Musa Kamil Ekin
Yönetim Grubu
- Katılım
- 6 Nisan 2015
- Sertifika
- C Sınıfı
- Firma
- BelKo ltd.şti.
Kanser teşhisi konulan 4 milyon kişinin incelendiği araştırma biyolojik saat ile günlük çalışma saati arasındaki uyumsuzluğun bazı kanser türlerinde artışa neden olabileceğini ortaya çıkardı.
ABD Ulusal Kanser Enstitüsü’nde bir epidemiyolojist olan ve araştırmaya öncülük eden Dr. Neil Caporaso bilim insanlarının “sirkadiyen ritimde bozukluk” olarak tanımladıkları insan biyolojik saatinin değişikliğe uğraması durumunun –gece çalışması gibi-, kanser riskini arttırıcı etkisi olabileceğini söyledi. Caparaso ve ekibi, biyolojik saat ile günlük çalışma periyodu arasındaki uyumsuzluktan doğan “sosyal jetlag”ın, bazı spesifik kanser türlerinde artışa neden olabileceğini ifade etti.
Live Science’da yayımlanan çalışmada, araştırmacılar 2000-2012 yılları arasında kanser teşhisi konulan 4 milyon beyaz yetişkin hastanın verilerini kullandı. Çalışmada, doğudan batıya doğru her 5 derecelik boylam farkının her tür kanser riskini kadınlarda yüzde 4, erkeklerde yüzde 3 arttırdığı görüldü. Spesifik türde kanser risklerine de bakan araştırmacılar, erkeklerde doğudan batıya doğru gidildiğinde prostat kanserinde yüzde 4, kronik lenfositik lösemide yüzde 13 daha fazla risk gözlemledi. Çoğunlukla batıda ikamet eden kadınlarda ise göğüs kanserinde yüzde 4, kronik lenfositik lösemide yüzde 12, rahim kanserinde yüzde 10 daha fazla yakalanma riski bulundu.
Caparaso, “Evrenin varlığı boyunca, canlılar gün boyunca güneşe, gece boyunca da karanlığa maruz kalıyorlardı. Birdenbire, bunu yapmıyoruz dediler ve günboyunca kapalı kapılar ardında karanlığa, geceleri de çok parlak ışıklara maruz kalmaya başladılar. Bu uyku ile geceleri salgılanan melatonin hormonunu etkiliyor. Melatonin düşüklüğünün immün sistemine doğrudan etkileri olabilir, bireylerdeki kanser artış riskini de buraya bağlayabiliriz.” diye konuştu.
kaynak: Medimagazin
ABD Ulusal Kanser Enstitüsü’nde bir epidemiyolojist olan ve araştırmaya öncülük eden Dr. Neil Caporaso bilim insanlarının “sirkadiyen ritimde bozukluk” olarak tanımladıkları insan biyolojik saatinin değişikliğe uğraması durumunun –gece çalışması gibi-, kanser riskini arttırıcı etkisi olabileceğini söyledi. Caparaso ve ekibi, biyolojik saat ile günlük çalışma periyodu arasındaki uyumsuzluktan doğan “sosyal jetlag”ın, bazı spesifik kanser türlerinde artışa neden olabileceğini ifade etti.
Live Science’da yayımlanan çalışmada, araştırmacılar 2000-2012 yılları arasında kanser teşhisi konulan 4 milyon beyaz yetişkin hastanın verilerini kullandı. Çalışmada, doğudan batıya doğru her 5 derecelik boylam farkının her tür kanser riskini kadınlarda yüzde 4, erkeklerde yüzde 3 arttırdığı görüldü. Spesifik türde kanser risklerine de bakan araştırmacılar, erkeklerde doğudan batıya doğru gidildiğinde prostat kanserinde yüzde 4, kronik lenfositik lösemide yüzde 13 daha fazla risk gözlemledi. Çoğunlukla batıda ikamet eden kadınlarda ise göğüs kanserinde yüzde 4, kronik lenfositik lösemide yüzde 12, rahim kanserinde yüzde 10 daha fazla yakalanma riski bulundu.
Caparaso, “Evrenin varlığı boyunca, canlılar gün boyunca güneşe, gece boyunca da karanlığa maruz kalıyorlardı. Birdenbire, bunu yapmıyoruz dediler ve günboyunca kapalı kapılar ardında karanlığa, geceleri de çok parlak ışıklara maruz kalmaya başladılar. Bu uyku ile geceleri salgılanan melatonin hormonunu etkiliyor. Melatonin düşüklüğünün immün sistemine doğrudan etkileri olabilir, bireylerdeki kanser artış riskini de buraya bağlayabiliriz.” diye konuştu.
kaynak: Medimagazin