Musa Kamil Ekin
Yönetim Grubu
- Katılım
- 6 Nisan 2015
- Sertifika
- C Sınıfı
- Firma
- BelKo ltd.şti.
♦ Fosil yakıt emisyon çizelgesi: Sanayi devriminden bu yana atmosfere salınan ve fosil yakıtların yanması sonucu oluşan yaklaşık 370 gigaton CO2 emisyonu eklenmiştir. Toplamda emisyonun 500 gigaton veya daha az tutularak “tehlikeli iklim değişikliğinin” önlenebileceğini savunan Dr. James Hansen, kömür yakıtlı güç santrallerinin yoğun emisyonlarının; nükleer ve yenilenebilir enerjiyi tercih edilir hale getirdiğine dikkat çekiyor.
NASA Goddard Enstitüsü Uzay Araştırmalarından bu yıl emekli olan Dr. James Hansen, CO2emisyonu yapan kirleticilerin bunun için bir bedel ödemesi gerektiğini dile getirerek nükleer enerjinin yaygınlaşmasını istiyor. Aksi halde iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini önlemenin mümkün olamayacağını ve bitki-hayvan türlerinin yok olması eşiğine gelebileceğimizi ekliyor. Hansen yaptığı konuşmada şunları kaydetti:
“Sanayileşmenin başından beri insani nedenlerden dolayı yaklaşık 370 gigaton CO2atmosfere salındı. Ormanların yok olması ve toprak erozyonuna neden olan tarımsal uygulamaların fazladan 100 gigaton emisyona denk geliyor. Bu ise, Dünya yüzeyinin yaklaşık 1 santigrat derece artmasına neden olmakla birlikte ısınmanın artarak jeofiziksel reaksiyonların yavaşlamasına neden oluyor. Tıpkı okyanuslarca emilen aşırı ısının serbest bırakılması ve buna bağlı olarak buzulların erimesi gibi.
Önümüzdeki 30 yıl boyunca kömür yakıtlı güç santrallerinin kullanılmaması durumunda hızla artan küresel ısınma 1 derecede sabit tutulabilir. Bu da ancak yenilenebilir enerji, konvansiyonel olmayan fosil yakıtlar (petrol kumu-tar sands) ve nükleer güç kullanılarak gerçekleşebilir.
Güneş ve rüzgar gibi hidroelektrik dışındaki yenilenebilir enerji kaynakları dünya enerji üretiminin sadece %2’sini karşılayabiliyor. Hızla gelişen nükleer enerji önümüzdeki 30 yılda, kömür ve diğer fosil yakıt kullanımını hissedilir düzeyde azaltacaktır. Fakat insanlar ‘kirli bilgiler’ ve güvenlik problemleri nedeniyle nükleer enerjiye soğuk durumda. Nükleer enerji, ihtiyaç duyduğu araştırmalarla birlikte, ileri düzeyde nükleer teknolojiler getirecek gelişmelerin, büyük ölçüde çevresel sorunları çözebilecek bir güçtür.
CO2 kirliliğine sebep olan santrallerin saldığı emisyon kadar bedel ödemesi ile ilgili kanunlar, yenilenebilir enerji kullanma zorunluluğu getiren uygulamalardan daha etkili olacaktır.
Bu doğrultuda bilim insanları cesur olmalı ve nükleer enerji çalışmalarını yürüterek halkı bilgilendirmelidir.” Diye konuştu. Fakat bu konuşma çevrecilerin tepkisine yol açtı. Hansen’nin bugüne kadar olan çalışmalarını desteklemekle birlikte nükleer enerjinin çevre sorununu çözme konusunda tek yol gibi gösterilmesine karşı çıkıldı. Gerekçe olarak özetle şu sorunlar; nükleer enerjinin maliyetli olması, güvenlik sorunu, teknolojik gelişmelerin yetersizliği, nükleer atık sorunu, yenilenebilir enerji ve enerji tasarrufunun daha hızlı uygulanabilir olması gibi seçeneklere dikkat çekildi.
06.03.2014