• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

İş Kazası Erzincan'da altın madeninde toprak kayması!

Son dakika haberine göre; Erzincan'ın İliç ilçesinde altın madeni bölgesinde toprak kayması meydana geldi. Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu CNN TÜRK'te son durumu aktarırken, 'Toprak dışarı çıkarılıp istifleniyor. O sırada bir toprak kayması gerçekleşiyor. Toprak altında kalan çalışanlar var.' dedi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 400 personelle arama kurtarma çalışmasının sürdüğünü belirtirken CNN TÜRK'te yapmış olduğu açıklamada "667 çalışandan 9 kişiye ulaşılamıyor." dedi.​

1707836168267.png

2010 yılı aralık ayından itibaren altın üretimi yapılan Çöpler Madeni'nde bugün saat 14.30 sıralarında Eski Değirmen mevkisinde toprak kayması meydana geldi. Olayda herhangi bir can kaybının olup olmadığı henüz bilinmezken, bölgeye jandarma, AFAD ve sağlık ekipleri sevk edildi. Vali Hamza Aydoğdu da bölgeye gitmek için yola çıktı. Vali Aydoğdu'nun olay yerindeki incelemesinin ardından açıklama yapacağı belirtildi.

'TOPRAK ALTINDA KALAN ÇALIŞANLAR VAR, KİŞİ SAYISI BELLİ DEĞİL'​

Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu olayla ilgili şu bilgileri aktardı:

Şu anda o bölgede olan arkadaşların tespiti yapıldı. Net bilgi vermek için beklemek lazım. Kamuoyunu kısa bir süre sonra bilgilendireceğim. 25 dakika içerisinde Erzincan'dan varmış olduk. Şu anda o bölgeye vardık. Bu işlemde toprak dışarı çıkarılıp istifleniyor. O sırada bir toprak kayması gerçekleşiyor. Bütün arkadaşlarımız bunun nedeni üzerinde çalışıyorlar. Toprak altında kalan çalışanlar var, kişi sayısı belli değil.

Birkaç iş makinasının olduğu ve toprakları istifleyen işçilerimiz toprak kaymasının altında kaldı.
1707838434182.png

9 İLDEN EKİP ÇALIŞMALARA KATILIYOR​

AFAD'dan yapılan açıklamada "Bugün saat 14.00 sıralarında Erzincan ilimiz İliç ilçesinde bir maden ocağında toprak kayması meydana gelmiş olup göçük altında vatandaşlarımız olduğu bilgisi alınmıştır. Olay bölgesine Erzincan, Erzurum, Sivas, Rize, Malatya, Giresun, Diyarbakır, Tokat ve Tunceli il AFAD müdürlüklerimizden personel sevk edilmiştir. Gelişmeleri takip ediyoruz." denildi.

ENERJİ BAKANLIĞI'NDAN AÇIKLAMA​

Bakanlık'tan yapılan açıklamada "Erzincan ili İliç ilçesinde bulunan ve Anagold Madencilik’in ruhsat sahibi olduğu maden sahasında 13 Şubat 2024 saat 14:30’da toprak kayması meydana gelmiştir. Kayma sonucunda ilk tespitlere göre 9 maden çalışanına ulaşılamamaktadır." denildi.

4 CUMHURİYET SAVCISI GÖREVLENDİRİLDİ​

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç "Erzincan ilimize bağlı İliç ilçemizde bulunan maden sahasında 14.30 sularında toprak kayması yaşanması hepimizi derinden üzdü. Olayla ilgili İliç Cumhuriyet Başsavcılığınca adli soruşturma başlatılmış olup 4 Cumhuriyet Savcısı görevlendirilmiştir. Erzincanlı vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, göçük altında kalan madenci kardeşlerimizin sağ salim kurtarılmasını diliyorum." ifadelerini kullandı.

FİRMADAN AÇIKLAMA​

Olaya ilişkin maden firmasından yapılan açıklama şu şekilde;


Kaynak:
Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view URLs content!
 
Benzer haberleri çok sayıda görüyoruz ve bu kazalar tek seferde onlarca can alıyor. Bu tarz yüksek riskli alanlarda devlet denetimlerinin daha da sıklaştırılması gerektiğini düşünüyorum.
 

İliç'te ön rapor: Çalışanların can güvenliği tehlikeye atıldı​

Erzincan'ın İliç ilçesinde toprak kaymasının meydana geldiği maden sahasında inceleme yapan bilirkişi heyeti, ön raporunu hazırladı. Raporda, asıl işveren şirketin yöneticisinin alt şirketleri yeterince denetlemediği belirtilerek, toprak kaymasına yol açan süreçte çalışanların can güvenliklerinin tehlikeye atıldığı tespit edildi.​

1708205305504.png

Aralarında A ve C sınıfı iş güvenliği uzmanı, çevre, jeoloji, inşaat ve ziraat mühendislerinin bulunduğu heyetin hazırladığı 27 sayfalık ön raporda, olayın iş kazası olarak nitelendirildiği, asıl işveren şirketin 4 farklı alt işveren firmayla çalıştığının tespit edildiği bilgisine yer verildi.

Raporda, aralarında operasyon direktörü vekili, proses oksit müdürü, oksit operasyon başmühendisi, oksit operasyon mühendisi, borulama şefinin yer aldığı 5 kişi asli kusurlu bulundu. Asıl işveren şirketin genel müdür yardımcısı ile alt işveren şirketlerde çalışan vardiya mühendisi, saha formeni, mühendis, formen, 4 şirket müdürünün yanı sıra 2 saha şefi de tali kusurlu olarak tespit edildi.

'Yeterince denetlemedi'​

Asıl işveren şirketin genel müdür yardımcısının alt işveren şirketleri yeterince denetime ve gözetime tabi tutmadığı tespitine yer verilen raporda, bu yöneticinin tali kusurlu olduğu belirtildi.

Raporda, operasyon direktörü vekilinin ehil yetkili biri olarak şantiyede ortaya çıkması muhtemel tehlikeli durumların belirlenerek risklere dönüşmesine yol açan faktörleri analiz ettirmediği, çalışanlarını risklerden korumak için gerekli tedbirleri aldırmadığı, iş yerinde çalışanların sağlıklarının olumsuz yönde etkilenmemesi hususunda gerekli gözetim ve denetim mekanizması kurdurmadığı, kurdurduysa da bunu uygulatmadığı, yetkili biri olarak sabah yığın liçinde oluşan çatlakların şantiyede olumsuzluklara yol açabileceği konusunda tedbirsiz davranış sergilediğinin tespit edildiği belirtilerek, meydana gelen kazada asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığı kaydedildi.

Proses oksit müdürünün yığın liçinde meydana gelen açıklık ve çatlaklıkların kısa zamanda olmaması hususu değerlendirildiğinde, iş yerinde yetkili biri olarak yığın liçinde gün içinde tespit edilen çatlakların artmasıyla büyük risk oluşturacağını bilmesine rağmen liç yığını altında bulunan yolun kapatılması talimatını vermediği (eğer verilmiş olsaydı yığın liçi altında çalışan olmayacaktı) ve bu konuda tedbirsiz davranış sergilediği, dolayısıyla oluşan çatlakları ehil biri olarak çok büyük risk oluşturacağını bilmesine rağmen bunları göz ardı ettiği ve tehlikeli davranış sergilediğinin belirlendiği kaydedilen raporda, söz konusu kişinin olayda asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığı aktarıldı.

'Çalışanların can güvenliklerinin tehlikeye atıldığı tespit edilmiştir'​

Raporda, oksit operasyon başmühendisinin de yığın liçinde meydana gelen çatlaklar konusunda iş güvenliği uzmanı tarafından defalarca uyarılmasına rağmen solüsyon verdiği ve yığın liçinde hareketi hızlandırdığı, çatlakların belli aralıklara gelmesini gördüğü halde bunu hiçe saydığı, bu riskli durumu bilmesine rağmen alanın boşaltılması konusunu göz ardı ederek çalışanların can güvenliklerini tehlikeye attığının tespit edildiği vurgulanarak, kazada asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığı bildirildi.

Raporda, oksit operasyon mühendisi ile ilgili de üretim mühendisi olarak yığın yapılan serbest malzemenin çimento şerbetinin birbirine yeterince aderans sağlayıp sağlamadığının kontrolünü göz ardı ettiği, eğer göz ardı edilmeseydi derin çatlakların oluşmayacağı kaydedildi.

Mühendisin malzeme depolama esnasında şev açısı, şev durabilitesi ve benzeri parametreleri göz ardı ettiği, meydana gelen çatlaklar hususunda gerekli uyarılar yapılmasına rağmen bunları dikkate almadığı, üretim mühendisi olarak yığınlarda çatlaklar oluşmaması veya akmaması için sahada imalat aşamasında yeterli planlamanın eksik olduğu ve bu çatlakların akmalara yol açacağını ehil biri olarak bilmesine rağmen bu işlere devam ettiği ve alanı güvenli hale getirmediğinin tespit edildiği belirtilen raporda, kazada asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığı vurgulandı.

Tecrübe gereği bilmeliydi​

Raporda, borulama şefinin iş tecrübesi dikkate alındığında, meydana gelen çatlakların normal olmadığını bilmesi gerekmesine rağmen solüsyona devam ettiği ve devam eden solüsyonun malzemenin hareketini hızlandırdığı, bu nedenle de kazada borulama şefinin de asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığı belirtildi.

Alt işveren şirketlerin vardiya mühendisi, saha formeni, mühendisi, müdürleri ile saha şeflerinin çalışma ortam ve gözetimi yapmadıkları ifade edilen raporda, riskli durumları göz ardı ederek işçilerin can güvenliklerini hiçe saydıkları, meydana gelen kazada tali kusurlu oldukları görüşüne yer verildi.

Raporda ayrıca, Hibliç bölge sorumlusu iş güvenliği uzmanının, yığın liçinde meydana gelen çatlaklarla ilgili üretim mühendislerini uyardığı, sorumluluklarını yerine getirdiği, risk analizi yaparak işverene önerilerde bulunduğuna değinilerek, kazada bir kusurunun olmadığı kanaatine ulaşıldı.

Raporda, olaydan bir gün önce işe başlayan maden mühendisinin kusuru olmadığı belirtildi. Ayrıca raporda, jeoteknik mühendisiyle ilgili de "tahkikat dosyası tamamlandığında gerekli incelemeler yapılarak kusur durumunun değerlendirileceğine" ilişkin ifadeler yer aldı.

İliç'e bağlı Çöpler köyündeki altın madeninin bulunduğu bölgede 13 Şubat'ta meydana gelen toprak kayması sonucu kaybolan 9 işçinin bulunması için çalışma başlatılmıştı.

Kaynak:
Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view URLs content!
 

İş güvenliği uzmanı defalarca uyarmış​

1708287136995.png


Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, dokuz işçinin göçük altında kaldığı maden ocağının çevre izin ve lisans belgesini iptal etti. Bilirkişi heyetinin ön raporu ise facianın göz göre göre geldiğini ortaya koydu.

Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik şirketine ait maden ocağında heyelan meydana gelmiş, dokuz işçi toprak altında kalmıştı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 14 Şubat’ta şirketin ruhsat sahasındaki üretime yönelik faaliyetlerini doğrudan durdurma kararı almıştı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da maden ocağının çevre izin ve lisans belgesini iptal etti. Kararın gerekçesi “yaşanan heyelan olayının ardından yığın liç sahasında bulunan malzemenin Sabırlı Deresi ve ocak sahasına doğru akmasından ötürü lisans şartlarının ortadan kalkması” olarak açıklandı.

BEŞ ASLİ KUSURLU​

Bilirkişi heyeti de faciaya ilişkin ön raporunu tamamladı. 27 sayfalık ön raporda, olay “iş kazası” olarak nitelendirildi. Asıl işveren şirketin dört farklı taşeron firmayla çalıştığının belirtildiği raporda, operasyon direktörü vekili, proses oksit müdürü, oksit operasyon başmühendisi, oksit operasyon mühendisi, borulama şefi olmak üzere beş kişi “asli kusurlu” bulundu. “Tali kusurlu” bulunan asıl işveren şirketin genel müdür yardımcısının alt işveren şirketleri yeterince denetime ve gözetime tabi tutmadığı ifade edildi.

ÖNLEM ALINMADI​

Raporda yığın liçinde meydana gelen açıklık ve çatlaklıkların kısa zamanda olmaması hususu değerlendirildiğinde, proses oksit müdürünün çatlakların artmasıyla büyük risk oluşturacağını bilmesine rağmen yığının altında bulunan yolun kapatılması talimatını vermediği aktarıldı.

Oksit operasyon başmühendisinin çatlaklar konusunda iş güvenliği uzmanı tarafından defalarca uyarılmasına rağmen solüsyon verdiği ve hareketi hızlandırdığı, çatlakların belli aralıklara gelmesini gördüğü halde bunu hiçe saydığı vurgulandı.

Oksit operasyon mühendisinin de yığın yapılan serbest malzemenin çimento şerbetinin birbirine yeterince aderans (yapışma) sağlayıp sağlamadığının kontrolünü göz ardı ettiği, eğer göz ardı edilmeseydi derin çatlakların oluşmayacağı kaydedildi.

Raporda iş güvenliği uzmanının çatlaklarla uyarıda bulunup sorumluluklarını yerine getirdiği, kazada bir kusurunun olmadığı kanaatine ulaşıldı.

ALTI KİŞİ DERE YATAĞINDA​

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, bölgede her gün dokuz noktada su ölçümleri yaptıklarını belirterek, “Suda halk sağlığına zarar verecek herhangi bir olumsuzluk söz konusu değil bugün itibariyle” dedi. Bakan Bayraktar, arama kurtarma çalışmalarında gelinen son duruma ilişkin de şunları söyledi:

“Yaklaşık 10 milyon metreküplük toprak aktı. Sabırlı Deresi’ne ise yaklaşık 5 milyon metreküp toprak hareket etti. Dokuz kişiden altısının bu dere yatağına gelen toprak alanının içerisinde, üçünün ise manganez ocağının içerisinde olduğunu düşünüyoruz. Manganez ocağında 1.5 milyon metreküpe yakın bir toprak bulunuyor. Bu toprak 35 metre yüksekliğe, neredeyse 12 katlı bir apartmana karşılık geliyor. Oraya erişmeye çalışıyoruz.” İlk üç gün heyelan riskinin sürdüğünü belirten Bayraktar önceki akşam itibarıyla sahanın daha stabil olduğunu belirterek çalışmaların yoğunlaştığını kaydetti.

KANADALI ÜST DÜZEY YÖNETİCİ DE TUTUKLANDI​

Olayla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında maden ocağını işleten şirketin Kanadalı yöneticisi J.R.G.’nin de aralarında bulunduğu altı şüpheli tutuklandı. İki kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. J.R.G.’nin SSR Mining Şirketi’nin Türkiye’deki en üst düzey yöneticisi olduğu öğrenildi.

Kaynak:
Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view URLs content!
 

Erzincan’da altın madeniyle ilgili soruşturmada, şirketin Türkiye müdürü adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı​

1708339262374.png

Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler altın madeninde meydana gelen toprak kaymasıyla ilgili soruşturmada, maden işletmesinin yüzde 80'inin sahibi olan Kanada merkezli SSR Madencilik'in Türkiye müdürü sabah saatlerinde gözaltına alındı.

AA'nın haberine göre Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma kapsamında şirketin Türkiye müdürü C.D. gözaltına alındı ve İliç Adliyesi'ne sevk edildi.

C.D. ardından yurt dışına çıkış yasağı getirilerek adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

SSR Madencilik, önceki gün sekiz çalışanının daha gözaltına alındığını duyurmuştu.

Aralarında firmanın Kanadalı yöneticisinin de bulunduğu 6 kişi tutuklanmış, 2 şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.

Kaynak:
Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view URLs content!
 

Erzincan'daki maden faciasında sanıklar konuştu: İfadeler vahim hataları ortaya koydu, facia önlenebilirdi​

Erzincan'ın İliç ilçesinde 13 Şubat tarihinde meydana gelen toprak kaymasının ardından yaşanan facia sonrası tutuklanan şirket çalışanlarının ifadeleri ortaya çıktı. 9 kişinin toprak altında kaldığı facia, ifadelere göre, önceden belirtiler verdi ve maden sahasında 1 gün önce dinamit patlatıldı. İfadelere göre faciadan önce yine madende patlama yapıldı. Tutuklularda birisi, "Çatlakları kontrol ederken alanın hareketlenmeye başladığını fark ettim ve alandan koşarak uzaklaştım." dedi. Bir başka tutuklu sanık ise, çatlakları ve kaymaları kontrol için gerekli radar ve cihazların eksik olduğunu "Doğu bölgesinde 2 radar ve 2 robotik makine eksikti. Bunun için açık işleme birimi bütçesinde yer ayrıldı. Ancak olay olduğu tarihte bu bölgede henüz cihazlar alınmamıştı." sözleriyle anlattı. Bir tutuklu sanık ise, facia öncesi 3 yabancı şahısın bölgeye gittiğini söyledi. Şirketin Kanadalı çalışanı da, çatlakları aynı gün Amerika'ya ilettiğini söyledi ve "Amerika’daki merkeze bu durumu saat 11.00’de bildirdim. Saat farkından dolayı gece 02.00 olması nedeniyle tarafıma herhangi bir dönüş yapılmadı." dedi.​

1708453685529.png

Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasındaki facia sonrası tutuklanan 6 firma sorumlusunun ifadeleri ortaya çıktı

Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevlendirilen 4 savcının sürdürdüğü soruşturmada bugüne kadar 9 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden 6'sı "taksirle ölümü ve yaralanmaya neden olmak" suçundan tutuklanırken, aralarında şirketin Türkiye müdürü C.D. ile A.R.K. ve M.T.A., adli kontrol ve yurt dışı yasağıyla serbest bırakıldı.

Soruşturma çok yönlü devam ederken, tutuklanan Murat Bayraktar, Şenol Demir, Soysal Doğan, Abdulkadir Cansız, Hüseyin Üstündağ ve Kanada uyruklu Jain Ronald Guille'nin ifadeleri ortaya çıktı.
1708453716876.png

"KENAN ÖZ 'YIĞIN LİÇ BÖLGESİNDE ÇATLAKLAR' VAR DEDİ"​

Savcılıktaki ifadesinde sabah saatlerinde çatlakların fotoğraflarının geldiğini belirten oksit kırıcı mühendisi olarak görev yapan Şenol Demir, ifadesinde şunları söyledi;

"Yanımdaki arkadaşımla beraber yığma liç bölgesine çıktık. Buradan online toplantıya katıldık. Toplantıda iş güvenliği anlamında sıkıntı olup olmadığı soruldu. Yığın liç kıdemli süpervisörü Kenan Öz 'Yığın liç bölgesinde çatlaklar' var diyerek bakılmasını söyledi. Daha sonra toplantı sonlandırıldı. Murat Bayraktar yığın liç bölgesine geldi. Jeofizik Departmanına iş sağlığı ve güvenliği sorumlu personeline çatlaklar ile ilgili bilgi verilerek sahaya gelmesi istendi.
1708453889163.png

"ÇATLAKLARI İNCELEDİK"​

Toplu bir şekilde çatlaklar incelendi. Bu sırada ben yığın liç alanından ayrılarak ofisler bölgesine geçtim. Ofis bölgesinde ben Anagold Güvenlik Müdürü Hakan Şahin, finans departmanından Serkan Köse ve Mehmet Sarıtaş ile beraber Anagold'un ay başından planladığı denetleme üzere yığın liç bölgesine gittik. Denetlemenin yarısında Kaan Murat Akpolat ve ekibi ile karşılaştık. Kaan Murat bizlere hitaben sahayı boşaltıyoruz. Bana da ayrıca 'bilgilendirme maili atar mısın' dedi. İdari ofisler bölgesine giderek maili hazırladım ve 'ikinci bir bildirime kadar yığın liç bölgesine girişler kapatılmıştır' diyerek maili hatırladığım kadarıyla iş güvenliği grubuna, bakım grubuna, sülfit operasyon, oksit operasyon, İliç white gruplarına 10.50'de gönderdim.

"MAİL ATTIM İŞİME DÖNDÜM"​

Rutin işlerime geri döndüm. 14.28'de ofisteydim, deprem olduğunu düşünerek dışarı çıktım. Dışarı çıktığımda da yığın liçin kaymış yıkılmış olduğunu gördüm. Hemen apar topar olayın olduğu yığın liç kırıcı bölgesine gittim. Gitmemdeki amaç personelleri veya yardıma muhtaç olan varsa yardım etmekti. Yığın liç bölgesine giden yolda yolun çatallaşan kısmında güvenlikler tarafından durduruldum. Burada personelleri tek tek aradım. 8 kişiye ulaşamadım."

"OLAYIN OLDUĞU GÜN ÖNCESİNE KADAR TEDBİR ALINMADI"​

Bahse konu iş kazası hakkında aynı gün saat 10.50'de Anagold personellerine talep üzerine mail yolu ile bildirdim yaptığını belirten Şenol Demir, ifadesine şöyle devam etti;

"Konuyu daha önceden bilmiyordum. Aynı günün sabahı Whatsapp grubundan gelen mesaj ile öğrendim. Güvenlik tedbiri almak benim görevim değildir. Ancak her ihtimale karşı bildirilmesi istenen girişlerin kapatılması hususunu mail yolu bildirdim.
1708453914961.png

"TEDBİR ALINMADI"​

Bununla ilgili olayın olduğu gün öncesine kadar tedbir alınmadı. Bununla ilgili bilgimiz yoktu. Yarılma/ çatlama durumu söz konusu değildi. Ben en son yığın liç bölgesine 11.02.2024 Pazartesi günü öğleden sonra gitmiştim. Yığın liç bölgesinde sorun yoktu. Ben kabahatin yığın liçin dizayn, yani yığını yapan şirkette olduğunu düşünüyorum. Maden içerisinde bulunan yığın liç bölgesinin faz/ alan genişletmesi için yapılan patlatmalarda etkili olabileceğini düşünüyorum. 13.02.2024 günü Anagold Maden sahasında patlama yapıldı. Her gün saat 12.00 ile 12.30 arasında patlatma yapılmaktadır. Ancak olayın olduğu 13.02.2024 günü patlatma, olayın olduğu yere 500 metrelik alandan daha uzaktır. Maden sahası boşaltılmadı, bilgim yoktur. Boşaltılması yetkisi de bende yoktur. Kimse böyle bir şey olmasını istemez. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum."

"HAREKETLENMEYE BAŞLADIĞINI FARK ETTİM, KOŞARAK UZAKLAŞTIM"​

Facianın meydana geldiği gün yapılması gereken işleri ve görevlerini yaptıklarını söyleyen Soysal Doğan ise ifadesinde şunları söyledi:

"Yığın liç sahasında bulunan kendi konteynerlerimize gittim. Günlük rutin olan saha kontrollerimizi yaptım. Sahada çalışan İshak Demir, İsa Taşdelen ve yığın liç ekip liderlerinden Kenan Öz beni cep telefonundan aradı ve 'sahada çatlak olduğunu araç ile beni alacağını' söyledi. Saat 08.20 sıralarında, Kenan Öz ile beraber olayın meydana geldiği sahaya çıktık. Mühendisimiz Kaan Murat Akpolat, Murat Bayraktar, İSG Mühendisi Gizem Gazcı, Çevre Mühendisi Can Serdar Hastürk, Jeoloji Mühendisi Ali Rıza Kalender de olaya konu sahaya saat 09.00 sıralarında geldiler. İncelemeleri sonrası sahada bulunan YESTİ firması ve Mürekkepçiler firması sahadan çıkarıldı, çalışması durduruldu. Arkadaşlarımla lift 20 noktasına kontrol için görevlendirdim, kendim de yalnız olarak lift 33 bölgesine gittim, aramızdaki mesafe yaklaşık 30 metredir.
1708453946314.png

"ALAN HAREKETLENİNCE KAÇTIM"​

Çatlakları kontrol ederken alanın hareketlenmeye başladığını fark ettim ve alandan koşarak uzaklaştım. Alan komple kaymaya başladı, kendim güvenli bir alana gittim. Kendi konteylerimize baktığımda hiçbir şey göremedim ve derhal güvenlik birimimizi aradım."

"DOĞU BÖLGESİNDE 2 RADAR VE 2 ROBOTİK MAKİNE EKSİKTİ"​

Şirkette Oksitproses Müdürü olarak görev yapan Hüseyin Üstündağ, ifadesinde şunları kaydetti;

"Anagold Maden şirketinde Okitproses Müdürü olarak yaklaşık 5 aydır görev yapıyorum. Aynı zamanda 15 yıldır maden mühendisiyim. Liç bölgesindeki projelendirme yurt dışı kaynaklı firma olan GRE isimli şirkete aitti. Bu şirket projelendirmeyi yaptı ve bizim şirket bünyesindeki proje ofisine uygulaması bırakıldı. Şirket bünyesindeki projeye göre 36 kata kadar yükleme yapılmasında bir sıkıntı yoktu. Biz daha 33’üncü kattaydık. Ben liç bölgesinde kırılmış malzemenin serilmesi ve sulama işlerini yapıyorum. Benim altımda başmühendis Murat Bayraktar çalışmaktadır. Ben olmadığım zaman vekil olarak yerime Murat Bayraktar bakıyordu. Olayın meydana geldiği liç 2010 yılından itibaren yapılmaya başlanan liçti. Bu bölgedeki ana yönlendirmeyi Anagold’un mühendisleri yapmaktadır. Ancak bölgede çalışanlar taşeron firmanın işçileri olabilmektedir. Radar işletme kısmı her pazartesi raporlarını bizle paylaşırdı. Bu kısmın amiri Mehmet Türk’tür. Ancak radara bakan kişi Ali Rıza Kalender’dir. Liç projesine gerek kaplanılan alan gerekse de yükseklik olarak uyulmuştur.

"2 RADAR EKSİKTİ"​

Fazla yükleme yapılmamıştır. Doğu bölgesinde 2 radar ve 2 robotik makine eksikti. Bunun için açık işleme birimi bütçesinde yer ayrıldı. Ancak olay olduğu tarihte bu bölgede henüz cihazlar alınmamıştı. Serme işleminde serilen toprak içerisine çimento ve kireç eklenmektedir. Bunun azaltılması yahut çoğaltılması analize gönderdiğimiz şirket içerisindeki teknik birim ve dışında analizi yapan firmaya aitti. Oradan gelen talimatlar doğrultusunda miktarı azaltma veya çoğaltma yapabiliyorduk. Biz kendi bünyemizde bunun kararını veren kişi değildik. Bu olayın olduğu gün İstanbul’a araç almak için gitmiştim. Olay olduktan sonra duyar duymaz hızlı bir şekilde olay yerine intikal ettim. Göreve başladığım ilk dönemde liç bölgesinde bir açılma olmuştu ancak bu radarla tespit edilmeyecek kadar az bir alandı. Burayı çakılla jeoteknik birimin verdiği bilgi doğrultusunda kapattık. Herhangi bir sıkıntı olmadı."

"ALAN GENİŞLEMESİ İÇİN PATLATMA YAPILIYORDU"​

Oksit bölümü başmühendisi Murat Bayraktar, ifadesinde şunları anlattı:

"Ben oksit bölümü başmühendisi olarak görev yapıyorum. 2023 yılında liç bölgesindeki görevime başladım. Onun öncesinde Anagold şirketinde 2010 yılında kırıcı ve yığın liçi kısmında süpervisor olarak başladım. Ben 2010 yılından bu yana kırma eleme ve yığın liçini döküm işinde çalışıyorum. Borulama ayrı bir birime aitti. Borulama işi oksit bölümü içerisinde ayrı bir birimdi. Liç bölgesi benim göreve başladığım dönemde oluşmaya başlıyordu. 2020 yılından 2020 yılına kadar maden mühendisi olan şirket müdürlerimizce nereye ne miktarda dökeceğimiz söyleniyordu. Bu dönemde ayrıca dışardan destek de alıyorduk. Ancak 2020 yılından itibaren GRS şirketiyle danışmanlık konusunda anlaşıldı. O tarihten itibaren nereye ne dökeceğimizi bu şirket çiziyordu. Bizim Anagold birimi içindeki proje birimi bu şirketle birlikte yığın liç işinde bizi yönlendiriyordu. Oradan gelen talimatlar doğrultusunda nereye ne kadar dökeceğimizi dizayna uygun belirliyorduk. Liç bölgesinde mebran işini Yesti firması yapmakta, inşaat işlerini ise Çiftay şirketi yapmaktadır. Çiftay şirketi kamyonla malzeme taşınması, delme patlatma işlerini yapmaktadır.

"SAAT 12 GİBİ PATLAMA YAPILDI"​

O gün de 12.00 gibi patlama yapıldı. Mürekkepçi isimli firma da aynı Çiftay gibi inşaat ve kaba hafriyat işlerini liç bölgesinde yapmaktadır. Ancak projeye uygun yönlendirmeyi Anagold şirketi proje birimi yapmaktadır. Her basamak 8 metreden oluşturulmakta projeye göre 36’ncı basamağa kadar çıkma yetkimiz vardı. Biz 33’üncü basamaktayken bu olay meydana geldi. Liç içerisine katılacak çimento 16, kireç 2-4 kilogram arasında değişmektedir. Kireci PH için kullanmaktayız. Çimentoyu ise bağlayıcılık özelliği nedeniyle kullanmaktayız. Son zamanlarda ton başına 16 kilogram şeklinde karışım yapardık. Karışımı denetleyen kişi kırıcı mühendisimiz Şenol Demir’dir. Bu karışım yapılarak büyütme yapılır. Döktüğümüz liç, topak topak hale getirilir aynı zamanda bu dökülen malzeme teste gider. Herhangi bir eksiklik olduğunda çimento ve su karışımıyla bu eksiklik giderilir. Olayın meydana geldiği gün saat 08.30’da iş güvenliğiyle ilgili rutin yaptığımız toplantıyı yapmak üzere toplandık. Yığın için kıdemli süpervisorumuz Kenan Öz bize çatlaklar olduğunu söyledi.

"BİZE ÇATLAKLAR OLDUĞU SÖYLENDİ"​

Ben direkt toplantıyı bırakarak sahaya çıktım. Çıkmadan önce de Abdulkadir Cansız Bey'e konu hakkında bilgi verdim. Ben çıktığımda yukarıda Kenan Öz, Ramazan Çimen, Kaan Murat Akpolat ve Yesti firmasının çalışanları yaklaşık 25 kişi ve Mürekkepçi firması çalışanlarından bir kısım çalışan vardı. Yine proje departmanından İsak Aslan vardı. Biz alanda önce çatlakların olduğu yeri gezdik. Çatlaklar çizgi hat boyu şeklindeydi. Güneybatıdan kuzeydoğuya süreklilik arz ediyordu. Jeoteknik Berkay Mısır ile görüşme yaptık.

"TEHLİKELİ KAYMA GÖRÜLDÜ"​

Kendisi 70 milim kayma olduğunu söyledi. Bu kayma miktarı tehlikeli bir miktardır. Bütün çalışanların alanı terk etmesi için süratli bir şekilde bağırarak uyarıda bulundum. Ellerinde ne malzeme varsa bırakıp çıkmalarını söyledim. Onlar alanı terk edene kadar ben alanı terk etmedim. Biz alanı tamamen boşalttık. Saat 10.00’da toplantıya katılmak için oradan ayrıldım. 10.30’da liç bölgesine gittik yolların hepsini kapattırdım. Sonra liç bölgesine gittik. Biz gidene kadar solüsyon devam ediyordu. Gider gitmez tüm yolları kapattık, çalışmayı bitirdik. Alanı tamamen boşalttık.

"3 YABANCI ŞAHIS VARDI"​

Ancak şirket bünyesinde çalışan üst düzey yönetici olduğunu düşündüğüm 3 yabancı şahıs vardı. Bu kişiler liç alanını görmek istiyorlardı. Bizim dubalarla yolu kapattığımız görünce Soysal Bey, engel olmaya çalışıyordu. Kaan Murat Akpolat’ı arıyor. Kaan Murat Bey müsaade verince 3 arabayla liç bölgesine giriyorlar. O arabanın birisinde Adnan Keklik, ikisinde Elif Hanım ile Kaan Murat Bey, üçüncü araçta ise 3 yabancı şahıs bulunuyormuş. Kesinlikle bu kişilerin alana girmesinde bilgim olmamıştır. 3 yabancı şahıs, Elif Hanım ve Kaan Murat Bey liç bölgesinin üst kısmına çıkıyorlar.

"PATLAMA TETİKLEMİŞTİR"​

Ancak Adnan Keklik alt orta kısımdan geri dönüyor. 14.28’de tam dönerken olay meydana geliyor. Kenan Öz ve Ramazan Çimen de ayrı arabayla yine onlarla bölgeye girmişler. Benim bunlardan haberim yok. Bu alanın yıkılmasına sebep olarak ilk aklıma gelen sebep dizaynında bir sorun olmuş olabilir. Ben projelendirmede sıkıntı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca patlamanın da bu olayı tetiklemiş olabileceğini düşünüyorum. Çünkü hibliç alanının genişletilmesi için de hibliçin arka tarafından patlamalar yapılıyordu. Bunun da bu olaya sebep olabileceğini düşünüyorum" dedi.
1708453978687.png

"EN BÜYÜK ÇATLAK 6 SANTİM BÜYÜKLÜĞÜNDEYDİ"​

Mahkemede tercüman eşliğinde ifade veren Kanadalı Jain Ronald Gulle, "Ben Kanada vatandaşıyım. Maden sahasında yapılan işlemlerin gözlemlenmesi ve raporlanmasından sorumluyum. Madenden asıl sorumlu kişi operasyon direktörü olarak görev yapan Kenan Özdemir olmadığı için Abdullah Cansız’dır. Oksidasyon bölüm sorumlusu ise Murat Bayraktar’dır. Benim görevim maden sahasını gözlemleyerek şirket merkezindeki ülke müdürüne raporlama yapmaktır. Murat Bayraktar’dan aldığım bilgileri şirket merkezindeki ülke sorumlusuna aktarmaktayım. 18 yıldır şirkette çalışmaktayım. Liç bölgesinde benim herhangi bir görevim yok. Ben olay günü liç bölgesine Murat Bayraktar ile giden kişilerdenim.

"AMERİKA'YA BİLDİRDİM"​

Oradaki çatlakları gördük ardından bunu da bildirmek için Anagold madendeki odama gittim. Amerika’daki merkeze bu durumu saat 11.00’de bildirdim. Saat farkından dolayı gece 02.00 olması nedeniyle tarafıma herhangi bir dönüş yapılmadı.

"8 METRE OLMASI GEREKEN YÜKSEKLİK AŞILMIŞTI"​

Bana 2022 yılı Ağustos ayında 8 metre olması gereken yüksekliğin geçildiği bildirildi. Ben başlamadan önce söz konusu raporlama yapılmıştı. Hatta gereken seviyeye indirilmesi için rapor düzenlenmişti. Projeye uygun hale gelmesini raporladım. Zaten liç bölgesinde düzenli olarak firmalar denetim yapıyordu. Olay günü sahaya çıktığımda küçük çatlaklar gördük. En büyük çatlak 6 santim büyüklüğündeydi. Daha iyi görebilmek için yüksek bir noktaya çıktık. Solüsyon verilmeye devam ediliyordu. Tehlike anlaşıldığından solüsyonun farklı noktalara aktarılmasını söyledim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ayrıca kalp rahatsızlığım var. Kalp krizine sebep olan Angina isimli hastalığım var. İlaç kullanıyorum. Kanada hastanesinden alınmış belgelerim var. Tutuklanma talebimi reddediyorum. Herhangi bir kusurum olmadığı için adli kontrol uygulamasını da kabul etmiyorum. Ancak mahkeme aksi kanaatte ise adli kontrol hükümlerinin uygulanmasını talep ediyorum" diye konuştu.

"LİÇ BÖLGESİNİN GENİŞLEMESİ İÇİN YAPILAN PATLAMALARA İLİŞKİN BİLGİM YOKTUR"​

Mahkemede, 2018 Haziran ayından beri Anagold Çöpler Madeninde Bakım Müdürü olarak görev yaptığını anlatan Abdulkadir Cansız, "Çalışma alanım oksit ve tesis ekipmanlarının bulunduğu yer. ADR ve sart kısımlarıyla bir de sülfit tesisinin bakımlarını yapan kişiyim. Liç bölgesinde benim herhangi bir görevim bulunmamaktadır. Ben 5 Şubat’tan itibaren sınırlı şekilde bakıyordum. Operasyonlar direktördeydi. Oksit bölümü liç bölümü kırma bölümü hepsi ona bağlıydı. O olmadığı için toplantılarına ben vekalet ediyordum. Olay sabahı oksitten sorumlu başmühendis olan aynı zamanda da liçten sorumlu olan bana gelerek çatlaklar konusunda bilgi verdi. Ben de saat 10.00 toplantısında bunun aktarılması için söyledim. Bu toplantıya o da katılıyordu. Ona aktarmasını söyledim. Bütün operasyonlar ve iş güvenliği birimleri ona bağlıydı. Olay günü liç bölgesine gitmedim. Teknik bir bilgim olmadığı için katılmadım. Davet de edilmedim. Benim altımda elektrik sistemleri başmühendisi mekanik bakım başmühendisi, bakım planlama ve güvenlik başmühendisi bir de proses başmühendisi vardı. Benim birimimde toprak altında kalan herhangi bir kimse yoktu. Taşeronlarımızdan da yoktur. Liçe verilen solüsyon borulardan başka bir kişi sorumludur. Ancak ne kadar solüsyon verileceğini bildiğim kadarıyla mühendisler hesaplıyordu. Liç bölgesinin genişlemesi için yapılan patlamalara ilişkin bilgim yoktur. Ben teknik olarak liç bölgesinin herhangi bir bölümünden aktivitesinden sorumlu değilim. O konularda teknik bilgim de bulunmamaktadır. Bu soruşturmada olmam ise sanıyorum vekil olmam nedeniyledir. Benim İngilizcemin iyi olması ve daha iyi iletişim kurabileceğim sebebiyle vekaleten yerine bakmam söylendi. Aslında benim onunla çalıştığı birimle ilgili çok bilgim yok. Ben ona yardımcı olma maksadıyla yerine bakıyordum. Liç bölgesinin fizibilitesinde asıl görevli birim proje birimidir. Benim uzmanlık alanım elektrik mühendisliğidir. Benim bu alanla ilgili herhangi bir görevim yoktu. Benim herhangi bir risk durumda yığın liçinde bir görevim yoktu. Ayrıca radarla ilgili bir olaydan bahsedilmiş. Benim radarla ilgili de bir görevim yoktur. Tutuklama talebinin reddiyle tutuksuz yargılanmayı talep ederim" dedi.

Kaynak:
Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view URLs content!
 

İliç’te ‘ihmal var’ diyen iş güvenliği uzmanı işten çıkarıldı​

Anagold’un taşeronu olarak Erzincan İliç’teki altın madeninde faaliyet gösteren Çiftay A.Ş., maden faciasına ihmalin neden olduğunu söyleyen iş güvenliği uzmanını işten attı.

Erzincan İliç’te Anagold Madencilik’e ait Çöpler altın madeninde meydana gelen facianın ardından, yaşanan olayda ihmallerin bulunduğunu ifade eden iş güvenliği uzmanı Muhammed Budak’ın işten çıkarıldığı öğrenildi.

Anagold’un taşeron firmalarından olan Çiftay A.Ş’de çalışan iş güvenliği uzmanı Muhammed Budak, patlamanın yaşandığı güne dair detayları paylaştı. Olay günü sabahında madende çatlaklar meydana gelmesine rağmen maden müdürleri ve iş güvenliği müdürünün işi durdurmadığını belirten Budak, 9 işçinin bu ihmaller sebebiyle liç yığını altında kaldığını ifade etti.

Asıl sorumlular olarak maden müdürleri Cengiz Demirci, Kenan Özdemir ve Selcuk Çiftlik’i işaret eden Budak, Mühendis Şenol Demir’in ise tüm birimlere mail attığını ve sorumluluğu sayesinde yüzlerce insanın hayatı kurtulduğunu ifade etti. Şenol Demir’in bunlardan dolayı haksız yere gözaltına alınmış olduğunu ifade eden Budak, yaptığı paylaşımla NOWTW’ye verdiği röportajdan dolayı işten çıkarıldığını duyurdu.

Budak’ın paylaşımının tamamı şu şekilde:

1709108642382.png


Kaynak:
Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view URLs content!
 

“Maden kazası uluslararası hukukta sorun yaratabilir”​

Yabancı ortaklı Anagold firması tarafından işletilen İliç’teki Çöpler altın madeninde hayatını kaybedenlere ulaşma çalışmaları devam ederken, içeride ve dışarıda yaratacağı sorunlar da tartışma konusu oldu.​

1711097821559.png

İliç’te resmi soruşturma ve savcının iddianamesinin beklendiğini kaydeden Avukat İsmail Hakkı Atal, Fırat nehri bağlantısı nedeniyle maden kazasının uluslararası hukuk nezdinde de gelecekte sorun yaratması ihtimalini vurguladı.

Yabancı ve yerli ortaklı Anagold firması tarafından işletilen İliç’teki Çöpler altın madeninde hayatını kaybeden kişilere ulaşma çalışmaları devam ederken, üç kanaldaki resmi raporlar bekleniyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı yanında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın da iş sağlığı ve güvenliği bakımından denetim alanları bulunuyor. Savcının iddianamesi yanında bu kurumların da resmi raporlar hazırlaması bekleniyor.

Çöpler altın madenine yönelik geçmişte de hukuki itirazlar ve davalar açan Avukat İsmail Hakkı Atal, Fırat nehri bağlantısı nedeniyle maden kazasının uluslararası hukuk nezdinde de gelecekte sorun yaratması ihtimalini vurguladı. EKONOMİ’ye konuşan Atal, mevcut görünüm, uluslararası hukuk ve madenciliğin, çevre, sağlık ve sosyal alandaki kamuya oluşturduğu toplam yükün incelendiği “toplumsal maliyet analizi” açısından yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.

Atal, Ekim 2022’de Çöpler altın madenine yönelik olarak insan hayatını tehlikeye atması yönünden Haziran 2022’de atık yönetimindeki hata ve patlayan boru nedeniyle siyanürün çevreye yayıldığı gerekçesine dayalı olarak Uluslararası Ceza Mahkemesine başvurmuştu. Atal, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin siyasi konulardaki kuruluş gerekçesiyle davayı reddetse de verdiği resmi yanıtta açık kapı bıraktığı, ileride soruşturmaya konu olabilecek ihlaller için tekrar gözden geçirme ihtimali olduğu görüşünü savunuyor. Atal, son gelişmeler ışığında yeniden mahkeme ile temasa geçip iddialarda bulunacaklarını belirtti. Atal’ın dikkat çektiği bir başka konu ise Türkiye’nin sınırı aşan sulara yönelik uluslararası sözleşmelere taraf olmasa da Bern sözleşmesine taraf olduğu, bu nedenle bitki ve hayvanları korumakla yükümlü olduğunu vurguluyor.

Soruşturma geniş kapsamlı olmalı​

Atal, gerek İliç’te, gerekse madenlerdeki diğer kaza sonucu oluşan davalarda, ana sorumlu olarak teknik personel ve idari personelin sorumlu tutulduğu bir sürecin yaşandığını ve bunun da caydırıcılığı önlediği görüşünü savunuyor. Anagold İliç Maden kazasında da şirketin Türkiye ayağında teknik ve idari personelden gözaltı ve tutuklamalar olsa da, ana hissedarlar hakkında herhangi bir inceleme ya da soruşturma açıldığına dair herhangi bir bilgi verilmedi. ABD ve Kanada’da halka açık ana hissedar SSR Mining şirketi altın madenindeki kazayı borsaya bildirdikten sonra da hukuki sürece yönelik yeni bir açıklama yapmadı.

Toplumsal maliyet analizi​

Madencilik ve çevre etkileri konusunda uzun süredir girişimlerde bulunan Avukat İsmail Hakkı Atal, özellikle altın madenciliğinin Türkiye’ye getirisinin son derece sınırlı olduğunu, insan sağlığı, sosyal etkileri, çevreye etkilerinden kaynaklı olarak harcanan tutarlara bakıldığında oluşan “toplumsal maliyetin” daha yüksek olduğunu savunuyor. Kömür ve bazı madenler için yapılan toplumsal maliyet analizlerinin bunu doğruladığını belirten Atal, “Maden yatırımına karar verilirken, kazanılan parayla sağlık, tarım, toprak kirliliği, doğal ekosisteme verilen zararlardan kaynaklı maliyetleri yan yana koyuyor ve kazanılan para fazlaysa ‘toplumsal maliyet düşük’ diyorlar. Bakılması gereken alan budur. İliç altın madenine bu analizle bakıldığında zarar getirdiği görüşündeyim” dedi.

Çevre izin lisansı iptali yeterli bir önlem değil​

Avukat İsmail Hakkı Atal, İliç Çöpler altın madeninin normal şartlar altında işletilmesinin artık mümkün olmadığı görüşünde ancak süreçte yaşananlar açısından geleceğe ilişkin “artık kapandı” diyemeyeceğini vurguladı. Çevre izin lisansının iptal edildiğini hatırlatan Atal, bunun her an yenilenmesi mümkün basit bir idari izin prosedürü olduğunu kaydetti. Atal, kaza öncesi kendilerinin açtığı ÇED raporu iptal davasının devam ettiğini, kaza sonrası da çok sayıda ekoloji ile ilgili çevrelerin suç duyurularının bulunduğunu, işletme ruhsatı iptaline yönelik de dava açma süreci içinde bulunduklarını kaydetti.

Kaynak:
Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view URLs content!
 

Erzincan-İliç’te Çöpler Altın Madeni’nde 13 Şubat’ta meydana gelen faciaya ilişkin bilirkişi raporu hazırlandı. Anagold Türkiye Müdürü Cengiz Yalçın Demirci, teknik olarak yetkisinin olmadığı gerekçesiyle “kusursuz”, mühendisler ise “kusurlu” bulundu. Bilirkişiler, kaymayla toprak içeriğinde bulunan solüsyon başta siyanür olmak üzere çok sayıda zehirli kimyasalın Fırat Havzası’na karışma riski olduğunu vurguladı. Raporda hızlı önlem alınmazsa hava, su ve toprağın ağır metallerle zehirleneceği uyarısı yapıldı.​

1711383088394.png

Erzincan-İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde 13 Şubat’ta meydana gelen ve dokuz işçinin kayan siyanürlü toprak altında kaldığı faciaya ilişkin Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında tutuklu sayısı dokuza yükselirken Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Maden Sahası’na yönelik bilirkişi raporu tamamlandı. Raporda olayın iş kazası olduğu belirtildi. Faciadan sonra gözaltına alınan ve altı saat sonra serbest bırakılan Anagold Madencilik Ülke Müdürü Cengiz Demirci‘nin kazada kusurunun olmadığı aktarıldı.

Öne çıkan bulgular özetle şöyle:​

21 Haziran 2022’deki siyanür solüsyonu borusunun patlaması hatırlatıldı, 13 Şubat 2024’te yaşanan göçükle birlikte bu alanda çalışan veya yaşayan kişilerin “ağır metal zehirlenmesi açısından daha fazla risk taşıdığı” belirtildi.

Rapora göre çok sayıda zehirli kimyasalın Fırat Havzası’na karışma riski var. Uzmanlar, bu bölgede uzun süre düzenli analiz yapılmasını istedi.

Proje sahasının Fırat Nehri’ne bin 600 metre uzaklıkta olduğu söylendi, Munzur dağları ekosistemi içerisinde bulunduğu hatırlatıldı, “Hızlı önlemler alınmadığı taktirde hava, su, toprağın ağır metaller ve kimyasallarca yavaş yavaş zehirleneceği ve çevrenin flora faunasında da olumsuz etkiler meydana getireceği kaçınılmaz olacaktır” uyarısında bulunuldu.

Maden sahasının çevresinde bulunan dokuz yüzey suyunun analizleri de incelendi. Buna göre siyanür miktarı, izin verilen limiti aşmıyor. Fakat ağır metal analiz sonuçlarında arsenik, bakır, çinko, toplam krom, kurşun, nikel tespit edildi.

Maden sahasındaki toprak analiz raporları da incelendi. Toplam siyanür ve cıva sonuçlarının “tehlikeli” kabul edilen değerlerin altında kaldığı bilgisi yer aldı. Toprakta da bakır, çinko, kadmiyum, krom, kurşun, nikel bulundu.

40 gün boyunca Karasu üzerinde farklı yer ve zamanlarda, yeraltı ve yüzeysel su, atık, toprak ve hava numunelerinin, laboratuvar ortamında siyanür ve ağır metal analizleri yapılması gerektiği vurgulandı.

Rapora göre liç kapasitesi aşıldı ve bu facia geçmişte yapılan hatalar sonucu meydana geldi.

İhmaller detaylı anlatıldı​

Analiz, tespit ve değerlendirme kısmında ise yığının projeye uygunluğunun kontrol edilmediği, hareketliliği ölçecek cihazların bulunmadığı, dizaynın alana göre uygun yapılmadığı aktarıldı ve “Hatalı proje, hatalı uygulama” notunun yer aldı.

Anagold asli kusurlu bulundu​

Ana firma Anagold Madencilik’in, yığın liç sahasından kayan solüsyon içerikli toprak için hiçbir önlem almadığı ve kirletilmeye açık olan kuru dere yatağına akmasıyla toprağın kayması esnasında oluşan gaz ile hava kirliliğine yol açıldığı belirtildi. Sabırlı Deresi’ne akmasıyla toprak kirliliğine, yüzeysel ve yeraltı suyu kirliliğine yol açacak olması vurgulandı.

Şirket, mevzuata aykırı hareket etmesi ve verdiği taahhütlere uymaması gerekçesiyle, “kasten veya taksirle çevreyi kirletme suçu”ndan “asli kusurlu” bulundu.

Ülke müdürü kusursuz​

Olaydan sonra gözaltına alınan ve altı saat sonra serbest bırakılan Anagold Madencilik Ülke Müdürü Cengiz Demirci kusursuz bulundu:

“Anagold Madencilik A.Ş.’ye ait finansla ile ilgili işlerde üst merciler, SSR üst yöneticiler ve Çalık Holding üst yöneticilerine bildirilmesi ve bununla ilgili koordinasyonu sağladığı, teknik olarak yetkisinin olmadığı tespit edilmiş olup meydana gelen kaza olayında kusurunun olmadığı kanaatine varılmıştır.”

Kanadalı yetkili ve ABD’den dönmeyen direktör “asli kusurlu”​

Iain Ronald Guille, Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) giden ve facia sonrası dönmeyen Operasyon Direktörü Kenan Özdemir, Operasyon Direktörü Vekili Abdülkadir Cansız, Jeoloji Yüksek Mühendisi ve Maden Müdürü Vekili İzzet Tekin, Oksit Operasyon Asistan Mühendisi Kaan Murat Akpolat, Oksit Operasyon Mühendisi Şenol Demir, Jeoteknik Mühendisi Ali Rıza Kalender, Proses Oksit Müdürü Hüseyin Üstündağ ve Oksit Operasyon Başmühendisi Murat Bayraktar “asli kusurlu” bulundu.

Borulama Süpervizörü Soysal Doğan’ın amirlerinin direktifleri doğrultusunda iş ve işlemleri yaptığı belirtildi. Kendi başına süpervizörler olarak herhangi bir iş yapma yetkisinin olmadığı ancak, tecrübesine dayanarak dikkatsiz davrandığı gerekçesiyle “tali kusurlu” sayıldı.

Maden Müdürü Özgür Kaya, Maden Yeni Müdürü Mehmet Türk, Oksit Operasyon Asistan Mühendisi Elif Reyhan, İş Güvenliği Müdürü Selçuk Çiftçi, İş Güvenliği Uzmanı Gizem Gazcı “kusursuz” bulundu.

Taşeron şirketler kusursuz​

Anagold bünyesindeki Alt İşveren Çiftay A.Ş., Kar-Sa A.Ş., Asil Çöpler A.Ş, Asil Keklik A.Ş. ve yetkilileri, emirleri yerine getirdikleri ve yığın liçi ile herhangi bir illiyet bağının olmadığı gerekçesiyle “kusursuz” sayıldı.

Kaynak:
Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view URLs content!
 

İliç maden faciası bilirkişi raporu: “İş kazası”; altı kişi tutuklandı​

İliç'te yaşanan maden faciasında bilirkişi raporu tamamlandı. Raporda yaşanan facia "iş kazası" olarak nitelendirildi.
1716664100908.png

İliç’te Anagold Madencilik’e ait Çöpler Altın Madeni’nin liç sahasında meydana gelen kaymayla ilgili yeni bilirkişi raporu yayımlandı. Rapor, meydana gelen olayı ‘iş kazası’ olarak nitelerken, 13 kişinin asli kusurlu sayıldığı belirtildi.

Gazeteci İsmail Saymaz’ın aktardığı bilgiye göre, raporun ardından altı kişi tutuklandı.

Saymaz, Anagold Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Yalçın Demirci, Operasyon Şefi Fuat Yılmaz, Patlatma Mühendisi Muhammed Kılıç, İSG Müdürü Selçuk Çiftlik, Proje Müdürü Shaun Schwartz ve Mühendis İshak Aslan’ın tutuklandığını kaydetti.

Kaynak:
Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view URLs content!
 
Sayın @Üyeler
Maden kazasının bilirkişi raporundan aşağıda ki alıntıları dikkatinize sunmak ve görüşlerinizi öğrenmek istedim. Raporun iş güvenliği açısında değerlendirildiği bölüm ve meslektaşımız iş güvenliği müdürünün kusurunun gerekçelendirildiği bölüm.

Şahsi kanaatim olarak raporun kendi içerisinde çeliştiğini düşünüyorum. Bilirkişiler iş güvenliği müdürünün görevlerine atıf yapmışlar ve atıf yaptıkları bölümde açık açık görevi için rehberlik yazmasına rağmen asli kusur yazmışlar. Ben bunun adil olmadığını düşünüyorum, peki ya sizlerin yorumları nedir?


Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view spoiler content!


Please, Giriş Yap or Kayıt Ol to view spoiler content!
 
Merhaba Fatih Bey.

Öncelikle yukarıdaki raporların İş Güvenliği Uzmanı için değil , İşyerinin Üst Yönetiminde görev alan Operasyon Başkan Yardımcısına bağlı olarak çalışan "İSG Müdürü" hakkında düzenlendiğini not düşerek !!! Olayın nasıl gerçekleştiği , iş kazasına neden olan faktörler ve önleme metotları ile tespit edilen uygunsuzlukların doğruluğu veya yeterliliğini sorgulamadan , sorunuza istinaden yorumlamaya çalışacağım...

**** İSG Müdürü pozisyonu , organizasyondaki konumu itibariyle (Direkt Üst Yönetimden Operasyon Başkan yardımcısına bağlı...) İşveren Vekilidir ! İşveren Vekilleri sorumlu oldukları organizasyon alanıyla ilgili İşveren adına hareket eder ve işçiye karşı sorumludurlar !

"İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur.
Bu Kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da uygulanır." (4857 Sayılı Kanun , Madde 2)


****
İSG Müdürünün sanıyorum kendisine tebliğ edilmiş olan görev tanımında yer alan , sizin belirttiğiniz "Rehberlik" olarak belirtilen kısmın devamını okuyalım dilerseniz....

"....Risk değerlendirmesi sonucunda alınması gereken önlemler konusunda önerilerde bulunulması ve takibinin yapılmasının sağlanması, Çalışma ortamının periyodik olarak denetlenme planlamasının sağlanması, uygunsuzlukların giderilmesi için önerilerde bulunulması ve takibi, Uygunsuzlukların raporlanması, takibinin yapılması ve ilgililerin bilgilendirilmesi..."

Buradan anlaşılacağı üzere rutin veya rutin olmayan tüm işlere İSG Birimi rehberlik etsin , görüş belirtip gerektiğinde yönlendirsin şeklinde görev atfedilmiş FAKAT bunun yanında da yukarıdaki devam cümlesinde vurgulanan şekilde kısaca ; "riskler, önleme ve düzeltici faaliyetlerin belirlenmesi, uygunsuzlukların denetlenmesi ve takip edilerek ilgililerin bilgilendirilmesi..." yani sadece çalışmalara rehberlik etmekle kalmasın İşveren adına risklerin tespitinden önlenmesine kadar süreçleri takip ederek denetlesin , gerektiğinde de ilgilileri uyarsın... şeklinde görev tanımları ile bağlanmıştır.

Peki iş kazasında tespit edilen kusurlar nelerdir ;

1) Risk analizinin yetersiz olması, (Bu kısım genel geçer ifade ile bağlanmış... Yapılan iş - sektör - prosesin ulusal / uluslararası mevzuat ve literatürlerde belirli izleme, takip , ölçme, değerlendirme ve uygulama metotlarını zorunlu kılıyorsa ve bunlar uygulanmadığı halde risk analizinde yer almıyorsa İSG ile ilgilenen profesyonel ve İşveren Vekillerinin sorumluluğu aranır... Bu tanımlamadan bağımsız genel bakarsanız riski tespit etmek ve tedbir almak İşverenin ve Vekillerinin sorumluluğudur. Dolayısıyla fark İş güvenliği profesyonelleri genel durumda bu kusur dışında kalabilir...)
2) Risk teşkil eden durumların izleme ve önlemede tedbirler ile ilgililerin uyarılmasında eksiklikler olması
3) Acil Durumlara ilişkin işyerinin bir Eylem Planı bulunmaması, spontane olarak duruma müdahale edilmiş olması...

Tüm bu bulgular ile değerlendirirseniz (Paylaşılan kısımda bu uygunsuzluklara ilişkin herhangi bir tespit, bildirim, raporlama görmüyoruz...) İSG Müdürünün "İşveren Vekilliği niteliği ve kendisine atfedilen görev ile.." kusur tespitinin doğru olduğu kanaatindeyim.

Sağlıklı günler.




BİLGİ ! Rapordaki bence en fahiş hata kusurların Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik ile izah edilmiş olmasıdır ! Madenler bu yönetmelikte kapsam dışı istisna olarak belirtilmiştir...

BÜYÜK ENDÜSTRİYEL KAZALARIN ÖNLENMESİ VE ETKİLERİNİN
AZALTILMASI HAKKINDA YÖNETMELİK
BİRİNCİ BÖLÜM

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, Ek-1’in Bölüm 1 ve Bölüm 2’sinde belirtilen sınır değerlere eşit veya üzerindeki miktarlarda olmak üzere; Bölüm 1 ve Bölüm 2’ye konu olan tehlikeli maddeleri bulunduran, bulundurması muhtemel olan veya içerisindeki endüstriyel bir kimyasal prosesin kontrol kaybı esnasında bu miktarlarda tehlikeli madde oluşması beklenen, alt ve üst seviyeli kuruluşlara uygulanır.

İstisnalar
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik;
........................
ç) Madenlerde, taş ocaklarında ve sondaj kuyusu vasıtasıyla minerallerin ve hidrokarbon bazlı doğal maddelerin
aranması, çıkarılması ve işlenmesi faaliyetlerine,
........................
uygulanmaz.
 
osman.koyuncuOsman bey günaydın, öncelikle değerli yorumlarınız için teşekkür ederim.

Yorumunuzun geneline baktığımız zaman isg müdürünün işveren vekili olmasına dayanıyor dersem çok hatalı olmaz sanırım. Fakat bilirkişi raporunda böyle bir açıklama görmedim. Bu durumda isg müdürünün işveren vekilliği sizin varsayımınız oluyor dersem doğru olur sanırım. Yanlış bilmiyorsan işveren vekilliği atamaları yazılı olarak yapılması gerekir. Muhtemelen siz görev tanımını yazılı atama olarak değerlendiriyorsunuz fakat bu görev tanımında açık açık işveren vekilliği geçmiyorsa tam bir atamadan söz edilemez diye düşünüyorum.

Oparasyon Başlan Yardımcısı I.R.Guille’ya bağlı çalışmakta olup görev kapsamında “İş Sağlığı ve Güvenliği ekibinin yönetilmesi, Şirket tarafından belirlenen İş Sağlığı ve Güvenliği hedeflerine uygunluğun denetlenmesi ve raporlanmasının sağlanması, İşyerinde yapılacak rutin ve rutin dışı tüm işlerde İş Sağlığı ve Güvenliği birimi tarafından rehberlik edilmesi, İşyeri ve yapılan işlerin güvenliği için risk değerlendirmesi çalışmalarına İş Sağlığı ve Güvenliği biriminden katılım sağlanması, Risk değerlendirmesi sonucunda alınması gereken önlemler konusunda önerilerde bulunulması ve takibinin yapılmasının sağlanması, Çalışma ortamının periyodik olarak denetlenme planlamasının sağlanması, uygunsuzlukların giderilmesi için önerilerde bulunulması ve takibi, Uygunsuzlukların raporlanması, takibinin yapılması ve ilgililerin bilgilendirilmesi, 02.03.2019 tarih 30702 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik” Genel yükümlülükler, Güvenlik Raporu İle İlgili Hususlar, Acil
Durum Planları, Çeşitli ve Son Hükümler başlıklarında belirlenen gerekliliklerin karşılanmasını sağlanması için önerilerde bulunulmasından” sorumludur.


Görev tanımını yukarıya tekrar kopyaladım.
"İşyeri ve yapılan işlerin güvenliği için risk değerlendirmesi çalışmalarına İş Sağlığı ve Güvenliği biriminden katılım sağlanması" bu kısımdan ben risk değerlendirme sürecinin sahibinin iş güvenliği müdürünün yada departmanının olmadığı sonucunu çıkarıyorum. Dolayısıyla yığın linç sahasında ki değişimlerin risk analizini yapmak işverenin sorumluluğu olarak değerlendiriyorum. İşveren bu risk analizini yapmak için gerekli teknik ekibi kurmak ve iş güvenliği departmanıda katılım göstermek zorundadır.

Buna bağlı olarak 1,2 ve 3 olarak sıraladığınız maddeleride katarsak. 1 numaralı maddede ki risk analizi kısmına yaklaşımım yukarıdakine benzer olacaktır. Risk analizi yeterli değilse bu işverenenin ihmalidir.

2 numaralı maddede ki yorumunuza katılıyorum. Fakat ortada işveren tarafından geliştirilmiş bir risk analizi olmadığı için önlemlerin takibindende sorumlu tutamayız diye düşünüyorum.

3 numaralı maddeye yaklaşımımda risk analiziyle benzer olacaktır. Buda işverenin sorumluluğudur.

Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik konusunda ki eklemeniz oldukça yerinde olmuş ve tamamen katılıyorum size.

Burada iş güvenliği müdürü için tek yorumum raporda belirtilmeyen şu konu olurdu. Liç sahasında ki değişiklikleri kapsayacak şekilde risk analizinin yenilenmesi gerekliliğini, acil durum planının yetersizliğini yönetime bildirdi mi? Bildirdiyse önlem alınmadığı zaman ne yaptı? Çatlaklar oluştuğu zaman yönetimin gecikmesiyle ilgili iş durdurma talimatı verdi mi? İş durdurma talimatı bile bence yönetim tarafından verilmelidir. Ama eksiklikler varsa en azından eksiklikler listelenip yönetime iş durdurma talimatı verilebilirdi. Yönetim uyar yada uymaz onların insiyatifi ama iş güvenliği departmanı açısından uygun raporlama ve takip raporlamaları bence burada asıl kritik konu.
 
Fatih ÖzcanTekrar merhaba Fatih Bey.

Doğru , olayı İSG Müdürünün işveren vekilliği üzerinden yorumladım. İsterseniz iş kazası ve meslek hastalığı ile ilgili Ülkemizde mevzuat ile birlikte hukuki süreçlerin işletilmesi hakkında naçizane tecrübe ve yorumlarımı ekleyeyim.

*** Ülkemizde İşveren Vekilliği tespiti soruşturma, kovuşturma ve yargılamada organizasyon şemaları veya atama listeleri üzerinden yapılmaktadır (4857 Sayılı Kanuna da bu madde sonradan eklendi. Muhtemel olarak da tam bu nedenle eklendi...). Bunun için tekraren belirtmeliyim ki "İşveren Vekilidir" şeklinde yazılı olan bir tebligat aranmamaktadır.

*** İşveren Vekilliğini sadece İSG konuları için düşünmeyin ! işçiye karşı İşveren üzerine atfedilen yükümlülüklerin (İşveren adına yönetmekle yükümlü oldukları sahalar-tesisler için) tamamında sorumlu tutulmaktadır. Kendisine işveren adına işin tamamı veya bir kısmı ile ilgili ; yönetme, sevk idare, prosesin yürütülmesinde yöntemin belirlenmesi vb yetkileri verilmiş olan , İşyeri Organizasyon Şemasında ve/veya Atama Listelerinde belirtilmiş yöneticiler işveren vekili olarak tanımlanmaktadır. Yaşanan olayda da bu nedenle kendi sorumluluk ve yetki alanı ile ilgili illiyet aranmıştır.

Yani aslında benim yorumum değil , uygulamanın kendisini belirtmeye çalıştım. Bu arada Görev Tanımının , bilirkişinin kendi çıkarımı değil , atama listeleri ve ekinde yer alan görev tanımı tebliği olduğunu kabul ediyorum ! Zaten bu şekilde değilse ayrı bir facia olur...

Konuya dönersek raporun yayınladığınız kısmında (tamamını incelemedim) 3 ana uygunsuzluktan bahsediliyor;

1) Risk analizinin yetersiz olması,
2) Risk teşkil eden durumların izleme ve önlemede tedbirler ile ilgililerin uyarılmasında eksiklikler olması
3) Acil Durumlara ilişkin işyerinin bir Eylem Planı bulunmaması, spontane olarak duruma müdahale edilmiş olması...

*** İSG Müdürüne atfedilen görev tanımını tekrar edelim;
1) İş Sağlığı ve Güvenliği ekibinin yönetilmesi, (Burada İş Güvenliği Uzman/Uzmanları , İşyeri Hekim/Hekimleri ve varsa tekniker ile diğer sağlık personellerinin sevk-idaresinden çalışmalarının kontrolü vs dahil olmak üzere bütünüyle yönetimden bahsedilmekte... İŞVEREN VEKİLİ ....)
2) Şirket tarafından belirlenen İş Sağlığı ve Güvenliği hedeflerine uygunluğun denetlenmesi ve raporlanmasının sağlanması, (Buradan işyerinin , iş güvenliğine ilişkin belirli hedefler oluşturduğunu ve bu hedeflere uygunluğun denetlenmesi ve sapmaları hususunda Üst Yöneticiye bilgi aktarımının İSG Müdürü sorumluluğu olduğunu anlıyoruz)
3) İşyerinde yapılacak rutin ve rutin dışı tüm işlerde İş Sağlığı ve Güvenliği birimi tarafından rehberlik edilmesi, (Burada bahsedilen 6331 Sayılı Kanun ve ilgili yönetmeliklerinde tanımlanan İşyeri Sağlığı ve Güvenlik Birimi -İSGB ... Dolayısıyla İSG Müdürünün yönetmekle görevlendirildiği , bu birimde görevli isg profesyonellerinin mevzuatla belirtilmiş olan sorumluluğuna (yani Rehberlik) atıfta bulunulmuş...)
4) İşyeri ve yapılan işlerin güvenliği için risk değerlendirmesi çalışmalarına İş Sağlığı ve Güvenliği biriminden katılım sağlanması, Risk değerlendirmesi sonucunda alınması gereken önlemler konusunda önerilerde bulunulması ve takibinin yapılmasının sağlanması, (Burada yine İSG Müdürünün yönetmekle görevlendirildiği , İSG biriminde görevli isg profesyonellerinin mevzuatla belirtilmiş olan sorumluluğuna (Bkz. İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki ve Sorumlulukları Hk. Yön. , Madde 9 - 1/b) atıfta bulunulmuş...)
5) Çalışma ortamının periyodik olarak denetlenme planlamasının sağlanması, uygunsuzlukların giderilmesi için önerilerde bulunulması ve takibi, Uygunsuzlukların raporlanması, takibinin yapılması ve ilgililerin bilgilendirilmesi (Burada yine İSG Müdürünün yönetmekle görevlendirildiği bir süreçten bahsedilmektedir)


Yukarıda kanun olarak belirttiğim ve İSG Müdürüne işyeri tarafından tanımlanan Görev içeriğine baktığımızda kendisi İşveren Vekilidir tespitini yapıyorum. (Bu arada bilirkişi böyle bir müdür vardır şeklinde varsayımda bulunarak İSG Müdürüne ulaşmamıştır.... Kendisine iletilen dokümanlar içerisinde işyeri Organizasyon Şeması ve Atama Listelerinde yer aldığı için değerlendirme yapmıştır !)

*** Bilirkişi , İSG Müdürünü İşveren Vekili olarak tespit ettikten sonra kendi sorumluluk alanında bulunan ve illiyet kurulabilecek uygunsuzlukları sıralamış;

1) Risk analizinin yetersiz olması,
(Bu husus Bilirkişi tarafından zorlama yapılmış ve kendi yorumu katılarak İşveren Vekiline yüklenmiş... Doğrusu İşveren olmalıydı !)

2) Risk teşkil eden durumların izleme ve önlemede tedbirler ile ilgililerin uyarılmasında eksiklikler olması,

(Bilirkişi Risk analizinin ilk gönderilen dokümanlarda iletilmediğini özellikle belirtmiş ! Ayrıca risk oluşturan tasarım parametrelerinin kontrolüne yönelik sistem geliştirilmemesinin kazada etken olduğunu özellikle vurgulamış... Burada tasarım parametrelerinin ve uygulamanın belirlenmesinin Proje Müdürlüğünde olduğunu da vurgulamış. Burası İSG Müdürüne kusur atfetmek için bana da tekrar okuduğumda biraz zorlama geldi... 1.maddede ki riskle bağlantılı oluşturmuş gibi...)

3) Acil Eylem Planı bulunmaması , (Acil Eylem Planı yoksa ; risklerin tespit edilmediği gibi önleme ve sonrasında uygulama olarak doğru ve yeterli risk analizi yapılmamıştır... diyerek kendi yorumumla başlayayım... Sizinde belirttiğiniz gibi Risk Analizi ve Acil Eylem Planı hazırlanması İşveren Sorumluluğudur... İSG Müdürünün İşveren Vekili olduğunu hatırlarsak bu konuda İşveren adına sorumluluğu paylaşan kişi olduğu sonucuna ulaşabiliriz. Buradan geriye gidersek 1 ve 2.maddelerde ki uygunsuzlukların doğru tespit olduğu yorumunu da yapabiliriz !)


Tekrar belirtmek isterim ki ; İSG Müdürü ile İş Güvenliği Uzmanını birbirine karıştırmıyorum veya eşleştirip yorumlamıyorum ! Olayın baş kahramanı İş Güvenliği Uzmanı olarak belirtilmiş olsaydı farklı yorumlarım olurdu... İSG Profesyonelleri arasında mevzuat ile sınıflandırılmış ve meslek tanımlamaları yapılmış "İSG Müdürü" diye bir görev bulunmuyor... İşyerinin kendi organizasyonunda tanımladığı ve görev atfettiği İşveren Vekillerinden birisi... Tıpkı Üretim Müdürü, Planlama Müdürü, Bütçe Müdürü, İnsan Kaynakları Müdürü, Satınalma Müdürü vs.... gibi.

Yorumlarınıza saygı duymakla birlikte bakış açım ve yorumum bu şekildedir.

Saygılar, Sağlıklı Günler.
 
Merhabalar @Fatih Özcan @osman.koyuncu .Bahse konu olay üzerinden değil de bakış açılarınız ve tartışma şeklinizden inanılmaz keyif aldım. Sizin gibi işin ehli kişilerin sayısı çoğalmalı :) Naçizane olarak belirtmek isterim ki kısmen haklı olduğunuz yerler ikinizin de mevcut. İsg Müdürü dediğimiz kişi şayet İşveren vekili olarak noterden kapsam belirtilerek atama yapılan bir kişi değilse bir çalışan olarak değerlendirilmeli ve yine 6331 de İşverenin Genel Yükümlülüklerinde belirtilen Madde 4 ün alt bendinde yazan "Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilemez." den yola çıkarak işverenin hatalı olduğunu düşünüyorum. Saygılar...
 
KupratMerhabalar, herkesin konulara yaklaşımının farklı olması gayet normal. Önemli olan bunun farkında olarak ortak bir yol bulmaya çalışmak. Osman beye yada bana katılanlar mutlaka olacaktır hatta yargı kararlarında bile yorum farklılıkları olabiliyor. Burada ki asıl olay farklı bakış açılarını meslektaşlara göstererek gerektiği kadar önlem yada kendilerini güvenli tarafa almalarını sağlamak.

Foruma kurarken basit bir şekilde dosya paylaş geç olarak başlamadım ve her zaman forumun yönünü tartışmaya açık bırakmak istiyorum. Bu yüzden herkesin tartışamalara katılımı mutlu eder beni.
 
Üst