• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Haber Inşaatın iş güvenliği uzmanı tutuklandı

Kartal’da MG inşaat firmasının yüklenicisi olduğu inşaatın 16. katında iskelenin çökmesi sonucu üç işçinin hayatını kaybetmesiyle ilgili başlatılan soruşturmada inşaatın iş güvenliği uzmanı 24 yaşındaki tekstil mühendisi Erhan Eryılmaz ihmali davranışla kasten adam öldürme suçundan tutuklandı.

Savunmasında kendisinin C sınıfı iş güvenliği uzmanı olduğunu belirten şüpheli, asıl sorumlunun A sınıfı iş güvenliği uzmanı olan Beyhan Seren olduğunu ileri sürmesine rağmen tutuklanmaktan kurtulamadı.Şüpheli olay günü emniyet kemeri ve diğer donanımların ölen işçilere de teslim edildiğini, kullanmamalarının kendi kusurları olduğunu da ileri sürdü.

Olay iki gün önce Kartal’da bulunan 16 katlı bir inşaatta meydana geldi. İddialara göre inşaatın 16. katında çalışan işçiler Hasan Doğan (53), Salih Karayalı ve Sinan Doğan (22) iskelenin çökmesi ile 16 kat aşağı düşerek beton zemine çakıldı. Olayı gören diğer işçilerin durumu bildirdiği sağlık ekipleri 3 işçinin de olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi. Olay yerine gelen savcı yaptığı inceleme sonrası soruşturma başlattı.

İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI TUTUKLANDI
Olayın ardından inşaatın yüklenici firması olan MG inşaat firmasına bağlı olarak o gün bulunan C sınıfı iş güvenliği uzmanı 24 yaşındaki tekstil mühendisi Erhan Eryılmaz gözaltına alındı. Anadolu Adliyesi’nde savcılğa verdiği ifadenin ardından nöbetçi sulh ceza mahkemesine sevk edilen Erhan Eryılmaz savunmasında 6331 sayılı kanun gereğince inşaat işleri çok tehlikeli işlerden sayıldığından resmi olarak A sınıfı iş güvenliği uzmanının inşaatta bulunması gerektiğini ileri sürerek şöyle ifade verdi:

“İnşaatın A sınıfı güvenlik uzmanı Beyhan Seren’dir. Ancak kendisi haftada bir inşaata gelmektedir. Ben her gün inşaatta bulunmaktayım. Ben C sınıfı iş güvenliği uzmanı olduğum için sahanın gezilmesi, evrak işleri ve kişisel koruyucu donanımların teslimi ile görevliyim. Kişisel koruyucu donanıma ilişkin gerekli emniyet kemeri ve diğer donanımlar ölen işçiler dahil her kese teslim edilmiştir. Buna ilişkin tutanaklar dosyada mevcuttur. Emniyet kemeri ve diğer donanımları kullanmak işçilerin kendi sorumluluğundadır. Takmadıkları takdirde bu işçiler uyarılır bu uyarıyı tüm teknik personel yapabilmektedir. Kazanın olduğu gün yağmur yağıyordu. Yağmur nedeniyle işçiler inşaata çıktı ve daha sonra indi. Öğlen 12.13.00 arasıydı. Ben yemek yiyordum. O esnada sesler geldi. Ben de dışarı çıktım, olay mahallinde üç işçinin inşaattan düşerek vefat ettiğini gördüm. Ben C sınıfı iş güvenliği uzmanı olmam ve kişisel koruyucu donanımların kullanımının işçilerin sorumluluğunda olması ve diğer nedenlerden dolayı benim bu kazada kusurum yoktur. Bu konudaki düzenlemelere göre iş güvenliği konusunda üzerime düşen görevleri yaptım”

Şüphelinin ifadesi ardından hakim dosyada kaza ile ilişkin bilirkişi raporu olmamasına karşın, şüphelinin kazanın meydana geldiği inşaatta iş güvenliği uzmanı olarak görev yapması nedeniyle kusurlu olduğu konusunda kuvvetli şüphenin bulunması nedeniyle tutuklanmasına karar verdi.

Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view URLs content!
 

Evladım ne işin var inşaatta? Sen Tekstil Mühendisi değil misin ?

Değerli arkadaşlar,

Bu maili Hüseyin Bey’in iletmiş olduğu aşağıdaki kaza haberi ve mailine eklediği “Evladım sen tekstil mühendisi değil misin, ne işin var inşaatta?” şeklindeki konu başlığı üzerine yazma gereği duydum.

Sözkonusu kazada dile kolay, tam 3 işçi iskele çökmesi sonucu hayatını kaybetmiş. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Kazada hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına büyük sabır diliyorum.

İSG profesyonelleri olarak hepimiz biliyoruz ki, bu kaza da önlenebilirdi, bu kişiler de şu anda hayatta olabilirlerdi. Çok yazık, pisi pisine hayatlar kaybediliyor, bizler yalnızca çaresizce ve birşeyler yapamamanın verdiği eziklikle kahrolarak bu olayları seyrediyoruz. Umarım ileride Soma çalışma Grubu örneğinde olduğu gibi inşaat sektörü dahil olmak üzere en fazla ölümlü iş kazasının yaşandığı sektörlerden başlayarak kendi aramızda sektörel çalışma grupları oluşturup bu kazalara dur demek için karınca kararınca da olsa birşeyler yapmaya çalışırız.

Kuşkusuz sözkonusu kazanın nedenleri de araştırılacak, kusurlu olanlar bir şekilde cezalandırılacaktır. Umarım bu araştırma ve sonuçları adil olur ve gerçek kusurlular her kimlerse hakettikleri cezaları alırlar.

Öte yandan, kanaatimce bu ve benzeri kazalarda ilk tutuklanan kişilerin iş güvenliği uzmanları olması hiç şaşırtıcı değil. Bundan sonra da olmaya devam edecektir. Nedenlerini kısaca açıklayayım. Yürürlükte olan İSG mevzuatımız, hangi tehlike grubundaki işyerinde görev alırlarsa alsınlar, iş güvenliği uzmanlarının o işyerlerinde İSG alanında her konuya hakim olduğu, bu nedenle o işyerlerindeki prosesleri çok iyi bildiği, karşılaşılabilecek her türlü riski ve önlemi öngörebileceği, mevzuatı ve uygulamalarını çok iyi bildiği, İSG alanında her türlü eğitimi verebileceği, acil durum planlaması yapabileceği, en uygun KKD’yi seçebileceği, denetimleri harika yapabileceği, vb. gibi İSG ile ilgili aklınıza gelebilecek her konuda “Süpermen” olduklarının en baştan kabulü üzerine inşa edildi. Maalesef mevzuat ve uygulamaları nedeniyle toplumda da böyle bir algı yaratıldı. İş güvenliği uzmanları işverenlere de bu şekilde empoze edildi. Bunun bir sonucu olarak iş güvenliği uzmanlığı sertifikasına sahip olanların kayda değer bir bölümü bilinçli veya bilinçsiz olarak kişisel uzmanlık alanlarına girmeyen işyerlerinde görev yapmaya başladılar. Böylelikle kazalarda bir azalma görülmemesinin yanı sıra, iş güvenliği uzmanları da her iş kazasında bir nevi günah keçisi durumuna düşürülmüş oldu. Halbuki bunun yerine tam tersi olarak işverenlere yetkin İSG profesyonelleri ile çalışma yükümlülüğü getirilmesi en doğru çözüm olacaktı.

İş güvenliği uzmanları arasında yıllarını İSG alanında çalışarak geçirmiş deneyimli uzmanlar bulunuyor. Kendilerine öneride bulunmak haddim değil. O nedenle, deneyimsiz veya az deneyimli iş güvenliği uzmanlarına mevcut sistemde çalışırken dikkat etmeleri gereken hususlar açısından nacizane bazı mesleki önerilerde bulunmak istiyorum;
  • Bildiğiniz gibi İSG alanı çalışanların yaralanmalardan ve sağlık bozulmalarından korunmasıyla ilgilidir. Bu alan hata kaldırmamaktadır. Çünkü İSG alanındaki hatalar çalışanların yaralanması veya sağlık bozulması ile sonuçlanır. O nedenle sizlere nacizane önerim, İSG konusunda kendinizi yetkin hissetmediğiniz hiçbir kuruluşla sözleşme yapmamanız ve işyerlerinde kendinizi yetkin hissetmediğiniz hiçbir işi üstlenmemenizdir. Eğer üstlenirseniz hem çalışanların hayatını, hem de kendinizi riske atmış olursunuz.
  • Bu önerimi belirttiğim bazı iş güvenliği uzmanı arkadaşlar “Bunu söylemek kolay görünüyor ama, bu işsizlikte kuruluş seçme şansımız yok, bulduğumuz kuruluşlarla sözleşme yapmazsak hayatımızı nasıl kazanacağız" diye soruyorlar. Değerli arkadaşlar işsizliği anlıyorum ama, İSG alanında işsizlik kişilerin yetkin olmadıkları konularda iş üstlenmesi için bir mazeret olamaz. Bu durumu pratisyen hekim arkadaşlarımdan çok özür dileyerek tıpla ilgili bir örnek üzerinden açıklayayım. Sizlere soruyorum, kendinizin veya bir yakınınızın beyin ameliyatının, uzman bir beyin cerrahı yerine, daha önce beyin ameliyatlarına refakat etmiş pratisyen bir hekim tarafından "işsizlik gerekçesiyle" yapılmasını tercih eder misiniz? Kuşkusuz normal şartlarda ne siz, ne ben, ne de başka bir kimse bunu kesinlikle kabul etmez. Dolayısıyla, tıpkı tıp alanında olduğu gibi, insan hayatının korunması ile bir nevi doğrudan ilgili İSG alanında da işsizlik bir iş güvenliği uzmanının uzmanlık alanına girmeyen işleri üstlenmesi için bir gerekçe olamaz.
  • Maalesef OSGB’lerin çoğunda da öyle bir sistem kurulmuş ki, OSGB’lerde çalışan iş güvenliği uzmanı arkadaşlarımızın işletme seçme şansları olmuyor. O da ayrı ve büyük bir problem. Bu türde durumlarda da OSGB seçimine çok dikkat etmenizi nacizane öneriyorum. Sizi mesleğinize, bilgi birikiminize ve deneyimlerinize uygun işyerlerinde ve işlerde görevlendirebilecek OSGB’lerde görev almaya çalışın. Yalnızca hakkını vererek görev yapabileceğiniz sayıda işyerini kabul edin. Aksi takdirde OSGB değil, siz risk almış olursunuz. Mevzuatımız olası bir kaza durumunda OSGB sahiplerini sorumlu tutmuyor maalesef. OSGB’ler konusunu bir örnek üzerinden biraz daha açmak isterim. Geçenlerde kısaca görüştüğüm genç bir iş güvenliği uzmanı arkadaşımız bir OSGB’de çalıştığını, yalnızca kendisinin 50 işyerine hizmet verdiğini, bunun da OSGB camiasında çok doğal karşılandığını söyledi. Gerçekten çok korkunç. Bu nasıl bir OSGB’dir ki bir iş güvenliği uzmanına 50 işyeri teslim ediyor? Böyle bir OSGB sistemine söyleyecek söz bulamıyorum. Bazı OSGB’lerin maddi çıkarları için işyerlerindeki çalışanların sağlığı ve güvenliği bu kadar ayaklar altına alınamaz. Yazıklar olsun… Bu ve benzeri örnekler kanaatimce İSG alanında işverenlerden ve yetkili kurumlardan önce iğneyi kendi mesleki camiamıza batırmamız gerektiğini bizlere net bir şekilde gösteriyor.
  • Sizlere son bir önerim daha olacak. Yukarıda açıkladığım gerekçelerden dolayı ve yürürlükteki mevzuatın gereği, bilgi birikimi ve deneyiminize uygun olduğuna karar vererek çalıştığınız işyerlerinde de bazı çalışmalar yapmazsanız hem çalışanlar hem de siz yine risk altındasınız demektir. Bu riski azaltmak için yapılabilecekler elbette çok fazla ama, birkaç örnek vermek isterim. İşyeriniz küçük bir kuruluş olsa dahi, öncelikle uygun kurulmuş bir ekiple gerçekleştirilen sağlam bir risk değerlendirmesine dayalı bir risk yönetim sisteminin oluşturulması, sürdürülmesi, sürekli iyileştirilmesi ve taşeron personeli dahil her kademede çalışanın İSG kültürünün günden güne artırılması için yoğun çaba sarfetmelisiniz. İSG alanında sürekli okumalı, mesleki eğitimlere, sempozyumlara katılmalı, kendinizi sürekli geliştirmelisiniz. Kurduğunuz risk yönetim sisteminde her kademede yöneticinin ve çalışanların İSG ile ilgili sorumluluklarının net olarak tanımlanmasını ve dokümante edilmesini sağlayarak, kendi İSG sorumluluklarınızı mümkün olduğunca sınırlandırmalısınız. İşyerinde İSG ile ilgili kendinizi yetkin hissetmediğiniz hiçbir konuda görev üstlenmemeli, sorumluluk almamalısınız. Bu görevlerin yetkin kişilerden destek alınarak yapılmasını sağlamalısınız. Aksi takdirde hem çalışanları hem de kendinizi risk altında bırakmış olursunuz. vb. vb. vb.

Sonuç olarak, iş güvenliği uzmanlarının işsizlik veya başka sebepler uğruna risk alarak İSG açısından altından kalkamayacakları her işyeri ile sözleşme yapmaları, yetkin olmadıkları her görevi kabul etmeleri, dolayısıyla mevzuatta tanımlı görevlerini eksik veya yetersiz yapmaları sonucu olabilecek kazalarda ilk başta çalışanlar zarar görecektir. Böyle bir durumda olan iş güvenliği uzmanlarını da mesleki camiada dahi kimse korumayacak veya koruyamayacaktır. Çünkü İSG’de asıl hedef iş güvenliği uzmanlarının zarar görmemesi değil, aksine çalışanların sağlığının ve güvenliğinin zarar görmemesidir. Tüm deneyimsiz iş güvenliği uzmanlarının bu bilinçle işyeri ve iş seçimi yapıp çalışmaları, hem çalışanların hem de kendilerinin yararına olacaktır.

Sürç-ü lisan ettiysem affola...

Sevgi ve saygılarımla

Hilal KINLI
 
doğru sözler sadece örnek almak üzere ya dinlenir veya okunur, sonrasında kendimiz ile ilgili bölümlerden faydalanmak bizlere kolaylık sağlar,
kazasız günler , ölenlere Allah tan rahmet dileklerimle,
servet yortumluk,
 
Üst