Musa Kamil Ekin
Yönetim Grubu
- Katılım
- 6 Nisan 2015
- Sertifika
- C Sınıfı
- Firma
- BelKo ltd.şti.
Bu yazımızda; İşyerinde kreş açılmasının zorunlu olup olmadığı ve işyerinde kreş açılmaması sebebi ile haklı fesih hakkı doğup doğamayacağı Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin emsal kararı doğrultusunda incelenmiştir.
Günümüz çalışma hayatına kadın çalışan payının daha da artırılması için devlet tarafından kadın işçi çalıştırılmasına yönelik birçok teşvikler sağlanmakta ve buna istinaden düzenlemeler yapılmaktadır.
Kadınları çalışmaya hayatından uzaklaştıran en büyük etmenlerden bir tanesi çocuk sahibi olmalarıdır. Çocuğun nereye bırakılacağı, kim tarafından bakılacağı en sık karşılaşılan problemlerdir. İşte bu sorunu giderip kadını çalışma hayatına yöneltmek için yapılan çalışmalardan bir tanesi işverene kreş açma zorunluluğunun getirilmesidir.
“Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik” ile işverenin kreş açma yükümlülüğü düzenlemiştir. Yönetmeliğin 15. Maddesine göre
“Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 100-150 kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, bir yaşından küçük çocukların bırakılması ve bakılması ve emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine en çok 250 metre uzaklıkta bir emzirme odasının kurulması zorunludur.
Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150 den çok kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması ve bakılması, emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın bir yurdun kurulması zorunludur. Yurt açma yükümlülüğünde olan işverenler yurt içinde anaokulu da açmak zorundadırlar. Yurt, işyerine 250 metreden daha uzaksa işveren taşıt sağlamakla yükümlüdür.
İşverenler, ortaklaşa oda ve yurt kurabilecekleri gibi, oda ve yurt açma yükümlülüğünü, bu Yönetmelikte öngörülen nitelikleri taşıyan yurtlarla yapacakları anlaşmalarla da yerine getirebilirler.
Oda ve yurt açma yükümlülüğünün belirlenmesinde, işverenin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan tüm işyerlerindeki kadın işçilerin toplam sayısı dikkate alınır.”
Yönetmelik hükmünden anlaşıldığı üzere; 150’den çok kadın çalışanı olan işyerlerinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması için bir kreş kurulması ya da bu yükümlülüğü yerine getirecek bir hizmetin satın alınması zorunludur.
İşverenin bu yükümlülüğünün belirlenmesinde, işverenin belediye ve mücavir alan sınırları içindeki tüm işyerlerindeki kadın çalışanların toplam sayısı dikkate alınacaktır.
İşverenin kreş açma zorunluluğunu yerine getirmemiş ise, kadın işçiler bu yükümlülüğün yerine getirilmesini işverenlerinden isteyebileceklerdir. Ancak bu talebe rağmen işveren bu yükümlülüğünü yerine getirmemekte ısrar etmekte ise de kadın işçi, iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilecektir. İş sözleşmesini haklı nedenle fesheden kadın işçi doğmuş ve doğacak tüm işçilik alacaklarını tahsil yoluna gidebilecektir.
Bu konuda Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/5175 E. 2016/19971 K. Sayılı ve 14.11.2016 tarihli kararında şöyle demiştir:
“Davacı, Şubat 2006, Ağustos 2012 tarihleri arasında davalı iş yerinde bireysel bankacılık merkezinde bireysel pazarlamacı olarak çalıştığını, davacı gebelik ve doğum izni nedeniyle, Ekim 2011 tarihinden Temmuz 2012 sonuna kadar ücretli ve ücretsiz izin kullandığını ve izninin 31.07.2012 tarihinde sona erdiğini, davalı şirkette binleri aşan çalışanı bulunmasına rağmen kreş ve bakım evinin bulunmadığını, ayrıca yapmış olduğu iş nedeniyle astım hastalığına yakalandığını bu durumu üstlerine bildirerek görev yeri değişikliği yapılmasını talep ettiğini, ancak bir değişiklik yapılmadığını, davacı davalı işverene ihtarname ile kreş temin etme yükümlülüğünü hatırlatarak aksi halde iş akdini feshedeceğini ihbar ettiğini, davalı bankanın davacının ihtarnamesinde belirttiği sebepleri kabul etmeyerek istifa sayıp davacıyı işten çıkardığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı alacağını talep etmiştir.
Davalı,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının kreş temininin gerçekleştirilmemesi halinde 01/08/2012 tarihinde haklı nedenle feshedeceğini bildirmesi, bu nedeninin 4857 sayılı Kanunun 24.maddesi kapsamında olmaması nedeniyle istifa olarak kabul edileceği, davacının bu fesih iradesinden vazgeçtiğine ve işe başladığına dair bir olgu da mevcut olamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi de gerekçe olarak;
4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinde işçinin haklı fesih halleri düzenlenirken (II) bendinin (f) alt bendinde son cümle olarak “yahut çalışma şartları uygulanmazsa” şeklinde ifadeye yer verilerek, çalışma koşullarının uygulanmaması durumu işçinin haklı fesih nedenleri arasında yerini almıştır.
Anayasa, yasa, tüzük ve yönetmelikler, bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri, işyeri personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklarla, işyeri uygulamalarının çalışma yaşamına etkileri sonucu her bir iş ilişkisinde çalışma koşulları meydana gelir.
14.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 25522 sayılı Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik’in 15.maddesine göre, işverenin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan tüm işyerlerinde, yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, toplam 150’den çok kadın çalışanı olması halinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması, bakımı ve emziren çalışanların çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın belirli şartları taşıyan bir yurdun kurulması zorunludur.
Somut uyuşmazlıkta, davacı doğumdan sonra işe başlamadan önce gönderdiği ihtarname ile davalı işverene bu yükümlülüğünün gereği işyerinde kreş açılması gerektiği aksi takdirde iş sözleşmesini feshedeceği ihtarında bulunmuş, davalı işveren ise böyle bir yükümlülüğün bulunmadığını, davacının ihtarnamesinin istifa beyanı olarak kabul edileceğini bildirmiştir. Davacının izninin bittiği ve işe başlaması gereken 01/08/2012 tarihinde işe başlamak istediği, işverenin davacıyı istifa ettiği gerekçesiyle işe başlatmadığı davacı tanığının ifadesinden anlaşılmaktadır.
Yönetmelikteki düzenleme gereği işverenin kreş açma zorunluluğu bulunmakta olup, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen işveren karşısında işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkı bulunmaktadır.
Ancak, davacı 01/08/2012 tarihinde işe gelerek çalışma isteğini ve iş sözleşmesini feshetme iradesinin bulunmadığını göstermiş, işveren tarafından davacının çalışmasına izin verilmemiş olup, bu nedenle davalı işverenin iş sözleşmesini feshettiğinin kabul edilmesi gerekir. Davalı haklı sebeple iş sözleşmesini feshettiğini ispat edemediğinden Mahkemece kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu taleplerin yazılı gerekçeyle reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”
Her ne kadar yukarıdaki kararda işçinin işe başlama isteğine karşı, işverenin işe başlatmaması nedeniyle işveren tarafından haksız fesih yapıldığı belirtilmiş ise de; işverenin kreş açma yükümlülüğünü yerine getirmemesinin işçi tarafından haklı fesih nedeni olduğu vurgulanmıştır.
Sonuç olarak;
Av. Tuba Babaoğlu
Günümüz çalışma hayatına kadın çalışan payının daha da artırılması için devlet tarafından kadın işçi çalıştırılmasına yönelik birçok teşvikler sağlanmakta ve buna istinaden düzenlemeler yapılmaktadır.
Kadınları çalışmaya hayatından uzaklaştıran en büyük etmenlerden bir tanesi çocuk sahibi olmalarıdır. Çocuğun nereye bırakılacağı, kim tarafından bakılacağı en sık karşılaşılan problemlerdir. İşte bu sorunu giderip kadını çalışma hayatına yöneltmek için yapılan çalışmalardan bir tanesi işverene kreş açma zorunluluğunun getirilmesidir.
“Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik” ile işverenin kreş açma yükümlülüğü düzenlemiştir. Yönetmeliğin 15. Maddesine göre
“Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 100-150 kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, bir yaşından küçük çocukların bırakılması ve bakılması ve emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine en çok 250 metre uzaklıkta bir emzirme odasının kurulması zorunludur.
Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150 den çok kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması ve bakılması, emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın bir yurdun kurulması zorunludur. Yurt açma yükümlülüğünde olan işverenler yurt içinde anaokulu da açmak zorundadırlar. Yurt, işyerine 250 metreden daha uzaksa işveren taşıt sağlamakla yükümlüdür.
İşverenler, ortaklaşa oda ve yurt kurabilecekleri gibi, oda ve yurt açma yükümlülüğünü, bu Yönetmelikte öngörülen nitelikleri taşıyan yurtlarla yapacakları anlaşmalarla da yerine getirebilirler.
Oda ve yurt açma yükümlülüğünün belirlenmesinde, işverenin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan tüm işyerlerindeki kadın işçilerin toplam sayısı dikkate alınır.”
Yönetmelik hükmünden anlaşıldığı üzere; 150’den çok kadın çalışanı olan işyerlerinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması için bir kreş kurulması ya da bu yükümlülüğü yerine getirecek bir hizmetin satın alınması zorunludur.
İşverenin bu yükümlülüğünün belirlenmesinde, işverenin belediye ve mücavir alan sınırları içindeki tüm işyerlerindeki kadın çalışanların toplam sayısı dikkate alınacaktır.
İşverenin kreş açma zorunluluğunu yerine getirmemiş ise, kadın işçiler bu yükümlülüğün yerine getirilmesini işverenlerinden isteyebileceklerdir. Ancak bu talebe rağmen işveren bu yükümlülüğünü yerine getirmemekte ısrar etmekte ise de kadın işçi, iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilecektir. İş sözleşmesini haklı nedenle fesheden kadın işçi doğmuş ve doğacak tüm işçilik alacaklarını tahsil yoluna gidebilecektir.
Bu konuda Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/5175 E. 2016/19971 K. Sayılı ve 14.11.2016 tarihli kararında şöyle demiştir:
“Davacı, Şubat 2006, Ağustos 2012 tarihleri arasında davalı iş yerinde bireysel bankacılık merkezinde bireysel pazarlamacı olarak çalıştığını, davacı gebelik ve doğum izni nedeniyle, Ekim 2011 tarihinden Temmuz 2012 sonuna kadar ücretli ve ücretsiz izin kullandığını ve izninin 31.07.2012 tarihinde sona erdiğini, davalı şirkette binleri aşan çalışanı bulunmasına rağmen kreş ve bakım evinin bulunmadığını, ayrıca yapmış olduğu iş nedeniyle astım hastalığına yakalandığını bu durumu üstlerine bildirerek görev yeri değişikliği yapılmasını talep ettiğini, ancak bir değişiklik yapılmadığını, davacı davalı işverene ihtarname ile kreş temin etme yükümlülüğünü hatırlatarak aksi halde iş akdini feshedeceğini ihbar ettiğini, davalı bankanın davacının ihtarnamesinde belirttiği sebepleri kabul etmeyerek istifa sayıp davacıyı işten çıkardığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı alacağını talep etmiştir.
Davalı,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının kreş temininin gerçekleştirilmemesi halinde 01/08/2012 tarihinde haklı nedenle feshedeceğini bildirmesi, bu nedeninin 4857 sayılı Kanunun 24.maddesi kapsamında olmaması nedeniyle istifa olarak kabul edileceği, davacının bu fesih iradesinden vazgeçtiğine ve işe başladığına dair bir olgu da mevcut olamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi de gerekçe olarak;
4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinde işçinin haklı fesih halleri düzenlenirken (II) bendinin (f) alt bendinde son cümle olarak “yahut çalışma şartları uygulanmazsa” şeklinde ifadeye yer verilerek, çalışma koşullarının uygulanmaması durumu işçinin haklı fesih nedenleri arasında yerini almıştır.
Anayasa, yasa, tüzük ve yönetmelikler, bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri, işyeri personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklarla, işyeri uygulamalarının çalışma yaşamına etkileri sonucu her bir iş ilişkisinde çalışma koşulları meydana gelir.
14.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 25522 sayılı Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik’in 15.maddesine göre, işverenin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan tüm işyerlerinde, yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, toplam 150’den çok kadın çalışanı olması halinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması, bakımı ve emziren çalışanların çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın belirli şartları taşıyan bir yurdun kurulması zorunludur.
Somut uyuşmazlıkta, davacı doğumdan sonra işe başlamadan önce gönderdiği ihtarname ile davalı işverene bu yükümlülüğünün gereği işyerinde kreş açılması gerektiği aksi takdirde iş sözleşmesini feshedeceği ihtarında bulunmuş, davalı işveren ise böyle bir yükümlülüğün bulunmadığını, davacının ihtarnamesinin istifa beyanı olarak kabul edileceğini bildirmiştir. Davacının izninin bittiği ve işe başlaması gereken 01/08/2012 tarihinde işe başlamak istediği, işverenin davacıyı istifa ettiği gerekçesiyle işe başlatmadığı davacı tanığının ifadesinden anlaşılmaktadır.
Yönetmelikteki düzenleme gereği işverenin kreş açma zorunluluğu bulunmakta olup, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen işveren karşısında işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkı bulunmaktadır.
Ancak, davacı 01/08/2012 tarihinde işe gelerek çalışma isteğini ve iş sözleşmesini feshetme iradesinin bulunmadığını göstermiş, işveren tarafından davacının çalışmasına izin verilmemiş olup, bu nedenle davalı işverenin iş sözleşmesini feshettiğinin kabul edilmesi gerekir. Davalı haklı sebeple iş sözleşmesini feshettiğini ispat edemediğinden Mahkemece kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu taleplerin yazılı gerekçeyle reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”
Her ne kadar yukarıdaki kararda işçinin işe başlama isteğine karşı, işverenin işe başlatmaması nedeniyle işveren tarafından haksız fesih yapıldığı belirtilmiş ise de; işverenin kreş açma yükümlülüğünü yerine getirmemesinin işçi tarafından haklı fesih nedeni olduğu vurgulanmıştır.
Sonuç olarak;
- 150’ den çok kadın çalışanı olan işyerlerinde işverenlerin, 0-6 yaş arasındaki çocukların bakımlarının sağlanabilmesi için kreş açma yükümlülüğü bulunmaktadır.
- Bu yükümlülüğünün işveren tarafından yerine getirilmemesi durumunda kadın işçi, işyerinde kreş açılmaması sebebi ile haklı fesih hakkı sahibi olacak ve tüm işçilik alacaklarını işverenden talep edebilecektir.
Av. Tuba Babaoğlu