Musa Kamil Ekin
Yönetim Grubu
- Katılım
- 6 Nisan 2015
- Sertifika
- C Sınıfı
- Firma
- BelKo ltd.şti.
Hastanede zorla kanalizasyona sokulan ve buradan kaptığı Hepatit B yüzünden karaciğer yetmezliğinden ölen taşeron işçinin davasında bilirkişi rektör ve taşeron şirketi suçladı.
İÜ Çapa Tıp Fakültesi’nde dört yıl önce taşeron işçisi olarak çalışırken, görevi olmadığı halde ve itiraz etmesine rağmen patlayan lağım suyunu temizlemek amacıyla kanalizasyona indirilen 26 yaşındaki Zafer Açıkgözoğlu, burada kaptığı enfeksiyon sonucu karaciğer yetmezliğine yakalanmış, tedavisi sürerken hayatını kaybetmişti.
İ.Ü. yönetimi de asli kusurlu
Açıkgözoğlu’nun ölümüyle ilgili 2014 yılında hem üniversite yönetimi hem de taşeron firma hakkında suç duyurusunda bulunan avukatları Yıldız Ertuğ Ünder ve Onur Deniz’in uzun süren çabaları sonuç verdi.
Soruşturmayı yürüten savcılık, bir iş hukuku bilirkişisi tayin etti. Bilirkişi, hem üniversite rektörü hem de taşeron firmadan iki yetkili asli kusurlu buldu. Raporda taşeron işçinin ölümünde iş güvenliği ve işçi sağlığı mevzuatına aykırı hareket edildiği belirtildi.
‘Enfeksiyon kapmasıyla ölümü arasında illiyet bağı var’
Açıkgözoğlu’nun kanalizasyon sahasına girdikten sonra kaptığı enfeksiyon ile ölümü arasında nedensellik (illiyet bağı) olup olmadığına ilişkin avukatların yaptığı başvuruyu da Adli Tıp Kurumu inceledi. Adli Tıp, işçinin kanalizasyona girdikten sonra kaptığı enfeksiyonla daha sonra yakalandığı karaciğer yetmezliği ve sonrasında yaşanan ölüm arasında illiyet bağı olduğunu tespit etti.
Bunun üzerine Rektör Yunus Söylet ve taşeron firmanın yetkilileri hakkında ‘taksirle adam öldürmeye sebebiyet vermek’ suçlamasıyla dava açıldı.
Rektörün yargılanması izne bağlı olduğu için o dosya ayrılarak Özel Soruşturma Bürosu’na gönderildi.
‘Üniversitenin de kusurlu bulunması son derece önemli’
Açıkgözoğlu’nun avukatlarından sağlık ve iş hukuku bilirkişi uzmanı Yıldız Ertuğ Ünder şunları söyledi: “Açıkgözoğlu’nun ölümüyle ilgili soruşturmada çok sayıda savcı değişti. Sonunda bir ceza davası açıldı. Bu olayda hem üniversite yönetiminin hem de taşeron firmanın asli kusurlu bulunması bizim olayın başından beri dile getirdiğimiz bir gerçekti. Ne yazık ki, geçtiğimiz günlerde bir basın organında çıkan haberde sadece taşeron firmanın kusurlu olduğu belirtilmişti. Üniversite yönetimi başından beri iddiaları reddetse de, Zafer’in ölümüne yol açan ihmal ve ağır kusurda üniversite yönetimi de taşeron firma ile birlikte asli kusurlu bulunmuştur. Bu nokta son derece önemlidir.”
‘Zafer’e sözümüz vardı’
Açıkgözoğlu’nun zorla lağıma girmesinin ardından Hepatit B kaptığını ve bunun da karaciğer yetmezliğine neden olduğunu hatırlatan Ünder, şöyle devam etti: “Adli Tıp Kurumu’nun bu kararının tıbbi literatüre uygun olduğunu belirtmiştir. Açıkgözoğlu’nun ölümünde kusuru olanların yargılanması önemli bir kazanımdır. Zafer’e sözümüz vardı. Onu unutmadık, unutmayacağız. Dava, aralık ayında İstanbul 18’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.”
İÜ Çapa Tıp Fakültesi’nde dört yıl önce taşeron işçisi olarak çalışırken, görevi olmadığı halde ve itiraz etmesine rağmen patlayan lağım suyunu temizlemek amacıyla kanalizasyona indirilen 26 yaşındaki Zafer Açıkgözoğlu, burada kaptığı enfeksiyon sonucu karaciğer yetmezliğine yakalanmış, tedavisi sürerken hayatını kaybetmişti.
İ.Ü. yönetimi de asli kusurlu
Açıkgözoğlu’nun ölümüyle ilgili 2014 yılında hem üniversite yönetimi hem de taşeron firma hakkında suç duyurusunda bulunan avukatları Yıldız Ertuğ Ünder ve Onur Deniz’in uzun süren çabaları sonuç verdi.
Soruşturmayı yürüten savcılık, bir iş hukuku bilirkişisi tayin etti. Bilirkişi, hem üniversite rektörü hem de taşeron firmadan iki yetkili asli kusurlu buldu. Raporda taşeron işçinin ölümünde iş güvenliği ve işçi sağlığı mevzuatına aykırı hareket edildiği belirtildi.
‘Enfeksiyon kapmasıyla ölümü arasında illiyet bağı var’
Açıkgözoğlu’nun kanalizasyon sahasına girdikten sonra kaptığı enfeksiyon ile ölümü arasında nedensellik (illiyet bağı) olup olmadığına ilişkin avukatların yaptığı başvuruyu da Adli Tıp Kurumu inceledi. Adli Tıp, işçinin kanalizasyona girdikten sonra kaptığı enfeksiyonla daha sonra yakalandığı karaciğer yetmezliği ve sonrasında yaşanan ölüm arasında illiyet bağı olduğunu tespit etti.
Bunun üzerine Rektör Yunus Söylet ve taşeron firmanın yetkilileri hakkında ‘taksirle adam öldürmeye sebebiyet vermek’ suçlamasıyla dava açıldı.
Rektörün yargılanması izne bağlı olduğu için o dosya ayrılarak Özel Soruşturma Bürosu’na gönderildi.
‘Üniversitenin de kusurlu bulunması son derece önemli’
Açıkgözoğlu’nun avukatlarından sağlık ve iş hukuku bilirkişi uzmanı Yıldız Ertuğ Ünder şunları söyledi: “Açıkgözoğlu’nun ölümüyle ilgili soruşturmada çok sayıda savcı değişti. Sonunda bir ceza davası açıldı. Bu olayda hem üniversite yönetiminin hem de taşeron firmanın asli kusurlu bulunması bizim olayın başından beri dile getirdiğimiz bir gerçekti. Ne yazık ki, geçtiğimiz günlerde bir basın organında çıkan haberde sadece taşeron firmanın kusurlu olduğu belirtilmişti. Üniversite yönetimi başından beri iddiaları reddetse de, Zafer’in ölümüne yol açan ihmal ve ağır kusurda üniversite yönetimi de taşeron firma ile birlikte asli kusurlu bulunmuştur. Bu nokta son derece önemlidir.”
‘Zafer’e sözümüz vardı’
Açıkgözoğlu’nun zorla lağıma girmesinin ardından Hepatit B kaptığını ve bunun da karaciğer yetmezliğine neden olduğunu hatırlatan Ünder, şöyle devam etti: “Adli Tıp Kurumu’nun bu kararının tıbbi literatüre uygun olduğunu belirtmiştir. Açıkgözoğlu’nun ölümünde kusuru olanların yargılanması önemli bir kazanımdır. Zafer’e sözümüz vardı. Onu unutmadık, unutmayacağız. Dava, aralık ayında İstanbul 18’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.”