Fatih Özcan
Site Kurucusu
- Katılım
- 7 Aralık 2013
- Şehir
- Yurt Dışı
- Sertifika
- Diğer Belge
- Firma
- ABL Group
Nilgün FIĞLALI
Kocaeli Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü
Kocaeli Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü
Günümüzde mamul veya hizmet üretimi gerçekleştiren bir işletme sisteminin en değerli kaynağı insandır. İnsanın psikolojik, fizyolojik ve zihinsel olarak sağlıklı, güvenli, tehlike ve risklerden arındırılmış bir ortamda çalışmasını sağlamak ancak çalışma yeri ve çevresi, kullandığı araç-gereç,
donanım ve teçhizat, çalışma düzeni ve yaptığı görev tasarımının insanca olması ile mümkün olabilmektedir.
Dünyada, üretim sistemlerinde insanın yeri ve önemi ile ilgili olarak tarih içerisindeki değişim ve gelişime baktığımızda; ancak Endüstri Devrimi ile birlikte insanlarda sağlık-hastalık-iş arasında bir ilişki olduğu düşüncesinin ağırlık kazanmaya başladığını ve bu alanda araştırmaların yapıldığını görmekteyiz. Daha öncesinde insanın makineden farklı bir bileşen olduğu, hangi işe atanmasının daha uygun olacağı, yeteneklerinin, kapasitesinin, becerilerinin ve performansının ne olduğu, neye göre değiştiği veya nasıl
ölçülebileceği gibi konular araştırma gündeminde yer almamaktaydı. Endüstri Devriminden itibaren iş bölümü kavramı ile başlayan ve çalışan motivasyonu, işe göre işçi seçimi ve eğitimi, işçi-işveren ilişkileri, verimlilik, iş güvenliği gibi konularla devam edip günümüze ulaşan bir değişim içerisinde insan faktörünün yeri, önemi ve sisteme katabilecekleri konusundaki fikirler değişim göstermiştir. Böylelikle; işin insana ve insanın da işe uyumu için gerekli koşulları belirleyen, Ergonomi bilim dalı doğmuştur.
Ergonomi bilim dalı; sadece çalışma ortamlarında değil içerisinde insanın yer aldığı yaşama, alış-veriş, eğitim, ulaşım gibi her tür ortamın koşullarının belirlenmesinde ve yine insanların kullanacakları ürünlerin tasarlanmasında önemli roller üstlenmektedir. Özel olarak çalışma ortamlarında ergonominin yeri, önemi ve amacını belirtmek gerekirse; “bir üretim sisteminin merkezine insanı yerleştirerek,
çalışma ortamlarını, aletleri, çalışma sistemlerini ve görevleri insanın güvenliğini, sağlığını, rahatını ve
performansını artıracak şekilde tasarlamayı amaçlamaktadır” denebilir. Bu amaçları başarabilmek için Ergonomi çeşitli bilim dalları ile etkileşimli olarak çalışmaktadır.
Bu bilim dalları arasında; psikoloji (insan davranışı ve insanlar arası ilişkileri inceler), fizyoloji (organların çalışmasını inceler), tıp (insan sağlığının sürdürülmesi ya da bozulan sağlığın yeniden düzeltilmesi ile uğraşır), sosyoloji (toplum yapısını, gelişimini ve değişimini inceler), antropometri (insan vücudunun boyutlarını inceler), biyomekanik (mekanik ve fizik kurallara göre insan vücudunun hareketlerini değerlendirir) ve mühendislik (problemlerin teşhisi, analizi, çözümlenmesi ve çözümün hayata geçirilmesi ile ilgilenir) sayılabilir.
Yunanca kökenli Ergon (iş) ve Nomos (yasa) kelimelerinin bir araya gelmesi ile ortaya çıkan Ergonomi (İngilizce’de Ergonomics/Human Factors), işle ilgili yasalar bütünü anlamına gelmektedir. İnsanı çalışması sırasında bilimsel olarak incelemekte ve disiplinlerarası bakış açısıyla; insanı doğal yetenekleri ve özelliklerine göre en uygun işe yerleştirmeyi amaçlamakta; çalışma koşullarını iyileştirerek, daha az iş kazası ve meslek hastalığı riski olan insanca çalışma ortamlarının tasarlanmasını sağlamakta ve uyumsuzlukları önlemeye ve çalışan performansını geliştirmeye
yardımcı olmaktadır.
II. Dünya Savaşı sırasında bir disiplin olarak uygulamalarını gördüğümüz Ergonomi, savaş sonrasında endüstrinin içerisinde bulunduğu kötü ve olumsuz şartların düzeltilmesinde de önemli roller üstlenmiştir. Ergonominin tanıtılması, bu konudaki çalışmaların artırılması, yapılan çalışmaların paylaşılması ve çeşitli şeklilerde yayınlara dönüştürülmesi amaçlarını gerçekleştirmek üzere dünyada ilk olarak 1949 yılında İngiltere’de bir Ergonomi Derneği kurulmuştur. Bunu daha sonra 1961 yılında Uluslararası
Ergonomi Derneği takip etmiştir. Ülkemizde de 1996 yılında bir Ergonomi Derneği kurulmuş olup faaliyetlerine devam etmektedir.
Oldukça geniş bir çalışma alanına sahip olan ergonominin çalışma konularını aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
- Vücut duruş ve hareketleri (oturarak veya ayakta çalışma; yük kaldırma, taşıma, itme veya çekme),
- Fiziksel çevre koşulları (aydınlatma, gürültü, titreşim, iklim, havalandırma, zararlı maddeler etkileri ve alınabilecek önlemler),
- İş organizasyonu (çalışma ve mola zamanlarının belirlenmesi, vardiya düzenleri, iş zenginleştirme, iş genişletme, iş rotasyonu),
- İş, görev tanımları ve analizi (iş ve görevlerin tasarlanması, mevcut işlerin ergonomik kriterlere uygunluğunun analiz edilmesi ve uygun işe uygun insanın atanması),
- Zihinsel çalışma ve enformasyon (bilişsel faktörler, zihinsel işyükü ve ölçülmesi, insan-bilgisayar etkileşimi).
da zihinsel (enformasyon) ağırlıklı görevler icra etmek zorunda kalmaktadır. Teknolojik ilerlemeler ve gelişmeler, bilgisayar desteğinin hemen her çalışma ortamında yer alması, insan rolünün zaman içerisinde fiziksel ağırlıklı boyuttan yani işi bizzat enerji sarf ederek gerçekleştirmekten kontrol, denetleme ve yönlendirme içeren zihinsel ağırlıklı boyuta taşımaktadır.
Günümüzde Ergonomi bilim dalı önüne katılan çeşitli ifadeler yardımıyla farklı alt alanlara da ayrılmış durumdadır:
- Makro Ergonomi (Macro Ergonomics): İnsan-Makine Sistemi kapsamındaki mikro boyutunun ötesinde, organizasyonel yapılanma boyutunda kadro planlarının oluşturulması, görev paylaşımlarının ve hiyerarşik yapının ergonomik prensiplere göre belirlenmesi konularını kapsamaktadır.
- Katılımcı Ergonomi (Participative Ergonomics): İncelenen üretim sistemlerinin problemlerinin tespit edilmesi, çözüm geliştirilmesi ve çözümlerin hayata geçirilmesi aşamalarının tümünde her kademe çalışanın fikirlerine ve temsilcilerine yer vermek prensibiyle çalışmalar yapmak ve yöntemler geliştirmek amacındadır. Makro ergonomi ve katılımcı ergonomi yöntem ve araçları, Toplam Kalite Yönetimi felsefesinin hayata geçirilmesinde doğrudan katkıda bulunan çalışma alanlarıdır.
- Yazılım Ergonomisi (Software Ergonomics): Yazılımların ve web sayfalarının, insanın daha rahat, kolay ve kısa sürede algılayabileceği şekilde tasarlanabilmesi için gerekli tasarım parametrelerinin ve yapılanma çeşidinin belirlenmesi ve ekran yerleşimi ile ilgili kararların verilmesi aşamalarında, ergonomik tasarım prensiplerinden faydalanmaktadır.
- Bilişsel Ergonomi (Cognitive Ergonomics): Ergonomik bakış açısı ve çalışma alanları içerisine insan davranışları, algılama ve psikoloji konularının dahil edilmesiyle birlikte ortaya çıkan ve enformasyon işleme süreçlerinin etkin olduğu zihinsel ağırlıklı görevlerin değerlendirme ve analizlerinin çok daha etkin olarak yapılabildiği bir çalışma alanıdır.
- Kansei Mühendisliği (Kansei Engineering): Kansei, Japonca’da “son kullanıcının aklındaki ürün imajı” anlamında kullanılan bir kelimedir. Kansei Mühendisliği ise müşterinin aklındaki ürün imajına uygun bir ürün tasarımı gerçekleştirmek üzere ürün tasarımı alanında faaliyet gösteren bir mühendislik dalıdır. Bu tasarımı gerçekleştirirken de ergonomik tasarım prensiplerinden faydalanmaktadır.
Yapılan iş ister fiziksel ağırlıklı ister zihinsel ağırlıklı olsun Ergonomik prensipler doğrultusunda tasarlanır, analiz edilir ve/veya iyileştirilip, geliştirilirse uzun dönemde çalışan sağlığı, performansı, mutluluğu ve motivasyonu açısından arzu edilen değerlere ulaşmak mümkün olabilmektedir.
Hendrick, 2008 yılındaki çalışmasında (Applying ergonomics to systems: Some documented “lessons learned”, Applied Ergonomics, 39, 418-426), 45 yıllık profesyonel çalışma hayatında, içerisinde yer aldığı ergonomi projelerindeki deneyimlerinden öğrendiklerini 23 başlık altında toplamaktadır. Bunların içerisinden bir kaçı, belki yöneticilerin ergonomik projeleri hayata geçirme konusunda en hassas oldukları konular arasında yer alan, maddi boyutla ilgilidir: Hendrick, ergonomik iyileştirme/geliştirme projelerinde yapılan yatırımın geri dönüşünün genellikle 6 ile 24 ay arasında gerçekleştiğini ve elde edilen faydanın yapılan harcamaların 10 katı ve daha fazlasına kadar ulaşabildiğini belirtmektedir. Ayrıca önemle vurguladığı bir diğer nokta da, bu sonuçlara ulaşabilmek için sistem geliştirme ile ilgili mühendislik projelerinin ergonomik prensipler ışığında gerçekleştirilmesinin, proje bütçesinde sadece %1 oranında artışa neden olduğudur. Ergonominin, bu tür projelerin başlangıcında değerlendirilmeye alınması hem daha ekonomik olmakta, hem de daha fazla fayda getirmektedir.
Ergonomi, uygulama alanının çeşitliliği ve uygulandığında sağlayabileceği katkılar ve faydalar açısından, çalışma ve yaşama ortamları ve ürünlerin tasarımı, iyileştirilmesi/geliştirilmesi gibi oldukça geniş bir alana hitap etmektedir. Günümüzde yeni yapılacak tasarımlar ve mevcut tasarımlarda yapılacak iyileştirmeler/geliştirmeler sırasında ergonomiden yararlanma oranı geçmişle karşılaştırıldığında
oldukça artmıştır. Gerek yöneticilerimizin ergonomiye bakış açılarındaki olumlu değişim, gerekse üniversitelerimizin ve meslek kuruluşlarımızın çabaları dikkate alındığında gelecekte, çalışma ortamlarının daha sağlıklı ve güvenli olarak tasarlanması ve günlük yaşantının daha konforlu hale getirilmesinde ergonominin rolü ve öneminin giderek artacağına olan inancım sonsuzdur.