Fatih Özcan
Site Kurucusu
- Katılım
- 7 Aralık 2013
- Şehir
- Yurt Dışı
- Sertifika
- Diğer Belge
- Firma
- ABL Group
Gürültülü işyerlerinde çalışanlar gürültünün değişik düzeydeki etkilerine maruz kalırlar. Bu etkiler içinde en önemlisi işitme kaybıdır.
Gürültülü ortamda çalışanlar genellikle gürültüye alıştıklarını ve işitme kayıplarına uğramadıklarını ifade ederler.
Bu yorum doğru mudur? Bu soruya hep birlikte karar verelim.
Gürültüye bağlı işitme kaybı birden bire olmaz. Eğer ani gürültüye maruziyet sonucu kulak zarı yırtılması ya da gürültüye bağlı kulak travması hariç tutulur ise.
Gürültüye bağlı işitme kaybı uzun yıllar boyunca sinsi bir şekilde oluşur ve artarak devam eder. Bu artış, gürültü şiddetine, maruz kalınan sesin frekansına, maruz kalınan süreye bağlı olarak değişir. Bu faktörlere kişisel duyarlılık ve daha önce geçirilmiş kulak hastalıklarını da eklemek gerekiyor.
Yavaş gelişen işitme kaybı öncelikle bazı sesleri az duyma, dudak okuma, televizyonun sesini fazla açma gibi davranışlar ile ortaya çıkar.
Gürültüye bağlı işitme kaybı geri dönülmez, kalıcı bir etkidir. Sesi beyne ileten tüy hücreleri tahrip olduğu için tedavisi mümkün değildir.
Neden gürültüye maruziyetin ilk dönemlerinde işitme kaybı fark edilmez? Çünkü ilk önce kulağımızda sesleri hissedip beyne ileten salyangoz tipindeki organın yüksek frekansı algılayan bölümleri çoğunlukla tahrip olur.
Yüksek frekansa hassas tüy hücreleri tahrip olurken, alçak frekansa hassas tüy hücreleri daha dirençli olması nedeniyle sesin tahrip etkisi bu bölgede geç başlar.
Günlük konuşma frekansları daha çok alçak frekansları içerdiği için, kulakta başlayan ve yüksek frekans bölgesinde oluşan işitme kaybı kişide bir işitme kaybı hissii yaratmaz.
Yalnızca yüksek frekanslı sesleri duymada zorluk çekilir.
Bazı sesleri yani yüksek frekanslı sesleri duymama nedeni budur.
İşte gürültüye alışma duygusunun altında yatan neden budur.
Uzun yıllar gürültüye maruziyet sonucunda salyangoza benzeyen iç kulaktaki organın düşük frekansa hassas bölgeleri de etkilenmeye başlar ve günlük konuşmaları anlamada giderek zorluk başlar.
Son sorumuz şöyle olacak:
Gürültülü ortamda çalışanlar kulaklarının gürültüden etkilendiklerini önceden anlayabilirler mi?
Belli periyotlarda yaptırılan odyometrik test işlemi, gürültüye bağlı işitme kaybının yüksek frekans bölgesinde başladığını öncede bize haber verir.
İşe başlarken ve çalışırken yapılacak odyometrik testler gürültüden etkilenip etkilenmediğimizi anlamada çok önemli bir göstergedir.
Emekliliğimizde bir ormandaki kuş seslerini veya torunumuzun sesini duyabilmek için işitme duyumuzun sağlıklı olmasına ihtiyacımız var.
Gürültülü ortamda çalışanlar genellikle gürültüye alıştıklarını ve işitme kayıplarına uğramadıklarını ifade ederler.
Bu yorum doğru mudur? Bu soruya hep birlikte karar verelim.
Gürültüye bağlı işitme kaybı birden bire olmaz. Eğer ani gürültüye maruziyet sonucu kulak zarı yırtılması ya da gürültüye bağlı kulak travması hariç tutulur ise.
Gürültüye bağlı işitme kaybı uzun yıllar boyunca sinsi bir şekilde oluşur ve artarak devam eder. Bu artış, gürültü şiddetine, maruz kalınan sesin frekansına, maruz kalınan süreye bağlı olarak değişir. Bu faktörlere kişisel duyarlılık ve daha önce geçirilmiş kulak hastalıklarını da eklemek gerekiyor.
Yavaş gelişen işitme kaybı öncelikle bazı sesleri az duyma, dudak okuma, televizyonun sesini fazla açma gibi davranışlar ile ortaya çıkar.
Gürültüye bağlı işitme kaybı geri dönülmez, kalıcı bir etkidir. Sesi beyne ileten tüy hücreleri tahrip olduğu için tedavisi mümkün değildir.
Neden gürültüye maruziyetin ilk dönemlerinde işitme kaybı fark edilmez? Çünkü ilk önce kulağımızda sesleri hissedip beyne ileten salyangoz tipindeki organın yüksek frekansı algılayan bölümleri çoğunlukla tahrip olur.
Yüksek frekansa hassas tüy hücreleri tahrip olurken, alçak frekansa hassas tüy hücreleri daha dirençli olması nedeniyle sesin tahrip etkisi bu bölgede geç başlar.
Günlük konuşma frekansları daha çok alçak frekansları içerdiği için, kulakta başlayan ve yüksek frekans bölgesinde oluşan işitme kaybı kişide bir işitme kaybı hissii yaratmaz.
Yalnızca yüksek frekanslı sesleri duymada zorluk çekilir.
Bazı sesleri yani yüksek frekanslı sesleri duymama nedeni budur.
İşte gürültüye alışma duygusunun altında yatan neden budur.
Uzun yıllar gürültüye maruziyet sonucunda salyangoza benzeyen iç kulaktaki organın düşük frekansa hassas bölgeleri de etkilenmeye başlar ve günlük konuşmaları anlamada giderek zorluk başlar.
Son sorumuz şöyle olacak:
Gürültülü ortamda çalışanlar kulaklarının gürültüden etkilendiklerini önceden anlayabilirler mi?
Belli periyotlarda yaptırılan odyometrik test işlemi, gürültüye bağlı işitme kaybının yüksek frekans bölgesinde başladığını öncede bize haber verir.
İşe başlarken ve çalışırken yapılacak odyometrik testler gürültüden etkilenip etkilenmediğimizi anlamada çok önemli bir göstergedir.
Emekliliğimizde bir ormandaki kuş seslerini veya torunumuzun sesini duyabilmek için işitme duyumuzun sağlıklı olmasına ihtiyacımız var.