntılı çalışmaların tamamlanmasından sonra hazırlanabilir. Zira Yönetmeliğin 10.Maddesine göre hazırlanacak PKD’de :
- Kuruluşta mevcut Patlama Risklerinin belirlendiği ve değerlendirildiği,
- Yönetmelikte belirlenen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için alınacak önlemler,
- İş yerinde Ek-1’e göre sınıflandırılmış yerler,
- Ek-2 ve Ek-3’de belirtilen asgari gereklerin uygulanacağı yerler,
- Çalışma yerleri ve uyarı cihazları da dahil olmak üzere iş ekipmanlarının tasarımı,işletilmesi,kontrolü ve bakımının güvenlik kurallarına uygun olarak sağlandığı,
- İş yerinde kullanılan tüm ekipmanın 25/4/2013 tarihli ve 28628 sayılı R.G.’de yayımlanan “İş ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği” ‘ne uygunluğu yazılı olarak yer almak zorundadır.
- Zone hesaplarında gereksiz yere büyük tutularak hesaplanan zonlar nedeniyle aşırı exproof ekipman maliyeti veya maliyet düşürme amacıyla yada bilmeden zone hesaplamalarının aşırı dar tutulması sonucunda yüksek risk alınan zone bölgeleri,
- Zone Haritalarında Toz Patlaması Risklerinin yeterince değerlendirilmemiş olması,
- Yönetmelik Madde 8’de belirtilen ;“Alt işveren çalışmalarının ,çalışanların sağlık ve güvenliklerine ilişkin tedbirlerin uygulanmasını koordine etmek sorumluluğu uyarınca asıl işverenin bu koordinasyonun amacı ve uygulanması için gerekli olduğunu belirlediği usul ve tedbirlerin neler olduğunun PKD ‘de belirtilmemiş olmasıdır.
Çünkü en başta da vurguladığımız gibi PKD hazırlanmasının temel amacı gerektiğinde müfettişlere göstermek değil, kuruluşlarımızı olası patlama risklerinden enaz ALARP (10E-4) seviyesinde korumak ve gerek “Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Yönetmeliği” gerekse de “Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hk. Yönetmelik” gereklerini tam olarak yerine getirmektir.