ÖZET:
Yangın ve patlama tehlikesi olan bir iş yerinde teçhizatın en son teknoloji olması, tamir ve bakımların zamanında yapılıyor olması, çalışanların tam donanımlı ve eğitimli olması ve hattı riskler aşırı değerlendirilerek lüzumsuz yerlere de yangın söndürme tesisatı ve patlatmaz (exproof) alet yerleştirilmiş olması, o iş yerinde yangın ve patlama güvenliğini garanti eder mi? Bizce etmez ve edemez. Bir iş yerinin güvenliğini garanti eden insan psikolojisi ve çalışanların MORALİDİR. Bir iş yeri ne kadar yüksek teknoloji içeriyorsa içersin, ne kadar sofistike olur ise olsun, çalışanların morali bozuk ise, o tesiste tesis güvenliği yok demektir. Tesis her an ve hatta hiç kimse farkına varmadan istemeyerek risk altına alınabilir ve güvenlik parametreleri bertaraf edilmiş olabilir. Bizce bir tesisin güvenliğinin %25’i teçhizat ise %75’i ve hatta daha fazlası İŞÇİ FAKTÖRÜDÜR. Diğer bir deyiş ile çalışanların MORALİDİR:1.0 GİRİŞ
İŞ GÜVENLİĞİ, YALNIZ TEÇHİZATTAN İBARET DEĞİLDİR. İNSAN PSİSİKOLOJİSİ, ÇALIŞANLARIN MORALİ, GÜVENLİ ÇALIŞMANIN ve BİR İŞYERİ GÜVENLİĞİNİN EN BAŞINDA YER ALMALIDIR.ATEX Yönetmelikleri kapsamında hazırladığımız PKD’lerin en önemli bölümü risk analizidir. Bu işlerimizde, patlama risklerini yani patlama tehlikelerini kaleme alırız veya tablo halinde özetleriz. Bazıları bu işlere HAZOP ve saire gibi sihirli isimler de vermektedir. Sonuçta hepimizin vardığı nokta ekipman, teçhizat, idari önlemler ve saire den başka bir şey değildir. Şurası şöyle tehlikeli, burası böyle tehlikeli, (ZON 0, 1, 2), oraya o aleti buraya bu aleti koyun, oraya şu ikaz levhasını, buraya bu ikaz işaretini asın gibi tavsiyelerde bulunuruz. Böylece o işyerinde gerekli patlama güvenliği sağlanmış mıdır? Alınması gereken başka önlemler yok mudur? Çalışan psikolojisini ve moralini düşünmemiz de gerekmez mi? Risk analizine bunları yazabiliyor muyuz? Maalesef, yazamıyoruz.
Yakın zamanda büyük bir şirkette ATEX eğitimi verdiğim sırada bir tesis yetkilisinin sözleri bana bu yazıyı kaleme almama vesile olmuştur. Tesis Müdürü söyle diyordu:
“Siz bu kömürlere patlayıcı değil diyorsunuz ve öyle karar vermişsiniz. Ya patlar ise ne olacak? Yeni bir Genel Müdürümüz geldi. Her tarafa patlatmaz (exproof) alet yerleştirirseniz daha iyi olmaz mı dedi. Hatta neredeyse talimat verir gibi “ben anlamam, kömür mü kömür, bu patlayabilir, paraya acımayın her tarafı patlatmaz aletle donatın, önceki çalıştığım yerde kömür patlamaz dediler fakat patlama yaşandı” şeklinde konuştu”. Bir tesisin en üst kademesinin böyle düşünmesi şaşırtıcıdır.
Çünkü tesis güvenliği tek başına donanım ve teçhizat ile sağlanamaz. Şirketin Genel Müdürü yeni adı ile CEO’su çalışanlarının moralini de düşünmek zorundadır. Moralsiz işçi her aman kaza yapabilir ve tesisi tehlikeye atabilir, her an yangın çıkarabilir. İçinizden bazıları “hocam bunlar bilinen şey, biz bunları zaten biliyoruz” diye düşünebilir. Biraz sabreder yazımın devamını okursanız ne anlatmak istediğim anlayabilirsiniz.
2.0 İŞ GÖRÜŞMESİ ve İŞ TAKİBİ
İş yerlerinde, genellikle yöneticiler arasında, her sabah yapılacak işler konuşulur, görüşülür. Kısa da olsa bir fikir jimnastiği yapılır. Büyük işyerlerinde ise, bu biraz daha farklı yürür. Bölüm yetkilileri amirlerine (müdürlere), bir gün önce yapılan işleri ve o gün yapılacak işleri şifahi olarak yüz yüze veya telefonla anlatır. Yan yana iseler, aynı anda, değil iseler gün içerisinde bir gün önce yapılan işlerin yazılı olduğu RAPOR DEFTERİNİ imzalatırlar. Yapılan işler arasında, üretim ise üretilen miktar, tamir bakım ise tamirden geçen aletler yer alır. Bu bilgiler kademe kademe yetkililere iletilir. En sonunda sabah en geç saat 9-10 da Ankara veya İstanbul gibi büyük merkezlerde oturan şirket veya Holding genel müdürleri (isterseniz CEO deyin) şirketinde dönen en az üç-dört şeyi bilmek zorundadır. Aynen askerlikte olduğu gibi takip etmekle mükelleftir. Takip etmeyenin şirketi zarar eder, gemisi batar, ordusu zafer kazanamaz- ÜRETİM MİKTARI: Otomobil ise, banttan çıkan otomobil sayısı, kömür ise maden ocağından çıkan kömür miktarı, banka ise kasada ne kadar para olduğu gibi konuları öğrenir. Her gün aynı şeyler bıkmadan usanmadan tekrarlanır.
- TOPLAM ÇALIŞAN SAYISI: kayıtlı olan değil, o gün fiili çalışan işçi sayısı. Küçük yerlerde işe gelen ve gelmeyen sayısı.
- TOPLAM HASTA SAYISI, Hastaneye giden eleman sayısı (askerlikte viziteye çıkan derler)
- KASADA NE KADAR PARA OLDUĞU ve ne kadar para geleceği ve o gün ödenecek para miktarı
Yukarıdaki bilgilerden şirket yetkilileri kendilerine göre analiz yaparlar. İşçiler hastalanıyor ise üretim azalacak demektir. Epidemi gibi olaylar var ise akıllı yönetici dezenfeksiyon, toplu aşılama gibi işlere hız vermesi gerektiğini düşünür. Gider kalemlerini buna göre düzenler.
Gelelim teknik konulara. Büyük şirketlerde en tepede oturan kişi teknik detayları düşünmez ve bu konulara fazla kafa yormaz. Bu işleri alt kademe yöneticilerine bırakır veya emri altındaki yöneticileri ona göre seçer. Genel Müdürün düşünmesi gereken teknik elemanların düşünemeyeceği ve aynı zamanda yetkilerinde olmadığı konulardır. Bu konuların başında ise, çalışanların sağlığı ve morali gelir. Neden çalışan ve hasta sayısı her gün sorgulanmaktadır? İşte bu nedenle. Elemanlar
hastalanıyor ve hasta sayısı artıyor ise işletme olaylara gebe demektir. Çalışanların sağlığı nasıl sağlanır? Bazı iş yerlerinde yemek sınırsızdır. Çalışan istediği kadar yemek alıp yiyebilir. Miktar kısıtlaması yoktur. Çünkü yemek kısıtlaması ile yapılacak tasarruf kap doldurmaz. Tersine aleyhine olabilir.
3.0 PATLATMAZ TEÇHİZAT GÜVENLİĞİ
50 yılı aşan meslek hayatım boyunca fiilen çalıştığım, ölüme yakın kazalar yaşadığım, çeşitli kademelerde yöneticilik gibi çok değişik işlerde çalıştığım olmuştur. Patlayıcı ortam tesislerinde ateşleme kaynağı olarak birinci sırada elektrikli aletler gelmektedir. Bu aletleri tamir eden, bakımdan geçiren elektrikçi her an aletin güvenliğini yok edebilir. Hiç kimse de farkına varamaz.Özellikle grizulu maden ocaklarında çalışan elektrikçiler elektrik güvenliğini her an devre dışı bırakabilirler. Bilerek veya bilmeyerek olabilir. Sanayi tesislerinde kablo rekorları düzgün bağlanmaz, bir şey olmaz düşüncesi ile acele ederek gayri nizami bağlanır ise ateşleme kaynağının patlayıcı ortam ile buluşma yolları açık demektir.
Morali bozuk bir kaynakçı, işi bittiğinde kaynak çapaklarını söndürmeden apar topar toplanıp gider ise peşinden yangın çıkar. Sen, her ne kadar, yangın ve patlamaya karşı tedbir alırsan al, fayda etmez. Bir marangoz hanede usta keseri eline vurunca yanındaki çırak tıs tıs güler ve hatta “usta ne oldu, bu gece …. “ gibi dalga geçerler. Akıllı yönetici veya ustanın amiri ise elemanının hatırını sorar. Çaktırmadan bir sıkıntısı olup olmadığını öğrenmeye çalışır. Örneğin sabah çocuğuna harçlık
vermeden çıkan veya çocuğu “baba dolmuş parası” dediğinde, cebinde para bulamayan bir işçi, iş yerinde ne durumdadır? Bunları akıllı bir yönetici düşünmelidir. Teknik detaya önem vermenin yanı sıra işçilerinin moralini, iş yerine sıkıntısız ve gözü arkada kalmadan gelmesini dikkate almalıdır.
Bu ve benzeri örnekler mutlaka okuyucularımızın çalıştığı iş yerlerinde de vardır. Daha fazla örnekler de sıralanabilir.
Patlayıcı ortamı bulunan bir iş yerinin patlama güvenliğini %25 teçhizat sağlıyor ise de bunun %75 i ve belki daha fazlası çalışanın elindedir. Yıllarım madenlerde seçtiği için grizulu madenlerde diyebilirim ki iş güvenliğinin %75 i insan faktörüdür. SOMA ve Ermenek madenlerin de olanları düşünün. Herhangi bir alevsızmaz alet yoktur. Her şey insana kalmış durumdadır.
Diğer sanayi kollarında bu gibi hatalar daha da fazladır. Silolardaki toz tahliye kapakları (explosion vent) kaynatılmaktadır. Kablo rekorları sanayi tipidir. Kabloların hemen tamamı yanabilen tiptendir. Bu gibi yanlışlıklar sayma ile bitmez. Bizim üzerinde durmak istediğimiz, tesisatın düzgün olduğu ve işi bilen elektrikçilerin de bulunduğu bir yerde morali bozuk bir elemanın yapma ihtimali olan hatalardır. Böyle bir olaya fiili bir örnek bulmak imkansızdır. Çünkü hiç kimse işçi moralini “tehlike analizi” içerisine almaz. En azından bizim bildiğimiz kadarı ile moral faktörü dikkate alınmamaktadır. Olaylardan sonra itfaiye raporlarında da “moral bozukluğundan çıkan yangın” gibi bir tespite rastlanmaz. Her zaman, elektrik kontağı, statik elektrik arkı gibi teknik bir hata bulunur. İçinizde belki “bizim iş yerinde dikkate alınıyor” diyeniniz olabilir. Bu arkadaşların bilgilerini aktarmalarını ve paylaşmalarını bekleriz.
Ankara’da tesisat kontrolüne gittiğim bir şirkette iki başlı bir yapı olduğunu fark etmiş ve tesisin asayiş güvenliğinden sorumlu emekli bir askere “burada iki başlılık var, her an kaza yaşanabilir” ikazında bulunmuş idim. Birkaç ay sonra o işyerinde patlama olduğunu TV haberlerinde dinlemişimdir. Olayı takip etme imkanım olmadı. Olsa da, kayıtlara mutlaka bir teknik hata olarak geçmiştir. İki başlı yönetimden, hatalı organizasyondan olduğunu kimse kayda geçirmeyecektir. Ben de, tahminimi şifahi olarak söylemiş, denetim raporuna yazmamış idim.
4.0 ÜCRET POLİTİKASI ve İŞÇİ MORALİ
Akıllı bir CEO, veya akıllı bir yönetici, ücret politikasının çalışanların moralini çok etkileyeceğini bilir. Moralsiz bir işçi kaza yapacak, iş gücü kaybına yol açacaktır. Aynı zamanda moralsiz işçinin kaza yapabileceği gibi yangın çıkaracağını da düşünmelidir.Büyük bir şirketin tepesinde oturan Genel Müdür (CEO) şunu çok iyi bilir ki, işçi ücretleri düşük olduğunda, üretimde aksamalar olabilir. Ücret yüksek ise elemanlar başka işlere el atacağından, verim yine de düşecektir. Çok zor da olsa dengeyi bulmak gerekir. Ücret ne az ve ne de çok olmalıdır. Çalışan başka yerlerde iş aramamalı, iş yerine geçim sıkıntısı ile gelmemelidir. Aşırı ücretlendirme de ise, çalışan kendi diğer yatırımlarını düşüneceği için verim, yine de düşebilir.
İki binli yılların başlarında (2001-2003) Afşin-Elbistan kömür sahasında bir müteahhitte çalışıyordum. Sabah işe makine mühendisi arkadaş ile giderdik. Benim işim, işveren tarafının elektrikçileri ile döndüğü için, elektrikçilerin tertip yerine (iş görüşme yeri) uğrardım. O sıralar Mesut Yılmaz hükümeti enerji işçilerine aşırı bir zam vermiş idi. İnanır mısınız, işçiler sabah iş yerinde mükellef bir kahvaltı yapıyor ve aynı zamanda TV den borsayı takip ediyorlar idi. Tesisi fazla düşünen yok gibi idi. Arızadan ve yapılan işlerden söz etmek çok kısa sürüyor idi. İşte, aşırı ücrete ve getirebileceği sonuca bir örnek. Arızalar biraz gecikmiş kimin umurunda. Varsa yoksa
borsadaki para….
İşte akıllı bir genel müdür ücret dengesini çok iyi düşünmelidir. Ücretin azı da zarar çoğu da zarar. Makro ekonomi açısından yüksek ücret tüketimi ve dolayısı ile üretimi ve istihdamı artırır. Bu gibi makro ekonomik konular bizim boyumuzu aşar. Biz, şirket bazında tehlikelere ve özellikle yangın ve patlama tehlikelerine bakmalıyız. Bazılarınız “fazla ücretin ne mahsuru var, insan daha hevesle çalışır” diye düşünebilir. Anlatmak istediğimiz husus, binlerce kişinin çalıştığı iş yerleri içindir ve genel anlamda mantıklıdır.
Gelelim eğitim verdiğim yerdeki duruma. Ben genel müdür olsam, üst kademe yöneticilerimin (müdürlerin) yetenekli olup olmadığı üzerine eğilir ve onları işçi psikolojisi yönünde eğitimlere gönderirdim. Teknik detaylara girmez, işçiler arası ücret dengesine ve ücretlerin yeterli olup olmadığına bakardım. Müdürlerim teknik yönden yeterli değil ise değiştirmenin yollarını arardım. Tesis yetkilisi olarak CEO ya verilecek cevap: “Sen kendi işine bak. Önce Genel Müdürlüğün nasıl
yapılacağını öğren” olmalıdır.
Kısaca patlayıcı ortamdaki tesislerin düzgün olması, tamir ve bakımlarının zamanında yapılıyor olması o tesiste patlama güvenliğini garanti edemez. Çalışanın huzuru ve morali en önde gelir.