Konveyör işçileri yaşadıkları sorunları gazetemize yazdı: Birlik olmalıyız...
30 Eylül 2015
Konveyör işçileri yaşadıkları sorunları gazetemize yazdı. Çalışma koşullarından, ücretlere ve yöneticilerin işçilere yönelik davranışlarına kadar yaşadıkları sıkıntıları anlatan işçiler, birleşme ve sendikalaşma için harekete geçme çağrısı yaptı.
KONVEYYÖR'DE KADIN OLMAK...
5 yıldır Konveyör’de çalışan bir kadın işçiyim. Anladım ki Konveyör’de kadın olmak da suç. Konveyör’de evlendim, hamile kaldım, doğum yaptım. Bebeğim 9. ayındayken tekrar Konveyör’e geri döndüm. 4. yılıma kadar ücretimizin az olması gibi haksızlıkları pek gözüm görmüyordu. Ta ki bir olay yaşanana kadar.
Hamileyken ağır boruları kaldıramadığım için bölüm amirim tavır yapıyordu. Bunu üretim şefine anlattım. Sandım ki beni haklı görür. Bana söylediği şey kanımı dondurdu: “Senin çocuğun beni ilgilendirmez. Burada herkes işini yapmak zorunda.” Ve o an anladım ki hiçbir şekilde bu fabrikada insan sağlığı değil de tamamen üretim verimliliği önemliymiş. Doğumdan sonra döndüğümde ücretim halen asgari ücretti. Üretim şefinden zam istedim. Bana “Doğum yapan kadınlar benim işime yaramaz, önceliği çocuğu olur mesaiye kalamaz, vardiyaya geçemez, benim işime yaramaz ben sana neden zam yapayım” dedi.
Bu haksızlık değil mi? Ben de “Sonuçta her işi yapıyorum. Acemi değilim, 5 yılımı verdim Konveyör’e” dedim. O da “Senin gibi eleman çok bulurum. İşimi yaptırırım” dedi. Ne değer veriliyor, ne takdir ediliyor. Ya da en basiti insanın yanından geçerken bile bir kolay gelsin demek dillerine gelmiyor. Bu kadar mı emekçiler aşağılanır.
NE DİYELİM KONVEYÖR HALİ
10 senelik Konveyör işçisiyim. Servis sorunları düzelmedi gitti. Gün oluyor 10 kişi ayakta gider, gün olur servis seni almadan gider... Çünkü Konveyör pintili-ğine servis şoförleri de dayanamıyor, bırakıyor. Sürekli servis değişir durur. Yahu 3 semt 4 semti aynı servis alır mı? Eve kaç saatte gidiyoruz düşünün artık. Ne diyelim Konveyör hali. Artık se-simiz duyulsun istiyo-ruz...
BİR SENDİKA BİR BİRLİK OLSA DAHA FARKLI OLABİLİR
Konveyör’de daha 2 yıldır çalışmaktayım. Bu süre zarfında burasının işçisinin sosyal hayatına ve aile hayatına hiçi mi hiç değer vermediğini anladım. Sürekli psikolojik bir baskı var mesaiye kalmamamız için. Normal mesaileri geçtim, bayram ve resmi tatilleri, yıllık iznimizi bile kullanamıyoruz. Yok uyarı yazarız gelmezseniz, yok sürgün ederiz... Daha neler neler. Hele birim amirlerinin mesaiye gitmediğin gün işittiğin laflar cabası. 1 sene dediklerine uydum mesailere hep gittim. Baktım ailemle huzursuz olmaya başladım. Eşimi, çocuğumu ihmal ettiğimi anlayınca biraz ara vereyim dedim. Hiç geç kalmadan bölümüm değiştirildi, sözde beni cezalandırıyorlar.
Hele ki eşitsizliği hiç saymıyorum. Ben iki yıldır çalışıp asgari geçim indirimi hariç 1100 lira maaş alıyorum. 10-15 senelik çalışanlar da aynı maaşı almakta. Sizce bu adaletsizlik arada düzeni bozmaz mı? Tabii ki bozar. Hep niye ben bu kadar yılda bu maaşı alırken o neden benden fazla... Fazlası da 10-20 lira. Ne diye-yim bir sendika bir birlik olsa daha farklı olabilir. En azından ben buna inanıyorum. Konveyör’deki haksızlıkların önüne geçilmesini istiyorum.
PARMAK KOPARTMA MAKİNESİ
Ben 4 yıllık Konveyör işçisiyim, İş kazası geçirdim 1 yıl önce 6 ay raporluydum. İşaret parmağımı kaybettim. Tabii ki koruma kapakları olsaydı belki böyle bir olay gelmeyecekti başıma. Koruma kapağı olması da bir çözüm değil aslında. İşe başladığınızda hiç bir şekilde makine eğitimi verilmeden direk her işe veriyorlar. Yeter ki Konveyör’ün bir malı ol. İş kazasını havsa makinesi denilen baskıda daha doğrusu parmak koparma makinesinde yaşadım desem daha doğru olur. Niye böyle diyorum çünkü parmağını kaybedenin haddi hesabı belli değil. Ben parmağımı kaybettiğim gün beni hemen özel bir hastaneye götürdüler. Çünkü iş kazası tutanağı tutulmasın diye ben canımın acısına bunları ilkten fark edemedim. Bunları geçtim, ben 6 ay raporluyken bir halimi hatırımı sormadılar. Maddi, manevi hiç bir destekte bulunmadılar. Benim parmağım gitmiş Konveyör üretim derdinde. İşçinin kaybettiğinin ne önemi var onlar için. 6 ay sonra işe geri döndüm çünkü çalışmaya ihtiyacım vardı. Parmağımı kaybettiğimde o makine benim zaten kabusum olmuştu. Amirim beni tekrar o makineye verdi dalga geçer gibi. Ben o makinede çalışmak istemedim. Direttiler. Üretim şefine çıktım “Ben o makinede parmağımı kaybettim başka bir işe verin ben o makinede çalışmak istemiyorum” dedim. Üretim şefi aynen şunu söyledi bana “Sen arabanla kaza yapsan bir daha araba kullanmayacak mısın?” Nasıl bir mantık kurduysa iş kazasıyla, trafik kazasını anlamış değilim. Yani şuursuzca bir konuşma yaptı benle. Hiç bir şey diyemedim bu konuşmanın üstüne. Ardından bana kapıyı gösterdi: “İster çalış ister çık ama kendin çık hiç bir hakkını alamadan.” Ne yapayım ben de işimin başına geri döndüm haklarımı bırakmamak için. Umarım buradan sesim duyulur da Konveyör kazalarının önüne geçilir.
SADECE ÜRETİM
Biz aşağı yukarı 10 yıldır çalışan bir gurup Konveyör işçisiyiz. Artık pes diyoruz. Niye mi? Herkesler bayram tatilini ailesiyle geçirirken, biz Konveyör işçileri olarak çalıştırılıyoruz. Peki ne zorumuz var bizim? Hakkımız değil mi bir bayramı da ailemizle geçirelim? Hakkımız değil midir biraz nefes almak? Zaten her türlü mesailere zorunlu tutuluyoruz. Resmi tatillerimizi bile kullanamıyoruz. Her sene imzalatılan mesai kağıtlarıyla bizler korkutuluyor, sindiriliyoruz. Bu haksızlık değilse ne? Hiç bir şekilde fikrimiz alınmadan adımızı mesaiyi listesinde görüyoruz. Gitmediğin anda “Listede adın var gelmedin al sana tutanak” deyip elimize tutuşturuluyor. Konveyör’de sosyal hayatın hiç değeri yok. Sağlığın, istirahatın önemi yok. Sadece üretim, üretim, üretim... Soruyorum yöneticilere, böyle zihniyete kaliteli verimli üretim çıkar mı? Hem bize hem üretime zararı olmaz mı? Bırakın bari şu resmi tatillerimizi elimizden almayın.
İNANIN 50 DERECELERİ GÖRÜYORUZ İÇERDE
Biz Konveyör’de yıllardır düşük ücretle çalışan emektar kaynakçılarıyız. Konveyör’ün her yapılan işinin ayrı ayrı zorlukları varken, biz kaynakçıların durumunu yazın sıcağında artık siz düşünün. Alnımızın, sırtımızın teri asla kurumaz. Sular içinde o malzemeleri kaynatırken halimiz inanın içler acısı. Ne yapalım, kimimizin yıllarını aldı Konveyör, kimimizin ömründen ömür. Sadece üretim verimliliği düşünülür burada. Elemanın sağlığı, kalitesi, rahatı asla önemsenmez. Önemsense zaten Konveyör gün ışığından yararlansın ama elektrik harcanmasın diye çatının üstünü açıp direk güneşi içeri yansıtan şeffaf saclar konmazdı. Hele ki o ağustos sıcaklarında. İnanın 50 dereceleri görüyoruz içerde.
Bütün bunlar bir kenara, iç yönetim klimalı odalarda daha nasıl üretimi artırsak hesabı yapıyor. Yıllardır düşük ücrete çalıştırılıyoruz. Bize oturduğu yerden neyi uygun görürse onu alıyoruz. İtiraz hakkımız da yok. Kesinlikle öyle bir şey olsa direk kapı gösterilir Konveyör’de. Senin yılların gitmiş umurlarında olmaz. Asla bir değerin yok. Bu durumun tüm Konveyör isçileri farkında. Tek çaremiz sendikalı olmak. Bu haksızlıkların önüne geçmek. Ama buna bile izin verilmiyor. Anayasal hakkımıza bile izin verilmiyor. Baskı, gözümüzü yıldırmalar... Bu yüzden çoğumuz sendikalaşmak isterken, bir çoğumuz da korkuyor. Lütfen sesimiz duyulsun artık. Biz de bu ülkenin emekçileri, üreten Türkiye’siyiz. Bizim de haklarımız korunsun, bize yapılan haksızlıklara bir dur denilsin. Biz de sendikalaşmak istiyoruz. Bu hakkımızsa eğer biz de bunu istiyoruz, hak adalet eşitlik istiyoruz.
BİRLEŞMENİN VAKTİDİR
Konveyör’de, merkez fabrikasında 4 yıl çalıştım. Ve çıkmak zorunda kaldım. Hamileydim, doğum yaptım, izinlerim bitti ama bebeğime bakacak kimsem yoktu. Aldığım bu düşük ücrete bakıcı tutsam benim aldığım maaş bakıcıya yetmezdi zaten. Bu durumda çıkmam gerekiyordu. Aslında çok da borcumuz vardı. Çalışmam gerekiyordu. Bu durumda ne yapılır siz düşünün. Asıl meselem bu değil. İznim bitti, geri döndüm üretim şefine bu durumumu anlattım, çıkmam gerektiğini anlattım. Bana çözüm bulmak yerine, söylediği laflarla beni yerin dibine soktu. Utandım ne diyeceğimi bilemedim. Karşımda yaşına, mevkisine saygı duyduğum bir insan aynen şunu dedi bana “Çocuk yaparken bana mı sordun? Çık o zaman senin gibi elaman çok bulurum.” Şimdi siz karar verin, bana bu sözleri sarf eden gerçekten bir insan olabilir mi? Bu lafları işittiğimde ben utandım. Oysa o gayet sakindi, çünkü bu saygısızca, terbiyesizce konuştuğu kelimeler ona göre çok normaldi. Çünkü Konveyör’ün zihniyeti bu. Giden gitsin, kalan sağlar bizimdir. Saygısızlık yapmayı bile üstümüzde bir hak biliyor bunlar. Bizlerse haklarımızı bile savunamıyoruz bunların karşısında. Onlar her şeyi kılıfına uyduruyor. İşte tam da bu yüzden Konveyör emekçilerinin sesinin duyulmasına ihtiyacı var. Bu da birleşmeyle olur. Konveyör’deki haksızlıkların önüne sendika duvarın örmenin tam da vaktidir. Metaldeki ayaklanmalardan nasıl da korkuldu. Hemen tek ikramiyeyi çifte çevirdiler. Hakkımız olanı biz de dişlerimizi göstererek alacaksak eğer, birleşmenin vaktidir diyorum.
30 Eylül 2015
Konveyör işçileri yaşadıkları sorunları gazetemize yazdı. Çalışma koşullarından, ücretlere ve yöneticilerin işçilere yönelik davranışlarına kadar yaşadıkları sıkıntıları anlatan işçiler, birleşme ve sendikalaşma için harekete geçme çağrısı yaptı.
KONVEYYÖR'DE KADIN OLMAK...
5 yıldır Konveyör’de çalışan bir kadın işçiyim. Anladım ki Konveyör’de kadın olmak da suç. Konveyör’de evlendim, hamile kaldım, doğum yaptım. Bebeğim 9. ayındayken tekrar Konveyör’e geri döndüm. 4. yılıma kadar ücretimizin az olması gibi haksızlıkları pek gözüm görmüyordu. Ta ki bir olay yaşanana kadar.
Hamileyken ağır boruları kaldıramadığım için bölüm amirim tavır yapıyordu. Bunu üretim şefine anlattım. Sandım ki beni haklı görür. Bana söylediği şey kanımı dondurdu: “Senin çocuğun beni ilgilendirmez. Burada herkes işini yapmak zorunda.” Ve o an anladım ki hiçbir şekilde bu fabrikada insan sağlığı değil de tamamen üretim verimliliği önemliymiş. Doğumdan sonra döndüğümde ücretim halen asgari ücretti. Üretim şefinden zam istedim. Bana “Doğum yapan kadınlar benim işime yaramaz, önceliği çocuğu olur mesaiye kalamaz, vardiyaya geçemez, benim işime yaramaz ben sana neden zam yapayım” dedi.
Bu haksızlık değil mi? Ben de “Sonuçta her işi yapıyorum. Acemi değilim, 5 yılımı verdim Konveyör’e” dedim. O da “Senin gibi eleman çok bulurum. İşimi yaptırırım” dedi. Ne değer veriliyor, ne takdir ediliyor. Ya da en basiti insanın yanından geçerken bile bir kolay gelsin demek dillerine gelmiyor. Bu kadar mı emekçiler aşağılanır.
NE DİYELİM KONVEYÖR HALİ
10 senelik Konveyör işçisiyim. Servis sorunları düzelmedi gitti. Gün oluyor 10 kişi ayakta gider, gün olur servis seni almadan gider... Çünkü Konveyör pintili-ğine servis şoförleri de dayanamıyor, bırakıyor. Sürekli servis değişir durur. Yahu 3 semt 4 semti aynı servis alır mı? Eve kaç saatte gidiyoruz düşünün artık. Ne diyelim Konveyör hali. Artık se-simiz duyulsun istiyo-ruz...
BİR SENDİKA BİR BİRLİK OLSA DAHA FARKLI OLABİLİR
Konveyör’de daha 2 yıldır çalışmaktayım. Bu süre zarfında burasının işçisinin sosyal hayatına ve aile hayatına hiçi mi hiç değer vermediğini anladım. Sürekli psikolojik bir baskı var mesaiye kalmamamız için. Normal mesaileri geçtim, bayram ve resmi tatilleri, yıllık iznimizi bile kullanamıyoruz. Yok uyarı yazarız gelmezseniz, yok sürgün ederiz... Daha neler neler. Hele birim amirlerinin mesaiye gitmediğin gün işittiğin laflar cabası. 1 sene dediklerine uydum mesailere hep gittim. Baktım ailemle huzursuz olmaya başladım. Eşimi, çocuğumu ihmal ettiğimi anlayınca biraz ara vereyim dedim. Hiç geç kalmadan bölümüm değiştirildi, sözde beni cezalandırıyorlar.
Hele ki eşitsizliği hiç saymıyorum. Ben iki yıldır çalışıp asgari geçim indirimi hariç 1100 lira maaş alıyorum. 10-15 senelik çalışanlar da aynı maaşı almakta. Sizce bu adaletsizlik arada düzeni bozmaz mı? Tabii ki bozar. Hep niye ben bu kadar yılda bu maaşı alırken o neden benden fazla... Fazlası da 10-20 lira. Ne diye-yim bir sendika bir birlik olsa daha farklı olabilir. En azından ben buna inanıyorum. Konveyör’deki haksızlıkların önüne geçilmesini istiyorum.
PARMAK KOPARTMA MAKİNESİ
Ben 4 yıllık Konveyör işçisiyim, İş kazası geçirdim 1 yıl önce 6 ay raporluydum. İşaret parmağımı kaybettim. Tabii ki koruma kapakları olsaydı belki böyle bir olay gelmeyecekti başıma. Koruma kapağı olması da bir çözüm değil aslında. İşe başladığınızda hiç bir şekilde makine eğitimi verilmeden direk her işe veriyorlar. Yeter ki Konveyör’ün bir malı ol. İş kazasını havsa makinesi denilen baskıda daha doğrusu parmak koparma makinesinde yaşadım desem daha doğru olur. Niye böyle diyorum çünkü parmağını kaybedenin haddi hesabı belli değil. Ben parmağımı kaybettiğim gün beni hemen özel bir hastaneye götürdüler. Çünkü iş kazası tutanağı tutulmasın diye ben canımın acısına bunları ilkten fark edemedim. Bunları geçtim, ben 6 ay raporluyken bir halimi hatırımı sormadılar. Maddi, manevi hiç bir destekte bulunmadılar. Benim parmağım gitmiş Konveyör üretim derdinde. İşçinin kaybettiğinin ne önemi var onlar için. 6 ay sonra işe geri döndüm çünkü çalışmaya ihtiyacım vardı. Parmağımı kaybettiğimde o makine benim zaten kabusum olmuştu. Amirim beni tekrar o makineye verdi dalga geçer gibi. Ben o makinede çalışmak istemedim. Direttiler. Üretim şefine çıktım “Ben o makinede parmağımı kaybettim başka bir işe verin ben o makinede çalışmak istemiyorum” dedim. Üretim şefi aynen şunu söyledi bana “Sen arabanla kaza yapsan bir daha araba kullanmayacak mısın?” Nasıl bir mantık kurduysa iş kazasıyla, trafik kazasını anlamış değilim. Yani şuursuzca bir konuşma yaptı benle. Hiç bir şey diyemedim bu konuşmanın üstüne. Ardından bana kapıyı gösterdi: “İster çalış ister çık ama kendin çık hiç bir hakkını alamadan.” Ne yapayım ben de işimin başına geri döndüm haklarımı bırakmamak için. Umarım buradan sesim duyulur da Konveyör kazalarının önüne geçilir.
SADECE ÜRETİM
Biz aşağı yukarı 10 yıldır çalışan bir gurup Konveyör işçisiyiz. Artık pes diyoruz. Niye mi? Herkesler bayram tatilini ailesiyle geçirirken, biz Konveyör işçileri olarak çalıştırılıyoruz. Peki ne zorumuz var bizim? Hakkımız değil mi bir bayramı da ailemizle geçirelim? Hakkımız değil midir biraz nefes almak? Zaten her türlü mesailere zorunlu tutuluyoruz. Resmi tatillerimizi bile kullanamıyoruz. Her sene imzalatılan mesai kağıtlarıyla bizler korkutuluyor, sindiriliyoruz. Bu haksızlık değilse ne? Hiç bir şekilde fikrimiz alınmadan adımızı mesaiyi listesinde görüyoruz. Gitmediğin anda “Listede adın var gelmedin al sana tutanak” deyip elimize tutuşturuluyor. Konveyör’de sosyal hayatın hiç değeri yok. Sağlığın, istirahatın önemi yok. Sadece üretim, üretim, üretim... Soruyorum yöneticilere, böyle zihniyete kaliteli verimli üretim çıkar mı? Hem bize hem üretime zararı olmaz mı? Bırakın bari şu resmi tatillerimizi elimizden almayın.
İNANIN 50 DERECELERİ GÖRÜYORUZ İÇERDE
Biz Konveyör’de yıllardır düşük ücretle çalışan emektar kaynakçılarıyız. Konveyör’ün her yapılan işinin ayrı ayrı zorlukları varken, biz kaynakçıların durumunu yazın sıcağında artık siz düşünün. Alnımızın, sırtımızın teri asla kurumaz. Sular içinde o malzemeleri kaynatırken halimiz inanın içler acısı. Ne yapalım, kimimizin yıllarını aldı Konveyör, kimimizin ömründen ömür. Sadece üretim verimliliği düşünülür burada. Elemanın sağlığı, kalitesi, rahatı asla önemsenmez. Önemsense zaten Konveyör gün ışığından yararlansın ama elektrik harcanmasın diye çatının üstünü açıp direk güneşi içeri yansıtan şeffaf saclar konmazdı. Hele ki o ağustos sıcaklarında. İnanın 50 dereceleri görüyoruz içerde.
Bütün bunlar bir kenara, iç yönetim klimalı odalarda daha nasıl üretimi artırsak hesabı yapıyor. Yıllardır düşük ücrete çalıştırılıyoruz. Bize oturduğu yerden neyi uygun görürse onu alıyoruz. İtiraz hakkımız da yok. Kesinlikle öyle bir şey olsa direk kapı gösterilir Konveyör’de. Senin yılların gitmiş umurlarında olmaz. Asla bir değerin yok. Bu durumun tüm Konveyör isçileri farkında. Tek çaremiz sendikalı olmak. Bu haksızlıkların önüne geçmek. Ama buna bile izin verilmiyor. Anayasal hakkımıza bile izin verilmiyor. Baskı, gözümüzü yıldırmalar... Bu yüzden çoğumuz sendikalaşmak isterken, bir çoğumuz da korkuyor. Lütfen sesimiz duyulsun artık. Biz de bu ülkenin emekçileri, üreten Türkiye’siyiz. Bizim de haklarımız korunsun, bize yapılan haksızlıklara bir dur denilsin. Biz de sendikalaşmak istiyoruz. Bu hakkımızsa eğer biz de bunu istiyoruz, hak adalet eşitlik istiyoruz.
BİRLEŞMENİN VAKTİDİR
Konveyör’de, merkez fabrikasında 4 yıl çalıştım. Ve çıkmak zorunda kaldım. Hamileydim, doğum yaptım, izinlerim bitti ama bebeğime bakacak kimsem yoktu. Aldığım bu düşük ücrete bakıcı tutsam benim aldığım maaş bakıcıya yetmezdi zaten. Bu durumda çıkmam gerekiyordu. Aslında çok da borcumuz vardı. Çalışmam gerekiyordu. Bu durumda ne yapılır siz düşünün. Asıl meselem bu değil. İznim bitti, geri döndüm üretim şefine bu durumumu anlattım, çıkmam gerektiğini anlattım. Bana çözüm bulmak yerine, söylediği laflarla beni yerin dibine soktu. Utandım ne diyeceğimi bilemedim. Karşımda yaşına, mevkisine saygı duyduğum bir insan aynen şunu dedi bana “Çocuk yaparken bana mı sordun? Çık o zaman senin gibi elaman çok bulurum.” Şimdi siz karar verin, bana bu sözleri sarf eden gerçekten bir insan olabilir mi? Bu lafları işittiğimde ben utandım. Oysa o gayet sakindi, çünkü bu saygısızca, terbiyesizce konuştuğu kelimeler ona göre çok normaldi. Çünkü Konveyör’ün zihniyeti bu. Giden gitsin, kalan sağlar bizimdir. Saygısızlık yapmayı bile üstümüzde bir hak biliyor bunlar. Bizlerse haklarımızı bile savunamıyoruz bunların karşısında. Onlar her şeyi kılıfına uyduruyor. İşte tam da bu yüzden Konveyör emekçilerinin sesinin duyulmasına ihtiyacı var. Bu da birleşmeyle olur. Konveyör’deki haksızlıkların önüne sendika duvarın örmenin tam da vaktidir. Metaldeki ayaklanmalardan nasıl da korkuldu. Hemen tek ikramiyeyi çifte çevirdiler. Hakkımız olanı biz de dişlerimizi göstererek alacaksak eğer, birleşmenin vaktidir diyorum.