Ali KİLCİ
Yönetim Grubu
- Katılım
- 12 Ağustos 2014
- Şehir
- İstanbul
- Sertifika
- A Sınıfı
- Firma
- THY Teknik A.Ş.
İnsan hayatını tehlikeye düşüren toksin maddelerle karşılaşma şekilleri hakkında uyarıda bulunan Dr. Sinan Akkurt, 60 yıl öncesine kadar var olmayan 500’e yakın kimyasal maddenin hayatımızda olduğu uyarısında bulundu.
İçerdiğinde toksin madde tespit edilen ürünlerden en ilginci ise ucuz diş dolgusu olarak açıklandı. Arınma için ise günde ortalama 2,5 litre su içilmesinin önemi vurgulandı.
Bazı ürünleri frekans analizine soktuklarını kaydeden Dr. Akkurt, “Kitapta formaldehit, ucuz çatallarda kobalt, kozmetik malzemelerde fitalat, içme suyunda kurşun ile karşılaştık. Bunların dışında bile bile lades dediğimiz ürünler de var. Örneğin amalgam diş dolguları civa, deodorantların birçoğu alüminyum, raf ömrü uzatılmış paketli ürünler koruyucu kimyasallar içeriyor.” bilgisini verdi.
1960’larda henüz var olmayan binlerce sentetik kimyasal maddenin yendiğine, solunduğuna dikkat çeken Dr. Sinan Akkurt, çevre toksinlerinin vücutta birikerek zehirlediğini söyledi. Havada, mobilyada, deterjanlarda, aşılarda, gıda katkılarında, oyuncaklarda, temizlik ve kozmetik malzemelerinde bulunabilen toksik maddelerin hayatımızdaki yerini küçültmenin yollarını anlatan Dr. Sinan Akkurt, başta yapay tatlandırıcı içerenler olmak üzere katkı maddesi ilave edilmiş paketli gıdaların tüketilmemesini önerdi.
Vücudun kendini temizlemesine su ve la yardımcı olun
Vücudun doğal detoksifikasyon çabasını desteklemek için günde ortalama 2,5 litre su içilmesinin altını çizen Dr. Akkurt, ter yoluyla atılım için de hareketli bir yaşam sürülmesini, spor ve sauna faaliyetlerini önerdi. Mevsiminde yenen taze meyve-sebzelerin de vücudun doğal detoksunu desteklediğini vurgulayan Dr. Akkurt, probiyetikler (yani yararlı mikroorganizma) zengini kefir, yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve bozanın menülerden eksik edilmemesini vurguladı.
Akkurt ayrıca “Cam damaca ve şişelerdeki, içeriği analiz edilmiş suyu için. Amalgam (siyah) diş dolgusu yaptırmayın. Teflon tava, plastik saklama kabı kullanmayın; streç film ve alüminyum folyoların doğrudan gıdalarla temasından kaçının. Pamuk, soya, , ayçiçeği yağı ve margarin yerine zeytinyağı ve tereyağını tercih edin. Evinizi sık sık havalandırın. Su bazlı badana boyalarını tercih edin.” dedi.
Özellikle toksin içermeyen ürünlerin tercih edilmesini belirten Dr. Akkurt, “Her şeyin daha doğalının arayışında ve doğal yollarda çözüm bulma çabasında olmalıyız. Örneğin lavabolarımız tıkandığında kimyasal ürün yerine pompayla açmayı deneyelim. Havuz yerine denizi, sinek kovucu tablet yerine lavanta ya da limon yağını tercih edelim. Sebze-meyveleri mümkün olduğunca çiğ tüketmeye çalışalım. Bilinçsiz ilaç tüketiminden kaçınalım. Pişirme yönteminde ilk tercihimiz ise kısık ateşte buğulama, döküm ya da toprak kapta güveç olsun.” dedi. İnsan vücudunun ve tüm maddelerin bir frekans kodu bulunduğuna dikkat çeken Dr. Sinan Akkurt, frekans tıbbı biorezonans metodunun da detoks faaliyetini destekleyen bir uygulama olduğunu dile getirdi.
İçerdiğinde toksin madde tespit edilen ürünlerden en ilginci ise ucuz diş dolgusu olarak açıklandı. Arınma için ise günde ortalama 2,5 litre su içilmesinin önemi vurgulandı.
Bazı ürünleri frekans analizine soktuklarını kaydeden Dr. Akkurt, “Kitapta formaldehit, ucuz çatallarda kobalt, kozmetik malzemelerde fitalat, içme suyunda kurşun ile karşılaştık. Bunların dışında bile bile lades dediğimiz ürünler de var. Örneğin amalgam diş dolguları civa, deodorantların birçoğu alüminyum, raf ömrü uzatılmış paketli ürünler koruyucu kimyasallar içeriyor.” bilgisini verdi.
1960’larda henüz var olmayan binlerce sentetik kimyasal maddenin yendiğine, solunduğuna dikkat çeken Dr. Sinan Akkurt, çevre toksinlerinin vücutta birikerek zehirlediğini söyledi. Havada, mobilyada, deterjanlarda, aşılarda, gıda katkılarında, oyuncaklarda, temizlik ve kozmetik malzemelerinde bulunabilen toksik maddelerin hayatımızdaki yerini küçültmenin yollarını anlatan Dr. Sinan Akkurt, başta yapay tatlandırıcı içerenler olmak üzere katkı maddesi ilave edilmiş paketli gıdaların tüketilmemesini önerdi.
Vücudun kendini temizlemesine su ve la yardımcı olun
Vücudun doğal detoksifikasyon çabasını desteklemek için günde ortalama 2,5 litre su içilmesinin altını çizen Dr. Akkurt, ter yoluyla atılım için de hareketli bir yaşam sürülmesini, spor ve sauna faaliyetlerini önerdi. Mevsiminde yenen taze meyve-sebzelerin de vücudun doğal detoksunu desteklediğini vurgulayan Dr. Akkurt, probiyetikler (yani yararlı mikroorganizma) zengini kefir, yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve bozanın menülerden eksik edilmemesini vurguladı.
Akkurt ayrıca “Cam damaca ve şişelerdeki, içeriği analiz edilmiş suyu için. Amalgam (siyah) diş dolgusu yaptırmayın. Teflon tava, plastik saklama kabı kullanmayın; streç film ve alüminyum folyoların doğrudan gıdalarla temasından kaçının. Pamuk, soya, , ayçiçeği yağı ve margarin yerine zeytinyağı ve tereyağını tercih edin. Evinizi sık sık havalandırın. Su bazlı badana boyalarını tercih edin.” dedi.
Özellikle toksin içermeyen ürünlerin tercih edilmesini belirten Dr. Akkurt, “Her şeyin daha doğalının arayışında ve doğal yollarda çözüm bulma çabasında olmalıyız. Örneğin lavabolarımız tıkandığında kimyasal ürün yerine pompayla açmayı deneyelim. Havuz yerine denizi, sinek kovucu tablet yerine lavanta ya da limon yağını tercih edelim. Sebze-meyveleri mümkün olduğunca çiğ tüketmeye çalışalım. Bilinçsiz ilaç tüketiminden kaçınalım. Pişirme yönteminde ilk tercihimiz ise kısık ateşte buğulama, döküm ya da toprak kapta güveç olsun.” dedi. İnsan vücudunun ve tüm maddelerin bir frekans kodu bulunduğuna dikkat çeken Dr. Sinan Akkurt, frekans tıbbı biorezonans metodunun da detoks faaliyetini destekleyen bir uygulama olduğunu dile getirdi.