Musa Kamil Ekin
Yönetim Grubu
- Katılım
- 6 Nisan 2015
- Sertifika
- C Sınıfı
- Firma
- BelKo ltd.şti.
Yazar: Dr. Müslüm Güney / 4 Şubat 2016
Kadınlar arasında yapılan ve belki de hiçbir zaman bitmeyecek bir tartışmanın konusu şudur: çalışan kadın mı, yoksa ev kadını mı daha huzurlu, mutlu, az streslidir? Pamukkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı bölümü tarafından yapılan bir araştırma çalışan kadınlarla ev kadınlarının ruh sağlığını karşılaştırdı. Çalışmanın sonuçları Pamukkale Tıp Dergisi’nin son sayısında yayınlandı. Bu yazımda, bu çalışmanın sonuçlarını kendi görüşlerimle birlikte özetlemeye çalışacağım.
Çalışma
Çalışma 2012’nin Aralık ayında, Denizli‘nin Honaz ilçesindeki bir tekstil fabrikasında çalışan (mavi yakalı) 110 kadın ile aynı bölgede yaşayan 110 ev kadını ile yüz yüze ve tek başına görüşme şeklinde yapılıyor.
Kadınlara, görüşmede, yaş, cinsiyet, eğitim, uyku süresi, ev işlerine ayrılan süre gibi konuları içeren 18 soruluk bir anket ile ruh sağlığıyla ilgili 12 soruluk bir başka anket uygulanıyor.
Ruh sağlığı için uygulanan, ruhsal bozukluklarla ilgili riskli grupları tanımlayan bir anket; kesin tanı koydurucu değil ve son bir haftaya ait ruhsal verileri sorguluyor.
Sosyal ve kültürel özellikler
Çalışmadan çıkan bazı sosyal ve kültürel bulgular şöyle:
Hem çalışan, hem de ev kadınlarının çoğunluğu evli.
Alkol kullanımı hem çalışan, hem de ev kadınlarında düşük.
Çalışan kadınlar, ev kadınlarından daha fazla sigara kullanıyor, daha fazla gazete ve kitap okuyor.
Ev kadınlarında lise ve üzeri eğitim görenlerin, 2 ve üzeri çocuk sahibi olanların, günde 6 saatten daha uzun süre uyku uyuyanların ve haftada bir kaç kez ev gezmesi yapanların sayısı çalışan kadınlara göre daha yüksek.
Ev içi iş yükleri
Ev içi iş yükleriyle ilgili çalışmadan çıkan bazı bulgular şöyle:
Çalışan kadınların evlerinde bir başka insanın bakımına muhtaç genç kişi bulunma durumu daha fazla.
Çocuk sahibi olma ile evde bir başka insanın bakımına muhtaç engelli, kronik hasta ve yaşlı bulunması durumu evli kadınlarda daha fazla.
Ev kadınları ev işlerine hafta içi, çalışan kadınlar ise hafta sonu daha fazla süre (4 saatten fazla) ayırmakta.
Ruhsal açıdan çalışan kadın mı, ev kadını mı daha sorunlu
Çalışma sonucunda ruhsal bozukluk belirtilerinin hem çalışan kadınlar, hem de ev kadınları için yaygın bir sağlık sorunu olduğu ortaya çıkmıştır.
Bununla birlikte, yine çalışmaya göre, ruhsal bozukluk belirtileri açısından çalışan kadınlar ile ev kadınları arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır; her ikisi de eşit ölçüde ruhsal bozukluk belirtileri çekmektedir.
Bu sonuç, daha önce bu konuda Türkiye’de ve yurt dışında yapılmış pek çok çalışmayla aynı yönde.
Öte yandan, yurt dışında yapılan bazı çalışmalar ise evli ve çalışan kadınların çalışmayanlara göre daha az depresif olduklarını gösteriyor.
Ruhsal sorunlara etki eden önemli faktörler
Çalışan kadınlarla ev kadınları arasında ruhsal bozukluk belirtileri açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır ama, çalışma sonucunda, bazı faktörlerin her iki tarafın ruhsal bozukluklarına anlamlı derecede etki ettiği ortaya çıkmıştır.
Bekar olanlar evlilere; ilköğretim ve altı eğitim alanlar lise ve üzeri eğitim alanlara; evinde bir başka kişinin bakımına bağımlı engelli, kronik hasta ya da genç bulunanlar bulunmayanlara; 30 yaş ve üstü olanlar 30 yaş ve altı olanlara göre daha fazla ruhsal bozukluk belirtisine sahip bulunmuştur.
Sonuç yerine
Pek çok faktörü göz önünde bulundurduğu için oldukça değerli olan bu çalışmanın, çalışmayı yapan akademik grubun da ifade ettiği gibi, çalışan kadınların tek bir fabrikadan seçilmiş olması ve sadece mavi yakalıları içermesi, yani ofis çalışanı olarak nitelediğimiz beyaz yakalı çalışanları içermemesi bir eksiklik. Örneğin, çalışan kadınlar arasındaki ruh sağlığı algısında zihinsel mi fiziksel mi sorumluluğun/yorgunluğun daha etkili olduğu yine oldukça evrensel bir konudur.
Çalışmanın aynı zamanda metropol olarak adlandırılabilecek bir şehirde de yapılmamış olması bir eksikliktir. Örneğin, çalışmada, ev kadınları, sosyal güvencelerinin olmamasından ruhsal açıdan olumsuz etkilenmeleri “beklenilenden” daha az bulunmuştur. Oysa, metropol de geleneksel aile yapısı ve anlayışı farkılık geçirmektedir. Bu yüzden, kadının, sosyal güvencesi olmasa da, taşradaki kadar, aile içinde kendisini gelecek kaygısı açısından huzurlu ve güvende hissetmesinin mümkün olmayacağını düşünüyorum.
Kadınların kendi aralarında yaptığı “çalışmak mı, evde oturmak mı daha iyi” tartışmasından genel olarak nasıl bir sonuç çıkardıklarını bilmiyorum ama, hangisinin ruh sağlığına daha iyi ya da daha kötü geldiğine dair başka bilimsel çalışmalara ihtiyaç var.