İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, 2016-2017 sürecinde yürütülecek mücadele üzerine görüş ve önerilerin paylaşıldığı geniş katılımlı toplantısını 1 Ekim 2016 Cumartesi günü, İstanbul Tabip Odası’nda 13.00—17.00 saatleri arasında gerçekleştirildi.
Ankara’dan, Trakya’dan meclis üyelerinin de geldiği toplantıya çok sayıda emek ve meslek örgütünden gönüllü İSİGM üyesi, bugüne kadarki çalışmaları, olumlu yönleri, geliştirilmesi gereken yanları, eksikleriyle değerlendirdi.
İSİGM İş Cinayetleri ve Meslek Hastalıklarını Görünür Kıldı...
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi toplantısında ilk olarak Murat Çakır meclisin ilk oluşum süreci, hedef ve amaçlarını özetleyerek, kolektif gönüllü emek verenlerle yapılan çalışmalar sonucunda, düzenli hazırlanan raporlarla da iş cinayeti ve yeterli düzeyde olmamakla birlikte meslek hastalıklarının görünür olmasının sağlandığını belirtti.
Son yıllarda yaşanan katliam boyutundaki iş cinayetleri, ülkede sürdürülen savaş ve katliamlar, işçi ve emekçilere yönelik saldırılar ve baskıların OHAL süreciyle daha da arttığını ve İSİG alanında çalışma yapan işçilerin de işten atılmaya başlandığını vurguladı.
İSİGM çalışmalarıyla merkezi araçlar oluşturulduğunu, raporlar hazırlandığını ve bunların pek çok alanda kullanıldığına değinen Çakır, İSİGM çalışmalarını değerlendirmek ve başka ne tür çalışmaların yapılabileceğini, daha etkin bir mücadelenin nasıl yürütülebileceğini konuşmak ve pratiğinin yaratılması için bir araya gelme ihtiyacı duyulduğunu belirtti.
Geniş katılımlı toplantının kolaylaştırıcılığını ise İş Başmüfettişi Şeref Özcan üstlendi.
İSİGM’nin gönüllü emek verenlerle iş cinayetlerinin görünür hale geldiğini ve SGK kayıtlarına girdiğini, pek çok emek ve meslek örgütlerinin bu raporlardan yararlandığını ve İSİG alanında çalışmalar başlatılmasının sağlandığına dikkat çekti.
Daha Etkin ve Güçlü İSİGM Çalışmaları İçin...
İSİGM’nin daha etkin bir çalışmayı nasıl yürütebileceğini konuşmak üzere bir araya gelindiğini belirtti. İSİG alanına nasıl müdahale edilebileceğini, İSİG’in direnişlere konu olduğunu vurguladı. İSİG Mevzuatına ve uygulamalara, yargılama süreçleri ve sonuçlarına örneklerle değindi. İSİG alanında düzelme için ciddi bir mücadelenin zorunluluğu olduğunu ve bunu sağlamak için neler yapabileceğimizi konuşmak ve pratik adımlar atılmasını sağlamak istediklerini ifade etti.
Özcan, taşeron sistemi, kıdem tazminatı, bireysel emeklilik, varlık fonu konularındaki son hak gasplarına işaret ederek bu mücadelenin de tüm bunlarla bir bütün olduğunu belirterek sözü meclis üyelerine bıraktı.
Olaylara Toplumsal ve Sınıfsal Bakmak Zorunluluğu
İş cinayetleri ve meslek hastalıkları bunların önlenmesine ilişkin önlemlerin alınmasının sermaye ve de devlet tarafından bir maliyet hesabı olarak görüldüğünü ve buna kaynak ayrılmadığını ve bunun da vahşi kapitalist sistemin bir sonucu olduğunu ve ciddi bir sınıfsal mücadeleyi gerektirdiğine vurgu yaptı.
İş cinayetleri ve meslek hastalıklarına bireysel değil, toplumsal, sınıfsal açıdan bakıldığında önlenebileceğini belirterek, gerekli tedbirlerin alınabilmesi için iyi bir organizasyon, eğitim, denetim ve bu üç aşamada işçilerin etkin katılımının zorunlu olduğunu belirtti.
İş cinayetleri, kazaları ve meslek hastalıkları konusundaki cezasızlığa da değinen Özcan, bunun da yine uzun süreçli bir mücadeleyi gerektirdiğini söyledi.
İSİG Çalışmalarımız İş Cinayetleri ve İş Kazalarını Durdurdu...
İnşaat İşçileri Sendikası Başkanı Mustafa Adnan Akyol, İSİGM çalışmalarını ilk önceleri yeterli görmediklerini hatta eleştiriler yönelttiklerini, fakat şantiyelerdeki örgütlenme faaliyetleri başladığında, hazırlanan raporlardan yararlanmaktan, İSİG konusundaki pek çok bilgiye ihtiyaç duyduklarını ve meclisin bu konudaki katkılarıyla çalışmalarını yürüttüklerini 4 iş cinayeti yaşanan, her gün en az bir KAÇ iş kazasının muhakkak yaşandığı Emaar Square şantiyesinde, İSİG kurulu oluşturduklarını ve işçilerin etkin olarak yer aldığı bu çalışmayla artık iki aydır iş kazası yaşanmadığını çalışma koşullarında iyileştirmeler sağlandığını aktardı. OHAL sürecinde ise bu mücadelenin daha güçlü yapılmasının çok daha önemli olduğunu belirtti.
Maden Ocağında Ölen İşçi Çocuğuna Önce Ölme Hakkı…
Birol Sarıkaş, (DİSK Cam Keramik İş Sendikası Genel Başkanı) Kozlu ve diğer maden ocaklarında ölen işçilerin çocuklarına, işe alımlarda öncelik tanınmasını aslında yine aynı madem ocağında ölme önceliği vermek anlamına geldiğini belirtti. İSİG önlemlerinin alınmasını için finans ayrılmasının devletten beklendiğini, fakat devletin de işçiden aldığı vergiyi yine onu öldüren sermaye sahiplerine teşvik, fon vs. şeklinde peşkeş çekildiği bir kapitalist sistemin varolduğunu, burada en büyük görevin sendikalar ve meslek odalarına düştüğüne vurgu yaptı.
En Mütevazi Katkı Bile Çok Önemli...
Dr. Ali Çerkezoğlu (İstanbul Tabip Odası) ise İSİGM’nin insanların özverili çalışmalarıyla var olduğunu, çalışmaların katılıma açık, kendini buraya ait özne hisseden bu çalışmaları önemseyen, mütevazi de olsa katkı sunan herkese ait olduğunu ifade ederek “Özellikle OHAL gibi karanlık dönemlerde en mütevazi katkı bile çok önemlidir. Zaman zaman çalışmalarımızda verim düşse de bunu değiştirmek elimizde. Yeter ki, iyi organize olalım, güç verelim, imkanlarımız ölçüsünde katkı sunalım” dedi.
O Karanlık Günlerde Ne Yaptın?
OHAL şartlarında İSİG çalışmalarının yürütülmesinde ise “OHAL, bu hal, denilerek işçinin hayatını kaybettiği iş cinayeti, yok sayılamaz. Her zaman ve her şartta insan hayatı bir doktor için nasıl en önemli ilke ise İSİGM’nin çalışmalarının ana ilkesi de işçinin hayatıdır. OHAL şartlarında hukuken ve fiilen bu ilke geçerlidir. Ve bizlere düşen asıl bu şartlarda İSİG çalışmalarını görünür kılmak, katkı sunmak, tepkimizi bireysel ve kurumsal olarak ortaya koymaktadır. İlkemiz ‘O karanlık günlerde ne yaptın?’ sorusuna verecek net cevaplarınızın olmasıdır”diyerek sözlerini tamamladı.
Bir Tornavida İstedik 320 Gün Direniş Yapmak Zorunda Kaldık...
Süleyman Keskin (DİSK Enerji-Sen Genel Sekreteri) , İSİG çalışmalarını önemsediklerini bu nedenle yönetimde 5 yerine 7 arkadaşlarının yer aldığını, iş cinayetlerinde üyesini kaybetmeyen bir sendika olmayı hedeflediklerini ifade etti. Son yıllarda yaşadıkları işten atma ve direnişlerin İSİG talepleri doğrultusunda yaşandığını belirterek “İşçi arkadaşlarımıza bir kontrol kalemi verilmesini istedik, 230 günlük direniş süreci ysşadık” diyerek patronların İSİG konusundaki tutumunu özetlemiş oldu. Geçtiğimiz ay sendikanın İSİG Sekreteri olan Tarık Yüce’nin isten atılmasının da başka gerekçeler sıralansa da, bunun bir tesadüf değil, İSKİ ve İBB’nin siyasi bir tutumu olduğunu, Çapa’da yaşananların da bunu doğrular nitelikte olduğunu söyledi.
İSİGM’nin Raporları İşçilerle İletişim Kurmamızı Sağlıyor...
İSİGM’nin hazırladığı raporların irtibatlı olmayan yerlere ulaşmalarını sağlayan çok önemli bir etken olduğunu ifade eden Keskin, “Sendikalar olarak biz de iş kazaları ve iş cinayetlerine ilişkin ayrıntıları derlemeli ve paylaşmalıyız, bu çalışmaları görünür kurmalıyız” dedi.
Kopan Parmak, Çıkan Göz, Sakatlanan Beden de Bilginize Dahil Olmalı...
Cem Tüzün (Endüstri Mühendisi ), İSİG raporları ve işçilerin yaşamlarına ilişkin yazıların önemli olduğunu, her alanda iş cinayetleri kadar iş kazalarının da, önemli olduğunu ifade ederek “İş kazası diyoruz ama kopan parmak, çıkan göz, bedende başka bir sakatlık oluşuyor, bunlar konusunda bilgi yok, raporlanması ve paylaşım yapılması gerekir” dedi. Tüzün raporların diğer ülkelerle karşılaştırmalı olarak verilmesinin de durumumuzu anlamak açısından iyi olacağını belirtti. Kamu sektörü başta olmak üzere İSİG tedbirleri konusu bir araştırma ve puantaj sistemi oluşturulmasını önerdi.
Eleştirimiz Sorumlu Olan Herkesedir...
Murat Çakır İSİGM’ye yönelik eleştirilere değinerek, (Kimya Mühendisi) iş cinayetlerinden, iş kazaları ve meslek hastalıklarından devletin sorumlu olduğunu, fakat hükümet kimse, yönetici, sorumlu, patron kimse bunun kurumuna partisine bakmaksızın sorumlu olduğu noktada eleştiriyi yapmak zorunda olunduğunu belirtti.
Çalışmalar Farklı Alanlarda Örgütlenme Olarak Karşılık Bulmalı...
İSİGM’nin çalışmalarının kadın, çocuk, göçmen işçiler konusuna da yöneldiğini fakat örneğin bir göçmen işçilere ait örgütlenmenin oluşmadığına dikkat çekti.
Ayrıca yaşanan grev ve direnişlere ilişkin bir raporlama da yapılmakta olduğunu ve bu konuda bilgi aktarımı a ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
İş cinayetleri konusunda bilgi alındığını ama iş kazalarında işçinin sonrasında durumunun ne olduğunun takip edilmediğini dikkat çeken Çakır Mutlu Akü’deki kurşun zehirlenmesi olayını hatırlattı. Yaşanan iş kazaları ve meslek hastalıkları konusundaki takibin ve verilerin aktarılmasının önemine işaret etti.
İSİG Alanında Çalışma Olmadan Sınıfsal Mücadele Olmaz...
Serkan Küçük (Kimya Mühendisi) İlk İSİG çalışmalarının 1974 yılında başladığını, 80 darbesinin ardından 90’larda teknik eğitim olarak ele alındığını, şimdi ise çok farklı alanlardan gönüllü emekçilerin bu konuda çalışmaları olduğunu ve pek çok deneyim ve bilgi birikimi sağlandığını aktardı. İSİG alanında kendisine rol biçmeyen bir sendikanın işçi sınıfı sendikası iddiasında bulunamayacağını vurguladı. İş cinayetlerinin politik olduğunu ve kapitalist sisteme karşı işçi sınıfının öznesi olduğu bir mücadelenin zorunluluğu belirtti.
Şikayet Etmek Yerine Öz denetim İçin Çalışmak…
Sermayenin ve devletin gerekli önlemleri almadığına ilişkin şikayetlenmeler yerine iş yerlerinde İSİG alanındaki öz denetimin işçiler tarafından yapılmasına yönelik çalışmaların yapılması gerektiğini, aksi takdirde bu siyasal alandaki boşluğun sistem tarafından işçilerin aleyhinde olacak şekilde doldurulacaktır ifade etti ve “Türkiye’de İSİG yönetim modeli ne olmalı?” sorusuna yanıt arayan bir çalışma gerektiğini söyledi. Ayrıca ana akım medyada İSİG ve iş cinayeti kavramlarına yer verildiğini fakat bunun siyasal içeriğinin önemini anladıklarında yer verilemeyeceğini ve şimdiden bu konuda ne yapılabileceğini düşünmek gerektiğine dikkat çekti.
Çalışan Temsilcisi Eğitimleri Zorunluluğu...
Erkan Arslan (Elektrik Mühendisi) İSİG önlemlerinin alınmasının bir yıl daha ertelendiğini hatırlatarak il kazalarında yaralanan işçileri durumlarının takibi konusunda TTB’nin görev almasını önerdi.
Bilirkişi raporlarındaki usulsüzlüklere de dikkat çeken Aslan, bilirkişilik konusunda siyasal bir tavrın ortaya konabilmesi için ciddi bir çalışmanın gerekli olduğunu vurguladı. Ayrıca sendikal çalışmaların dibe vurduğunu gerçek anlamda bir İSİG çalışması için çalışan temsilcisi eğitimlerinin zorunluluk olduğunu ve en kısa zamanda pratik adımlar atılması gerektiğini belirtti.
İSİGM’nin çalışmalarının önemine değinen Aslan, ekonomik bağımsızlığın sağlanması için aidat sisteminin daha iyi organize edilmesi gerektiğini söyledi.
Tevekkül Anlayışını Yıkmak Gerek...
Özcan Badikoğlu (İş Yeri Hekimi) Siyasal iktidarın da etkisiyle çalışmalarda işçilerin ve ailelerinin feodal, geleneksel, dini koklayarak kuşatıldığını ve tevekkül etme şeklindeki bu yaşam biçimini değiştirebilmek için çok fazla çabaya ihtiyaç olduğunu ifade etti. İSİG konusundaki çalışmaların yayılmasını sağlamak için bir model belirlenerek bilgi ve birikimlerini paylaşılmasının sağlanması gerektiğini söyleyen Badikoğlu, 6331 sayılı yasaya yönelik çalışmalar belirlenmesi gerektiğini belirtti.
Denetleyici-Yönetici Meslektaşlarımızı Bilinçlendirelim...
Ertuğrul Bilir (Makine Mühendisi) İSİGM’nin yaptığı çalışmaların Enerji-Sen ve Çapa’da pratik adımlarının gerçekleştirildiğini ve bunun yayılmasının önemli olduğunu belirtti. Pek çok iş sahasında denetimlerin usulsüz şekilde yapıldığını ve odaların meslektaşlarının iş cinayetlerine ve iş kazalarına davetiye çıkaran bu işleyişte suç ortağı olmamaları için denetleyici-yönetici konumundaki çalışanların bilinçlendirilmesi için çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi.
Tüm Kazanımlarımızı Geri Almak İçin İSİG Çalışmalarımız Hedef Alındı...
Cemal Bilgin (Taşeron Sağlık İşçisi) İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde taşeron işçi olarak çalışan ve işçi sağlığı ve iş güvenliği baştemsilcisi olan Cemal Bilgin, hastanedeki yemekten sağlık emekçileri, hastalar ve hasta yakınlarının zehirlenmesi üzerine konuyu araştırdığı için işte atıldı. Başka işten atma ve sürgünlerin de yaşandığını ve amacın tüm kazanımları geri almak yönünde bir saldırının yaşandığını belirtti.
İşçilerin Maddi Tazminattan İbaret Bakışını Değiştirmeliyiz...
DİSK Gıda-İş Sendikası Marmara Bölge Temsilcisi İbrahim Kızılyer, sendikal çalışmalar sırasında karşılaştıkları iş cinayetleri, iş kazaları ve meslek hastalıklarına ilişkin patronların, işçilerin ve ailelerinin tutumlarına değindi. İşçilerin ve ailelerinin de çoğu zaman olaylara maddi tazminat yönüyle baktığını ve bu anlayışın değiştirilebilmesi için sendikaların İSİG alanındaki çalışmalara daha fazla önem vermesi gerektiğine vurgu yaptı. İSİGM’nin gerek yayınladığı raporların gerekse de biriktirdiği diğer bilgi ve tecrübelerin örgütlenme çalışmasında kolaylıklar da sağladığını ifade etti. İSİG alanındaki sorunlar ve buna ilişkin çalışmaların sınıfsal mücadelenin önemli bir yönü olduğunu ve hep birlikte bu çalışmalara güç vermek gerektiğini söyledi.
Yıpranma Payı Hakkını Geri Kazanma Mücadelesi Veriyoruz...
Aydın Nadir (DİSK Basın İş Sendikası) işçilerin yıpranma payı hakkının 2008’de geri alındığını hatırlatarak bu hakkı geri kazanılması için çalışmalar yaptıklarını, matbaalarda çalışan işçilerle anket yaptıklarını, sağlık kontrolleri yaptıklarını ve işçilerin çoğunluğunda mesleki rahatsızlıklar olduğunu belirterek, “İşçiler iş cinayetlerinde ölüyor, bunun haberini yapan gazeteciler de kurşunlanarak ölüyor, tutuklanıyor” diyerek sözlerini tamamladı.
İSİG Kadın Meclisi Çalışmalarına Devam Etmeli...
Nedret Durukan (Maden Mühendisi) Kadınların sesini duyurmasının günlüğüne değindi, işçi emekçiler için cehennem olan çalışma koşullarının kadın için iki kat cehennem olduğunu, kadınlar bilinçlenip değiştikçe toplumunda değişeceğini bilen iktidarın
bu konuda kadını geriye iten politikaları özellikle uyguladığını vurgulayarak İSİG Kadın Meclisi çalışmalarının tekrar canlandırılması ve yayılmasına çok ihtiyaç olduğunu belirtti.
Her İş Kolunun Farklı Birikim ve Pratik İhtiyacı Var...
Bazı çalışma alanlarında asgari İSİG tedbirlerinin alındığını çünkü aksi takdirde o fabrika ya da iş yerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığının söylediğini hatırlatan Güven, “Maden sahaları da böyledir, bir hafta girmediğimiz bir maden ocağına ciddi bir ön çalışma yapmadan giderseniz yok olursunuz” diyerek İSİG tedbirlerinin pek çok alanda için var olmayan olma meselesi olduğunu belirtti.
Mühendislerin, hem çalışan hem yönetici, hem denetçi hem kurban olduğunu bu alanın da kendine özgü bir çalışma ve pratiğinin olduğunu ve buna uygun bir İSİG çalışması gerektiğini ifade etti.
İSİG Talebiyle Direniş Yaptı...
Arif Müezzinoğlu (Hekim), Ankara’da Diş Teknisyeni Can Kılıç’ın İSİG konusundaki mücadelesini ve direnişini aktardı. Can Kılıç ile tanınmasını ise yine bir iş cinayeti nedeniyle olduğunu, Can Kılıç’ın amcası Ahmet Kılıç’ın yüksekten düşerek yaşamını yitirdiğini ve bu nedenle gittiği Ürgüp’te tanıştıklarını belirtti.
Sağlığım Korunuyor mu?
Arif Müezzinoğlu, işçilerin iş yerlerinde gerekli İSİG önlemlerinin alınıp alınmadığı konusunda farkındalığın yaratılması amacıyla “sagligimkorunuyormu. com “adlı bir site açtıklarını ve burada bilgileri toparlayıp paylaştıklarını aktardı. Bu tür çabuk bilgilenme olanaklarının arttırılması gerektiğini söyledi.
İşçiler Hastalığını Gizlemek Zorunda Kalıyor...
Özgür Bozkurt (Dev Sağlık İş Sendikası) Meslek Hastalığını kabul ettirmenin çok zor olduğunu ve kabul edilmesi durumunda ise çoğu zaman işçilerin çalışabilmek için hastalığı gizlediğini belirtti.
Sendikalarla Daha Koordineli Çalışmalıyız...
Aslı Odman (Akademisyen) İSİGM’nin iş cinayetleri, kadın cinayetleri, emek haritası, grev ve direniş haritaları oluşturduğunu ve sendikaların e-devlet verilerinin aktarılması konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirterek bu konuda daha organize bir çalışma yapılması gerektiğini vurguladı.
Akademisyenlere yönelik saldırılara değinen Odman, kamusal olanda var olabilmek ve kaynak aktarımı konusunda da sorunlar yaşandığını belirtti.
Gelişmek İçin Yazmak Gerek…
İSİG konusunda çalışmaların artması, verilerin ve bilgilerin toplanabilmesi için iş yeri, mekân, çalışma alanına ilişkin sorunlar ve çözümüne ilişkin yazılar yazılmasına yönelik çalışmalar yaptıklarını, bunun uluslararası ilişkilerle birlikte yürütülmesi çalışıldığını aktardı.
Tersanelere İSİG Tedbirleri, Zorunluluğu
Ayrıca İzmir Aliağa’daki gemi söküm tersanelerinin uluslararası düzeyde lisanslı şirket olma çabasında olduklarını bu konuda İSİG kriterlerini belirleyip raporlayarak, ENCİO adlı uluslararası kuruluşa verdiklerini ve tersanelere de bu şartlar sağlanmadıkça gemi söküm işinin yapamayacaklarının bildirilmesini sağladıkları bilgisini verdi.
Meclisin birçok farklı alanlardan gönüllü emekçileri bu alandaki verimli çalışmaların aynı zamanda kendilerini ve bulundukları alanı da geliştirdiğini, bu kolektif çalışmanın yarattığı paylaşımı ve dostluğu özlediklerini de dile getirerek, hep birlikte daha verimli, daha etkin bir çalışma sürecine başlayacak olmanın heyecanını da yansıttılar.
Yazar: Tarih: 04 Ekim 2016
Ankara’dan, Trakya’dan meclis üyelerinin de geldiği toplantıya çok sayıda emek ve meslek örgütünden gönüllü İSİGM üyesi, bugüne kadarki çalışmaları, olumlu yönleri, geliştirilmesi gereken yanları, eksikleriyle değerlendirdi.
İSİGM İş Cinayetleri ve Meslek Hastalıklarını Görünür Kıldı...
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi toplantısında ilk olarak Murat Çakır meclisin ilk oluşum süreci, hedef ve amaçlarını özetleyerek, kolektif gönüllü emek verenlerle yapılan çalışmalar sonucunda, düzenli hazırlanan raporlarla da iş cinayeti ve yeterli düzeyde olmamakla birlikte meslek hastalıklarının görünür olmasının sağlandığını belirtti.
Son yıllarda yaşanan katliam boyutundaki iş cinayetleri, ülkede sürdürülen savaş ve katliamlar, işçi ve emekçilere yönelik saldırılar ve baskıların OHAL süreciyle daha da arttığını ve İSİG alanında çalışma yapan işçilerin de işten atılmaya başlandığını vurguladı.
İSİGM çalışmalarıyla merkezi araçlar oluşturulduğunu, raporlar hazırlandığını ve bunların pek çok alanda kullanıldığına değinen Çakır, İSİGM çalışmalarını değerlendirmek ve başka ne tür çalışmaların yapılabileceğini, daha etkin bir mücadelenin nasıl yürütülebileceğini konuşmak ve pratiğinin yaratılması için bir araya gelme ihtiyacı duyulduğunu belirtti.
Geniş katılımlı toplantının kolaylaştırıcılığını ise İş Başmüfettişi Şeref Özcan üstlendi.
İSİGM’nin gönüllü emek verenlerle iş cinayetlerinin görünür hale geldiğini ve SGK kayıtlarına girdiğini, pek çok emek ve meslek örgütlerinin bu raporlardan yararlandığını ve İSİG alanında çalışmalar başlatılmasının sağlandığına dikkat çekti.
Daha Etkin ve Güçlü İSİGM Çalışmaları İçin...
İSİGM’nin daha etkin bir çalışmayı nasıl yürütebileceğini konuşmak üzere bir araya gelindiğini belirtti. İSİG alanına nasıl müdahale edilebileceğini, İSİG’in direnişlere konu olduğunu vurguladı. İSİG Mevzuatına ve uygulamalara, yargılama süreçleri ve sonuçlarına örneklerle değindi. İSİG alanında düzelme için ciddi bir mücadelenin zorunluluğu olduğunu ve bunu sağlamak için neler yapabileceğimizi konuşmak ve pratik adımlar atılmasını sağlamak istediklerini ifade etti.
Özcan, taşeron sistemi, kıdem tazminatı, bireysel emeklilik, varlık fonu konularındaki son hak gasplarına işaret ederek bu mücadelenin de tüm bunlarla bir bütün olduğunu belirterek sözü meclis üyelerine bıraktı.
Olaylara Toplumsal ve Sınıfsal Bakmak Zorunluluğu
İş cinayetleri ve meslek hastalıkları bunların önlenmesine ilişkin önlemlerin alınmasının sermaye ve de devlet tarafından bir maliyet hesabı olarak görüldüğünü ve buna kaynak ayrılmadığını ve bunun da vahşi kapitalist sistemin bir sonucu olduğunu ve ciddi bir sınıfsal mücadeleyi gerektirdiğine vurgu yaptı.
İş cinayetleri ve meslek hastalıklarına bireysel değil, toplumsal, sınıfsal açıdan bakıldığında önlenebileceğini belirterek, gerekli tedbirlerin alınabilmesi için iyi bir organizasyon, eğitim, denetim ve bu üç aşamada işçilerin etkin katılımının zorunlu olduğunu belirtti.
İş cinayetleri, kazaları ve meslek hastalıkları konusundaki cezasızlığa da değinen Özcan, bunun da yine uzun süreçli bir mücadeleyi gerektirdiğini söyledi.
İSİG Çalışmalarımız İş Cinayetleri ve İş Kazalarını Durdurdu...
İnşaat İşçileri Sendikası Başkanı Mustafa Adnan Akyol, İSİGM çalışmalarını ilk önceleri yeterli görmediklerini hatta eleştiriler yönelttiklerini, fakat şantiyelerdeki örgütlenme faaliyetleri başladığında, hazırlanan raporlardan yararlanmaktan, İSİG konusundaki pek çok bilgiye ihtiyaç duyduklarını ve meclisin bu konudaki katkılarıyla çalışmalarını yürüttüklerini 4 iş cinayeti yaşanan, her gün en az bir KAÇ iş kazasının muhakkak yaşandığı Emaar Square şantiyesinde, İSİG kurulu oluşturduklarını ve işçilerin etkin olarak yer aldığı bu çalışmayla artık iki aydır iş kazası yaşanmadığını çalışma koşullarında iyileştirmeler sağlandığını aktardı. OHAL sürecinde ise bu mücadelenin daha güçlü yapılmasının çok daha önemli olduğunu belirtti.
Maden Ocağında Ölen İşçi Çocuğuna Önce Ölme Hakkı…
Birol Sarıkaş, (DİSK Cam Keramik İş Sendikası Genel Başkanı) Kozlu ve diğer maden ocaklarında ölen işçilerin çocuklarına, işe alımlarda öncelik tanınmasını aslında yine aynı madem ocağında ölme önceliği vermek anlamına geldiğini belirtti. İSİG önlemlerinin alınmasını için finans ayrılmasının devletten beklendiğini, fakat devletin de işçiden aldığı vergiyi yine onu öldüren sermaye sahiplerine teşvik, fon vs. şeklinde peşkeş çekildiği bir kapitalist sistemin varolduğunu, burada en büyük görevin sendikalar ve meslek odalarına düştüğüne vurgu yaptı.
En Mütevazi Katkı Bile Çok Önemli...
Dr. Ali Çerkezoğlu (İstanbul Tabip Odası) ise İSİGM’nin insanların özverili çalışmalarıyla var olduğunu, çalışmaların katılıma açık, kendini buraya ait özne hisseden bu çalışmaları önemseyen, mütevazi de olsa katkı sunan herkese ait olduğunu ifade ederek “Özellikle OHAL gibi karanlık dönemlerde en mütevazi katkı bile çok önemlidir. Zaman zaman çalışmalarımızda verim düşse de bunu değiştirmek elimizde. Yeter ki, iyi organize olalım, güç verelim, imkanlarımız ölçüsünde katkı sunalım” dedi.
O Karanlık Günlerde Ne Yaptın?
OHAL şartlarında İSİG çalışmalarının yürütülmesinde ise “OHAL, bu hal, denilerek işçinin hayatını kaybettiği iş cinayeti, yok sayılamaz. Her zaman ve her şartta insan hayatı bir doktor için nasıl en önemli ilke ise İSİGM’nin çalışmalarının ana ilkesi de işçinin hayatıdır. OHAL şartlarında hukuken ve fiilen bu ilke geçerlidir. Ve bizlere düşen asıl bu şartlarda İSİG çalışmalarını görünür kılmak, katkı sunmak, tepkimizi bireysel ve kurumsal olarak ortaya koymaktadır. İlkemiz ‘O karanlık günlerde ne yaptın?’ sorusuna verecek net cevaplarınızın olmasıdır”diyerek sözlerini tamamladı.
Bir Tornavida İstedik 320 Gün Direniş Yapmak Zorunda Kaldık...
Süleyman Keskin (DİSK Enerji-Sen Genel Sekreteri) , İSİG çalışmalarını önemsediklerini bu nedenle yönetimde 5 yerine 7 arkadaşlarının yer aldığını, iş cinayetlerinde üyesini kaybetmeyen bir sendika olmayı hedeflediklerini ifade etti. Son yıllarda yaşadıkları işten atma ve direnişlerin İSİG talepleri doğrultusunda yaşandığını belirterek “İşçi arkadaşlarımıza bir kontrol kalemi verilmesini istedik, 230 günlük direniş süreci ysşadık” diyerek patronların İSİG konusundaki tutumunu özetlemiş oldu. Geçtiğimiz ay sendikanın İSİG Sekreteri olan Tarık Yüce’nin isten atılmasının da başka gerekçeler sıralansa da, bunun bir tesadüf değil, İSKİ ve İBB’nin siyasi bir tutumu olduğunu, Çapa’da yaşananların da bunu doğrular nitelikte olduğunu söyledi.
İSİGM’nin Raporları İşçilerle İletişim Kurmamızı Sağlıyor...
İSİGM’nin hazırladığı raporların irtibatlı olmayan yerlere ulaşmalarını sağlayan çok önemli bir etken olduğunu ifade eden Keskin, “Sendikalar olarak biz de iş kazaları ve iş cinayetlerine ilişkin ayrıntıları derlemeli ve paylaşmalıyız, bu çalışmaları görünür kurmalıyız” dedi.
Kopan Parmak, Çıkan Göz, Sakatlanan Beden de Bilginize Dahil Olmalı...
Cem Tüzün (Endüstri Mühendisi ), İSİG raporları ve işçilerin yaşamlarına ilişkin yazıların önemli olduğunu, her alanda iş cinayetleri kadar iş kazalarının da, önemli olduğunu ifade ederek “İş kazası diyoruz ama kopan parmak, çıkan göz, bedende başka bir sakatlık oluşuyor, bunlar konusunda bilgi yok, raporlanması ve paylaşım yapılması gerekir” dedi. Tüzün raporların diğer ülkelerle karşılaştırmalı olarak verilmesinin de durumumuzu anlamak açısından iyi olacağını belirtti. Kamu sektörü başta olmak üzere İSİG tedbirleri konusu bir araştırma ve puantaj sistemi oluşturulmasını önerdi.
Eleştirimiz Sorumlu Olan Herkesedir...
Murat Çakır İSİGM’ye yönelik eleştirilere değinerek, (Kimya Mühendisi) iş cinayetlerinden, iş kazaları ve meslek hastalıklarından devletin sorumlu olduğunu, fakat hükümet kimse, yönetici, sorumlu, patron kimse bunun kurumuna partisine bakmaksızın sorumlu olduğu noktada eleştiriyi yapmak zorunda olunduğunu belirtti.
Çalışmalar Farklı Alanlarda Örgütlenme Olarak Karşılık Bulmalı...
İSİGM’nin çalışmalarının kadın, çocuk, göçmen işçiler konusuna da yöneldiğini fakat örneğin bir göçmen işçilere ait örgütlenmenin oluşmadığına dikkat çekti.
Ayrıca yaşanan grev ve direnişlere ilişkin bir raporlama da yapılmakta olduğunu ve bu konuda bilgi aktarımı a ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
İş cinayetleri konusunda bilgi alındığını ama iş kazalarında işçinin sonrasında durumunun ne olduğunun takip edilmediğini dikkat çeken Çakır Mutlu Akü’deki kurşun zehirlenmesi olayını hatırlattı. Yaşanan iş kazaları ve meslek hastalıkları konusundaki takibin ve verilerin aktarılmasının önemine işaret etti.
İSİG Alanında Çalışma Olmadan Sınıfsal Mücadele Olmaz...
Serkan Küçük (Kimya Mühendisi) İlk İSİG çalışmalarının 1974 yılında başladığını, 80 darbesinin ardından 90’larda teknik eğitim olarak ele alındığını, şimdi ise çok farklı alanlardan gönüllü emekçilerin bu konuda çalışmaları olduğunu ve pek çok deneyim ve bilgi birikimi sağlandığını aktardı. İSİG alanında kendisine rol biçmeyen bir sendikanın işçi sınıfı sendikası iddiasında bulunamayacağını vurguladı. İş cinayetlerinin politik olduğunu ve kapitalist sisteme karşı işçi sınıfının öznesi olduğu bir mücadelenin zorunluluğu belirtti.
Şikayet Etmek Yerine Öz denetim İçin Çalışmak…
Sermayenin ve devletin gerekli önlemleri almadığına ilişkin şikayetlenmeler yerine iş yerlerinde İSİG alanındaki öz denetimin işçiler tarafından yapılmasına yönelik çalışmaların yapılması gerektiğini, aksi takdirde bu siyasal alandaki boşluğun sistem tarafından işçilerin aleyhinde olacak şekilde doldurulacaktır ifade etti ve “Türkiye’de İSİG yönetim modeli ne olmalı?” sorusuna yanıt arayan bir çalışma gerektiğini söyledi. Ayrıca ana akım medyada İSİG ve iş cinayeti kavramlarına yer verildiğini fakat bunun siyasal içeriğinin önemini anladıklarında yer verilemeyeceğini ve şimdiden bu konuda ne yapılabileceğini düşünmek gerektiğine dikkat çekti.
Çalışan Temsilcisi Eğitimleri Zorunluluğu...
Erkan Arslan (Elektrik Mühendisi) İSİG önlemlerinin alınmasının bir yıl daha ertelendiğini hatırlatarak il kazalarında yaralanan işçileri durumlarının takibi konusunda TTB’nin görev almasını önerdi.
Bilirkişi raporlarındaki usulsüzlüklere de dikkat çeken Aslan, bilirkişilik konusunda siyasal bir tavrın ortaya konabilmesi için ciddi bir çalışmanın gerekli olduğunu vurguladı. Ayrıca sendikal çalışmaların dibe vurduğunu gerçek anlamda bir İSİG çalışması için çalışan temsilcisi eğitimlerinin zorunluluk olduğunu ve en kısa zamanda pratik adımlar atılması gerektiğini belirtti.
İSİGM’nin çalışmalarının önemine değinen Aslan, ekonomik bağımsızlığın sağlanması için aidat sisteminin daha iyi organize edilmesi gerektiğini söyledi.
Tevekkül Anlayışını Yıkmak Gerek...
Özcan Badikoğlu (İş Yeri Hekimi) Siyasal iktidarın da etkisiyle çalışmalarda işçilerin ve ailelerinin feodal, geleneksel, dini koklayarak kuşatıldığını ve tevekkül etme şeklindeki bu yaşam biçimini değiştirebilmek için çok fazla çabaya ihtiyaç olduğunu ifade etti. İSİG konusundaki çalışmaların yayılmasını sağlamak için bir model belirlenerek bilgi ve birikimlerini paylaşılmasının sağlanması gerektiğini söyleyen Badikoğlu, 6331 sayılı yasaya yönelik çalışmalar belirlenmesi gerektiğini belirtti.
Denetleyici-Yönetici Meslektaşlarımızı Bilinçlendirelim...
Ertuğrul Bilir (Makine Mühendisi) İSİGM’nin yaptığı çalışmaların Enerji-Sen ve Çapa’da pratik adımlarının gerçekleştirildiğini ve bunun yayılmasının önemli olduğunu belirtti. Pek çok iş sahasında denetimlerin usulsüz şekilde yapıldığını ve odaların meslektaşlarının iş cinayetlerine ve iş kazalarına davetiye çıkaran bu işleyişte suç ortağı olmamaları için denetleyici-yönetici konumundaki çalışanların bilinçlendirilmesi için çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi.
Tüm Kazanımlarımızı Geri Almak İçin İSİG Çalışmalarımız Hedef Alındı...
Cemal Bilgin (Taşeron Sağlık İşçisi) İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde taşeron işçi olarak çalışan ve işçi sağlığı ve iş güvenliği baştemsilcisi olan Cemal Bilgin, hastanedeki yemekten sağlık emekçileri, hastalar ve hasta yakınlarının zehirlenmesi üzerine konuyu araştırdığı için işte atıldı. Başka işten atma ve sürgünlerin de yaşandığını ve amacın tüm kazanımları geri almak yönünde bir saldırının yaşandığını belirtti.
İşçilerin Maddi Tazminattan İbaret Bakışını Değiştirmeliyiz...
DİSK Gıda-İş Sendikası Marmara Bölge Temsilcisi İbrahim Kızılyer, sendikal çalışmalar sırasında karşılaştıkları iş cinayetleri, iş kazaları ve meslek hastalıklarına ilişkin patronların, işçilerin ve ailelerinin tutumlarına değindi. İşçilerin ve ailelerinin de çoğu zaman olaylara maddi tazminat yönüyle baktığını ve bu anlayışın değiştirilebilmesi için sendikaların İSİG alanındaki çalışmalara daha fazla önem vermesi gerektiğine vurgu yaptı. İSİGM’nin gerek yayınladığı raporların gerekse de biriktirdiği diğer bilgi ve tecrübelerin örgütlenme çalışmasında kolaylıklar da sağladığını ifade etti. İSİG alanındaki sorunlar ve buna ilişkin çalışmaların sınıfsal mücadelenin önemli bir yönü olduğunu ve hep birlikte bu çalışmalara güç vermek gerektiğini söyledi.
Yıpranma Payı Hakkını Geri Kazanma Mücadelesi Veriyoruz...
Aydın Nadir (DİSK Basın İş Sendikası) işçilerin yıpranma payı hakkının 2008’de geri alındığını hatırlatarak bu hakkı geri kazanılması için çalışmalar yaptıklarını, matbaalarda çalışan işçilerle anket yaptıklarını, sağlık kontrolleri yaptıklarını ve işçilerin çoğunluğunda mesleki rahatsızlıklar olduğunu belirterek, “İşçiler iş cinayetlerinde ölüyor, bunun haberini yapan gazeteciler de kurşunlanarak ölüyor, tutuklanıyor” diyerek sözlerini tamamladı.
İSİG Kadın Meclisi Çalışmalarına Devam Etmeli...
Nedret Durukan (Maden Mühendisi) Kadınların sesini duyurmasının günlüğüne değindi, işçi emekçiler için cehennem olan çalışma koşullarının kadın için iki kat cehennem olduğunu, kadınlar bilinçlenip değiştikçe toplumunda değişeceğini bilen iktidarın
bu konuda kadını geriye iten politikaları özellikle uyguladığını vurgulayarak İSİG Kadın Meclisi çalışmalarının tekrar canlandırılması ve yayılmasına çok ihtiyaç olduğunu belirtti.
Her İş Kolunun Farklı Birikim ve Pratik İhtiyacı Var...
Bazı çalışma alanlarında asgari İSİG tedbirlerinin alındığını çünkü aksi takdirde o fabrika ya da iş yerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığının söylediğini hatırlatan Güven, “Maden sahaları da böyledir, bir hafta girmediğimiz bir maden ocağına ciddi bir ön çalışma yapmadan giderseniz yok olursunuz” diyerek İSİG tedbirlerinin pek çok alanda için var olmayan olma meselesi olduğunu belirtti.
Mühendislerin, hem çalışan hem yönetici, hem denetçi hem kurban olduğunu bu alanın da kendine özgü bir çalışma ve pratiğinin olduğunu ve buna uygun bir İSİG çalışması gerektiğini ifade etti.
İSİG Talebiyle Direniş Yaptı...
Arif Müezzinoğlu (Hekim), Ankara’da Diş Teknisyeni Can Kılıç’ın İSİG konusundaki mücadelesini ve direnişini aktardı. Can Kılıç ile tanınmasını ise yine bir iş cinayeti nedeniyle olduğunu, Can Kılıç’ın amcası Ahmet Kılıç’ın yüksekten düşerek yaşamını yitirdiğini ve bu nedenle gittiği Ürgüp’te tanıştıklarını belirtti.
Sağlığım Korunuyor mu?
Arif Müezzinoğlu, işçilerin iş yerlerinde gerekli İSİG önlemlerinin alınıp alınmadığı konusunda farkındalığın yaratılması amacıyla “sagligimkorunuyormu. com “adlı bir site açtıklarını ve burada bilgileri toparlayıp paylaştıklarını aktardı. Bu tür çabuk bilgilenme olanaklarının arttırılması gerektiğini söyledi.
İşçiler Hastalığını Gizlemek Zorunda Kalıyor...
Özgür Bozkurt (Dev Sağlık İş Sendikası) Meslek Hastalığını kabul ettirmenin çok zor olduğunu ve kabul edilmesi durumunda ise çoğu zaman işçilerin çalışabilmek için hastalığı gizlediğini belirtti.
Sendikalarla Daha Koordineli Çalışmalıyız...
Aslı Odman (Akademisyen) İSİGM’nin iş cinayetleri, kadın cinayetleri, emek haritası, grev ve direniş haritaları oluşturduğunu ve sendikaların e-devlet verilerinin aktarılması konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirterek bu konuda daha organize bir çalışma yapılması gerektiğini vurguladı.
Akademisyenlere yönelik saldırılara değinen Odman, kamusal olanda var olabilmek ve kaynak aktarımı konusunda da sorunlar yaşandığını belirtti.
Gelişmek İçin Yazmak Gerek…
İSİG konusunda çalışmaların artması, verilerin ve bilgilerin toplanabilmesi için iş yeri, mekân, çalışma alanına ilişkin sorunlar ve çözümüne ilişkin yazılar yazılmasına yönelik çalışmalar yaptıklarını, bunun uluslararası ilişkilerle birlikte yürütülmesi çalışıldığını aktardı.
Tersanelere İSİG Tedbirleri, Zorunluluğu
Ayrıca İzmir Aliağa’daki gemi söküm tersanelerinin uluslararası düzeyde lisanslı şirket olma çabasında olduklarını bu konuda İSİG kriterlerini belirleyip raporlayarak, ENCİO adlı uluslararası kuruluşa verdiklerini ve tersanelere de bu şartlar sağlanmadıkça gemi söküm işinin yapamayacaklarının bildirilmesini sağladıkları bilgisini verdi.
Meclisin birçok farklı alanlardan gönüllü emekçileri bu alandaki verimli çalışmaların aynı zamanda kendilerini ve bulundukları alanı da geliştirdiğini, bu kolektif çalışmanın yarattığı paylaşımı ve dostluğu özlediklerini de dile getirerek, hep birlikte daha verimli, daha etkin bir çalışma sürecine başlayacak olmanın heyecanını da yansıttılar.
Yazar: Tarih: 04 Ekim 2016