Aydın’ın Çine ilçesinde cam imalatında ham madde olarak kullanılan Kuartz ve Albid madenlerini çıkaran maden ocakları ölüm saçıyor. Maden ocaklarında çalışan işçilerin hemen hemen hepsi soludukları zehirli toz yüzünden silikozis, koah hastalığına yakalanmış durumda. Madenlerde hiçbir iş güvenliği önlemi alınmıyor. Arada çekilen filimlerle silikozis veya koah olmuş işçiler tespit edilip işten atılıyor. Maden patronlarının kendilerine karşı birlik olup ortak davrandığını anlatan işçiler “İşçi ciğerleri bitip hastalığa yakalandı mı, bir çöp parçasından daha değersiz görülüyor. Sağlıklı çalışma koşulları için işçi kardeşliğini yükseltmemiz gerekiyor. Haklarınızı aramaktan korkmayın, çünkü patron en çok işçilerin birliğinden korkuyor” çağrısında bulundu.
Çalışma koşullarını ve yaşadıkları sağlık problemlerini gazetemize değerlendiren işçilerden Sayım Ünal şunları anlattı: “Ben Polat Maden AŞ’de 1997 yılında madene başladım. 2011 yılına kadar da devam ettim. Çalıştığım madende cam yapımında kullanılan silisyum maddesinin ham maddesi olan madenler çıkarılıyor. Bunlar Kuartz, Albid gibi solunum yolları hastalığını meydana getiren madenler, çalışma koşullarımız için kölece diye tarif etmek çok hafif kalır. 12 saat bazen 16 saat çalışıyorsun eve geldikten 3-4 saat sonra ‘siparişi yetiştiremedik gelip çalışmanız lazım’ diye telefon açıyorlar. Kapasitenin üzerinde üretim yapılmaya zorlandığımızda bu durum bacalarda bulunan filtrelerin sökülmesi anlamına geliyordu ve ortalığı bir toz bulutu sarıyordu. Bizi de bu toz bulutunun içinde çalışmaya zorluyorlardı. Bu madenler insanın ciğerini öldürür defalarca söyledik vardiya amirlerine, mühendislere aldığınız 50 kuruşluk maske çözüm değil boğuluyoruz tozun dumanın içinde diye, ama işçinin canı kimin derdinde? Günlük değişmesi gereken maske bazen 3-4 haftada değiştiriliyordu. Zaten bizim asıl kullanmamız gereken maske 900 TL civarında olduğu için işveren bunlar yerine maliyeti 25 TL olan maskeyi tercih ediyor. Bu ocaklarda çalışan işçiler genellikle 5-6 yıl gibi bir zaman civarında meslek hastalığına yakalanıyor. 10 yıldır burada çalışıyorum iş sağlığı ve iş güvenliği üzerine 2 defa seminer verildi fakat işveren burada yapılan hiçbir uyarıyı dikkate almadı.”
HASTALIĞIMLA İLGİLİ BELGE İMZALATIP, İŞTEN ÇIKARDILAR
İşyerinde doktorlar tarafından 6 ay da bir akciğer filmi çekildiğini aktaran Ünal, “Bu çekilen filmlerin sonuçlarını bizimle hiç paylaşmazlar, sonucu sadece işveren biliyordu, hasta olan işçiler bu filmler sonucu belli olunca işveren tarafından işten çıkarılıyordu. Bir gün işveren yanına çağırarak, işten çıkarıldığımı söyledi ve bana ‘Hastalığımdan dolayı ayrılmak istiyorum’ yazan bir kağıdı zorla imzalattırdılar. Ama bana silikozis ve koah hastalığına yakalandığımı söylemediler. Daha sonra bir başka madene iş başvurusuna gittiğimde bana, ‘Senin ciğerin bitmiş, seni işe alamayız’ dediler. Ciddi bir hastalık sürecinden sonra İzmir’de meslek hastalıkları hastanesine gittim ve ciğerimde oluşan ağır tahribat sonucu tozlu bir işte çalışmamam yönünde bir sağlık raporu verildi. Çalıştığım maden şirketine giderek hastalığımla ilgili neden bilgi vermediklerini ve mağdur olduğumu belirterek geçinemediğimi belirttim. Bana 250 TL vererek bir daha şirketin adını bir yerde konuşmamamı söylediler. Şimdi belediyede çöp işçiliği yapıyorum ve bu iş de hastalığımı daha kötü etkiliyor fakat bir çocuğum var ve onun için çalışmak zorundayım. Bakın Çine’nin nüfusu 50 bin ve bunların 4-5 bini maden ocaklarında bu koşullarda çalışıp, bu meslek hastalıkları ile boğuşan insanlar. Bu durumda olan sadece ben değilim kahvehanede bütün işçiler bu durum üzerine ne yapabiliriz diye düşünüyor. Bu durumda olan bütün işçilere bu yaşadığımız sorunlar için birlikte olmamız gerektiğinin belirtmek istiyorum” diye konuştu.
Kaltun Maden’de çalışan bir diğer işçi Mehmet Geniş ise şunları söyledi: “Ben de işe 1991’de başladım ve 97’de silikozis hastalığına yakalandım, şirkette bulunan tesis müdürüne benim tedavi olmam gerek dediğim zaman bana ‘Yerine birini bulamadan, gidemezsin’ dedi. Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesine gittim ve bir ay tedavi oldum, hayatımda hiç sigara içmedim, ama bu kuartz madeni sigaradan 20 kat daha zehirli bir maden, ciğerlerim çok ağır tahrip oldu.” İşyerinde meydana gelen kazalarda yakın arkadaşlarının can verdiğini dile getiren Geniş, “İşyerinde en ufak işçi sağlığı ve iş güvenliği semineri yapılmıyordu. Şimdi bile Çalışma Bakanlığı müfettişleri gelmeden 2-3 hafta boyunca üretim yapılmıyor, bütün önlemler alınıyordu. Müfettişler daha Çine’ye gelmeden yiyecekleri yemekler bile hazır oluyordu. Fakat müfettişler Aydın’ı terk etti mi o 3 hafta üretim yapmamanın acısını bizden çıkarıyorlardı. 5 senede bir sağlık kontrolü yapılıyordu ve bu kontrollerden çekilen akciğer filmleri bize kesinlikle verilmiyordu. Sonra anladık ki patron kontrollerden sonra silikozis hastalığına yakalanan veya yakalanmak üzere olan işçileri haber vermeden işten atmanın bir gerekçesi yapıyordu” diye konuştu.
“Maden bizim ekmeğimiz” diyen Geniş, devam etti: “Biz ekmeğimizi madenden çıkarırız ama bunu insanca çalışma koşulları içinde yapmak istiyoruz. İstediğimiz işçilerinde bir canının olduğunun hatırlanması. Kaltun Madenin sahibi geçende işçilere seslenerek şöyle demiş: ‘Kaltun AŞ olarak yurt dışına ihracatımızı 2 kat arttırdık, işveren olarak bütün işçilerimle gurur duyuyorum.’ Kaltun iki kat büyüyor fakat işçilerin payına sadece gurur düşüyor. Biz eski işçileriz 20-25 yıldan beridir diyoruz ki, bu çalışma koşullarını değiştirin, insanca çalışalım bize köle muamelesi yapmayın diye. Artık hepimize tak etti ve bütün bu kötü koşullar içinde sendikalı olmak için bir çalışma yürüttük. Fakat patron işçilerin elebaşısı sensin diyerek beni işten attı. Ben şu an sağlık raporu alarak malulen emekli oldum fakat, sağlık problemleri ile halen boğuşuyorum. Vücudumun her yerinde yaralar çıkıyor. İşveren işten attıktan sonra da kıdem tazminatlarımızı gasbetti. Biz işçiler bir araya gelerek tazminat hakkımız için dava açtık aynı zamanda bizim gibi bu koşullarda bu hastalıklar içinde boğuşan yüzlerce Çineli maden işçisi var. Gazeteniz aracılığıyla buradan bütün işçilere sesleniyorum: Sağlıklı çalışma koşulları için işçi kardeşliğini yükseltmemiz gerekiyor. Haklarınızı aramaktan korkmayın, çünkü patron en çok işçilerin birliğinden korkuyor.”
18.07.2016