Musa Kamil Ekin
Yönetim Grubu
- Katılım
- 6 Nisan 2015
- Sertifika
- C Sınıfı
- Firma
- BelKo ltd.şti.
İşçi meslek hastalığını ispat etmeye çalışırken ölüyor
17 ŞUBAT 2015
İşyeri hekimliğinin işyerlerindeki zayıflatılan etkisi, torba yasalara eklenen hükümlerle daha da azaltıldı. İşyerlerindeki katliam gibi ölümler, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin önemini bir kez daha gösterdi. Ocak ayında en az 125 işçi yaşamını yitirdi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Üyesi İbrahim Akkurt, işçi sağlığı değil “çalışan sağlığı ve güvenliği kavramı kullanılmalı” diyor. Akkurt, işçi kavramının yalnızlaştırıldığının altını çizerken, Türkiye’de kayıtlara geçen meslek hastalığı sayısının neredeyse sıfır olduğunu söyledi.
>> Kaç iş kazası kayıt altında?
Bir karmaşa yaratılarak işçi sağlığı ve güvenliği korkunç hale getiriliyor. Türkiye’de yılda 70 bin civarında iş kazası oluyor. Kayda geçen meslek hastalığı sayısı tıbbi anlamda sıfırken, yasal anlamda 500.
>> Meslek hastalıklarının kayıt altına alınmaması ne anlama geliyor?
Tıbbi anlamda kayıt yok. Çünkü öyle bir kayıt sistemimiz yok. Bu sistem ancak şöyle işliyor: Çalışanın rahatsızlıkları tekrarlıyor ve 5-10 sene sürüyor. Hasar bırakan hastalığın işten kaynaklandığını doktor da çalışan da farkediyor. Kişi bireysel olarak SGK’ye başvurarak ‘Ben de meslek hastalığı var’ diyor. SGK’den yanıt gelmemesi üzerine İş Mahkemesi’ne gidiliyor. Mahkeme yıllarca sürse de bunun bir meslek hastalığı olduğu kabul edilmiyor. İnsanlar meslek hastalığını ispat etmeye çalışırken ölüyor…
>> SGK’liler için durum bu kadar trajikse taşeron işçiler açısından durum nedir?
Onların zaten meslek hastalığı olarak bir şekilde değerlendirmeye alınmalarının yolu yordamı bulunmuyor.
>> Hükümetin işyerlerine kontrol için gönderdiği uzmanlar için ne düşünüyorsunuz?
Tamamen göstermelik. Bir kısmı belki doğru ama tespit edeceğimiz bir şey yok.
>>Türkiye’de iş kazaları yaşandığında fetva veriliyor. İş kazalarına isyan edilmemesi için bu işin fıtratında olduğu söyleniyor. Ne yapmak lazım?
İş kazalarının işin fıtratında olmadığı, meslek hastalıklarının da mutlaka nedenlerinin olması gerektiği bilinci, çalışan açısından çalışma koşullarında bulunan riskleri algılayıp, göreceği büyük bir uyanış gerekiyor. Tamamen kaderci bir mantıkla gidildiğinde çalışma yaşamı açısından 1800’lerde gibiyiz. O dönemde de tanınmıyordu meslek hastalıkları ve kayıt altına alınmıyordu, şimdi de öyle.
>>Hekimler olarak meslek hastalıklarından haberdarsınız, bunların teşhisini koysanız dahi kayıt altına alamıyorsunuz. Sağlık Bakanlığı hekimlerin hastalığı kaydedememesine, hastaların hastalığını ispat edememesine ne diyor?
Sağlık Bakanlığı bütün bu sorunları isterse bir günde çözebilir. Sağlıkta Dönüşüm çerçevesinde Halk Sağlığı Kurumu oluşturuldu. O kurum altında çalışan sağlığı dairesi kurulabilir ve böylece çalışanlarda hekimlerin karşılaştığı şikayetler kayıt altına alınır. Şuan da tanı konulamadığından meslek hastalığı gizli salgın olmaya devam ediyor. Ülkemizde de yılda en az 100 binden fazla meslek hastalığı salgını gizleniyor.
17 ŞUBAT 2015
İşyeri hekimliğinin işyerlerindeki zayıflatılan etkisi, torba yasalara eklenen hükümlerle daha da azaltıldı. İşyerlerindeki katliam gibi ölümler, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin önemini bir kez daha gösterdi. Ocak ayında en az 125 işçi yaşamını yitirdi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Üyesi İbrahim Akkurt, işçi sağlığı değil “çalışan sağlığı ve güvenliği kavramı kullanılmalı” diyor. Akkurt, işçi kavramının yalnızlaştırıldığının altını çizerken, Türkiye’de kayıtlara geçen meslek hastalığı sayısının neredeyse sıfır olduğunu söyledi.
>> Kaç iş kazası kayıt altında?
Bir karmaşa yaratılarak işçi sağlığı ve güvenliği korkunç hale getiriliyor. Türkiye’de yılda 70 bin civarında iş kazası oluyor. Kayda geçen meslek hastalığı sayısı tıbbi anlamda sıfırken, yasal anlamda 500.
>> Meslek hastalıklarının kayıt altına alınmaması ne anlama geliyor?
Tıbbi anlamda kayıt yok. Çünkü öyle bir kayıt sistemimiz yok. Bu sistem ancak şöyle işliyor: Çalışanın rahatsızlıkları tekrarlıyor ve 5-10 sene sürüyor. Hasar bırakan hastalığın işten kaynaklandığını doktor da çalışan da farkediyor. Kişi bireysel olarak SGK’ye başvurarak ‘Ben de meslek hastalığı var’ diyor. SGK’den yanıt gelmemesi üzerine İş Mahkemesi’ne gidiliyor. Mahkeme yıllarca sürse de bunun bir meslek hastalığı olduğu kabul edilmiyor. İnsanlar meslek hastalığını ispat etmeye çalışırken ölüyor…
>> SGK’liler için durum bu kadar trajikse taşeron işçiler açısından durum nedir?
Onların zaten meslek hastalığı olarak bir şekilde değerlendirmeye alınmalarının yolu yordamı bulunmuyor.
>> Hükümetin işyerlerine kontrol için gönderdiği uzmanlar için ne düşünüyorsunuz?
Tamamen göstermelik. Bir kısmı belki doğru ama tespit edeceğimiz bir şey yok.
>>Türkiye’de iş kazaları yaşandığında fetva veriliyor. İş kazalarına isyan edilmemesi için bu işin fıtratında olduğu söyleniyor. Ne yapmak lazım?
İş kazalarının işin fıtratında olmadığı, meslek hastalıklarının da mutlaka nedenlerinin olması gerektiği bilinci, çalışan açısından çalışma koşullarında bulunan riskleri algılayıp, göreceği büyük bir uyanış gerekiyor. Tamamen kaderci bir mantıkla gidildiğinde çalışma yaşamı açısından 1800’lerde gibiyiz. O dönemde de tanınmıyordu meslek hastalıkları ve kayıt altına alınmıyordu, şimdi de öyle.
>>Hekimler olarak meslek hastalıklarından haberdarsınız, bunların teşhisini koysanız dahi kayıt altına alamıyorsunuz. Sağlık Bakanlığı hekimlerin hastalığı kaydedememesine, hastaların hastalığını ispat edememesine ne diyor?
Sağlık Bakanlığı bütün bu sorunları isterse bir günde çözebilir. Sağlıkta Dönüşüm çerçevesinde Halk Sağlığı Kurumu oluşturuldu. O kurum altında çalışan sağlığı dairesi kurulabilir ve böylece çalışanlarda hekimlerin karşılaştığı şikayetler kayıt altına alınır. Şuan da tanı konulamadığından meslek hastalığı gizli salgın olmaya devam ediyor. Ülkemizde de yılda en az 100 binden fazla meslek hastalığı salgını gizleniyor.