Musa Kamil Ekin
Yönetim Grubu
- Katılım
- 6 Nisan 2015
- Sertifika
- C Sınıfı
- Firma
- BelKo ltd.şti.
'Çalışan güvenliği devletin asli sorumluluğudur'
15 Mayıs 2014
Soma'da yaşanan kazanın ardından birçok meslek örgütü yazılı açıklama yaparak kazaya isyan etti. Türk Psikiyatri Derneği de Soma'da yaşanan facianın ardından yazılı açıklama yaparak tepkilerini dile getirdi ve ruh sağlığı için yapılması gerekenleri anlattı. Yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi:
Güvenceli ve güvenli bir çalişma ortaminda çalişanin beden ve ruh sağliği korunabilir. Önlenebilir iş kazalari doğal bir sonuç olarak değerlendirilemez.
Türkiye'de, 1941 yılından bu yana maden ocağı kazalarında yaklaşık 3 bin kişi hayatını kaybetmiştir. En büyük kaybı verdiğimiz 1992'de 263 kişinin öldüğü Zonguldak'ın Kozlu ilçesindeki grizu faciasından daha büyük bir acıyı 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da yaşıyoruz. Yıllardır maden faciaları sonucu binlerce insanımız maden ocaklarının derinliklerinde can verdi ve vermeye de devam ediyor.
Son olarak Türkiye Kömür İşletmeleri'nin 2005'te aldığı kararla Soma Holding adlı özel bir şirkete devredilen maden ocağında 13 Mayıs 2014 Salı günü öğle saatlerinde meydana gelen maden faciasında resmi rakamlara göre 201 ancak bölgeden gelen haberlere göre daha fazla sayıda maden işçisi hayatını kaybetmiştir.
Daha önceki maden kazalarının ortaya çıkmasında yeterli denetimin yapılmamasının ve gerekli güvenlik önlemlerinin alınmamasının önemli rol oynadığı göz önüne alındığında; son maden kazasının sebepleri arasında da yetersiz denetim ve güvenlik önlemlerinin rol oynayabileceği akla gelmektedir. Türkiye’nin önlenebilir işçi ölümlerinde Avrupa’da 1. Dünya ülkeleri arasında 3. Sırada yer aldığı düşünülecek olursa bu ölümler iş kazası ya da bazı siyasilerin belirttiği gibi madencilik mesleğinin bir doğal sonucu olarak değerlendirilemez. Bu ölümlerin sorumlusu iş güvenliğini sağlamayan, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, iş kazalarını ve ölümleri doğal bir süreç olarak gören yetkililerdir.
ÇALIŞAN GÜVENLİĞİNDE DEVLET ASLİ SORUMLUDUR
TTB Çalışan Sağlığı Etik Bildirgesi’nde; “Çalışma hakkı en temel insan haklarından biridir. Bu hak tek başına bir anlam ifade etmeyeceği gibi, diğer temel haklardan olan yaşam hakkının özünü ihlal etmeyen sağlıklı ve güvenli bir iş ortamlarının sağlanmasıyla mümkün kılınabilir. Sağlıklı ve güvenli ortamlarda yaşama her bireyin temel hakkı olduğuna göre çalışma hakkının kullanımı sırasında işyerlerinin, çalışanların beden bütünlüğünü ve sağlığını bozacak etmenlerden arındırılması esastır. Bu nedenle çalışanların sağlığının korunması kamusal bir alandır ve kamusal bir örgütlenme modeliyle bu alanın yapılandırılması gerekmektedir. Çalışanların ve güvenliğinden devlet asli sorumludur. İş yaşamında devlet, çalışanlar, işverenler ve sendikalar ile birlikte işyeri hekimleri - iş güvenliği mühendisleri ve onların meslek örgütleri bu alanın sosyal taraflarıdır.” şeklinde belirtilmektedir.
KURALSIZ ÇALIŞMA ENGELLENMELİ
İş kazalarında yaralananlar ve yaşamını yitirenlerin yakınlarında önemli ruhsal sorunlar görülmektedir. Özellikle iş kazalarından yaralı kurtulan bireylerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) ve Majör Depresyon (MD) en sık karşılaşılan sorunlardır. TSSB’nin başlıca özelliği, gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma ya da kişinin fizik bütünlüğüne bir tehdit olayını yaşama ya da başka bir kişinin ölümüne ya da ölüm tehdidi altında kalmasına tanıklık etme ya da ailesinden birinin ya da başka bir yakınının beklenmedik ölümünü, öldürülmesini öğrenmesi gibi ağır bir psikososyal travma sonrasında ortaya çıkan birtakım özgül ruhsal belirtiler kümesi olarak tanımlanabilir.
İş kazalarının önlenmesinde öncelikle esnek ve kuralsız çalışma engellenmeli, işçiyi başka işverenlere kiralamayı, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri kısıtlayan iş yasası yerine, konunun tüm taraflarının katılımı ile demokratik bir yasa çıkarılmalıdır. Tüm çalışanlara iş güvencesi sağlanmalı, kaçak işçilik önlenerek kayıtlı hale getirilmeli, sosyal güvence altına alınmalıdır.
5 GÖNÜLLÜ PSİKİYATRİST BÖLGEYE ULAŞTI
Türkiye Psikiyatri Derneği olarak maden kazasından etkilenen insanlarımıza gerekli ruhsal desteği sağlamak amacıyla facianın hemen ardından akşam saatlerinde 5 psikiyatri hekiminin bölgeye ulaşması sağlanmıştır. Yaşanan facianın ardından bölgede Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği bünyesinde TPD Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi üyeleri ve gönüllü meslektaşlarınız ruhsal destek sağlamak konusunda çalışmaya devam edecektir. Soma’da yaşanan maden kazası nedeniyle Türkiye Psikiyatri Derneği olarak yaralanan maden işçilerimizin bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını ve yaşamını yitiren işçilerimizin yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Türkiye Psikiyatri Derneği
Merkez Yönetim Kurulu adına
Doç. Dr. Mehmet Yumru
Genel Sekreter
15 Mayıs 2014
Soma'da yaşanan kazanın ardından birçok meslek örgütü yazılı açıklama yaparak kazaya isyan etti. Türk Psikiyatri Derneği de Soma'da yaşanan facianın ardından yazılı açıklama yaparak tepkilerini dile getirdi ve ruh sağlığı için yapılması gerekenleri anlattı. Yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi:
Güvenceli ve güvenli bir çalişma ortaminda çalişanin beden ve ruh sağliği korunabilir. Önlenebilir iş kazalari doğal bir sonuç olarak değerlendirilemez.
Türkiye'de, 1941 yılından bu yana maden ocağı kazalarında yaklaşık 3 bin kişi hayatını kaybetmiştir. En büyük kaybı verdiğimiz 1992'de 263 kişinin öldüğü Zonguldak'ın Kozlu ilçesindeki grizu faciasından daha büyük bir acıyı 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da yaşıyoruz. Yıllardır maden faciaları sonucu binlerce insanımız maden ocaklarının derinliklerinde can verdi ve vermeye de devam ediyor.
Son olarak Türkiye Kömür İşletmeleri'nin 2005'te aldığı kararla Soma Holding adlı özel bir şirkete devredilen maden ocağında 13 Mayıs 2014 Salı günü öğle saatlerinde meydana gelen maden faciasında resmi rakamlara göre 201 ancak bölgeden gelen haberlere göre daha fazla sayıda maden işçisi hayatını kaybetmiştir.
Daha önceki maden kazalarının ortaya çıkmasında yeterli denetimin yapılmamasının ve gerekli güvenlik önlemlerinin alınmamasının önemli rol oynadığı göz önüne alındığında; son maden kazasının sebepleri arasında da yetersiz denetim ve güvenlik önlemlerinin rol oynayabileceği akla gelmektedir. Türkiye’nin önlenebilir işçi ölümlerinde Avrupa’da 1. Dünya ülkeleri arasında 3. Sırada yer aldığı düşünülecek olursa bu ölümler iş kazası ya da bazı siyasilerin belirttiği gibi madencilik mesleğinin bir doğal sonucu olarak değerlendirilemez. Bu ölümlerin sorumlusu iş güvenliğini sağlamayan, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, iş kazalarını ve ölümleri doğal bir süreç olarak gören yetkililerdir.
ÇALIŞAN GÜVENLİĞİNDE DEVLET ASLİ SORUMLUDUR
TTB Çalışan Sağlığı Etik Bildirgesi’nde; “Çalışma hakkı en temel insan haklarından biridir. Bu hak tek başına bir anlam ifade etmeyeceği gibi, diğer temel haklardan olan yaşam hakkının özünü ihlal etmeyen sağlıklı ve güvenli bir iş ortamlarının sağlanmasıyla mümkün kılınabilir. Sağlıklı ve güvenli ortamlarda yaşama her bireyin temel hakkı olduğuna göre çalışma hakkının kullanımı sırasında işyerlerinin, çalışanların beden bütünlüğünü ve sağlığını bozacak etmenlerden arındırılması esastır. Bu nedenle çalışanların sağlığının korunması kamusal bir alandır ve kamusal bir örgütlenme modeliyle bu alanın yapılandırılması gerekmektedir. Çalışanların ve güvenliğinden devlet asli sorumludur. İş yaşamında devlet, çalışanlar, işverenler ve sendikalar ile birlikte işyeri hekimleri - iş güvenliği mühendisleri ve onların meslek örgütleri bu alanın sosyal taraflarıdır.” şeklinde belirtilmektedir.
KURALSIZ ÇALIŞMA ENGELLENMELİ
İş kazalarında yaralananlar ve yaşamını yitirenlerin yakınlarında önemli ruhsal sorunlar görülmektedir. Özellikle iş kazalarından yaralı kurtulan bireylerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) ve Majör Depresyon (MD) en sık karşılaşılan sorunlardır. TSSB’nin başlıca özelliği, gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma ya da kişinin fizik bütünlüğüne bir tehdit olayını yaşama ya da başka bir kişinin ölümüne ya da ölüm tehdidi altında kalmasına tanıklık etme ya da ailesinden birinin ya da başka bir yakınının beklenmedik ölümünü, öldürülmesini öğrenmesi gibi ağır bir psikososyal travma sonrasında ortaya çıkan birtakım özgül ruhsal belirtiler kümesi olarak tanımlanabilir.
İş kazalarının önlenmesinde öncelikle esnek ve kuralsız çalışma engellenmeli, işçiyi başka işverenlere kiralamayı, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri kısıtlayan iş yasası yerine, konunun tüm taraflarının katılımı ile demokratik bir yasa çıkarılmalıdır. Tüm çalışanlara iş güvencesi sağlanmalı, kaçak işçilik önlenerek kayıtlı hale getirilmeli, sosyal güvence altına alınmalıdır.
5 GÖNÜLLÜ PSİKİYATRİST BÖLGEYE ULAŞTI
Türkiye Psikiyatri Derneği olarak maden kazasından etkilenen insanlarımıza gerekli ruhsal desteği sağlamak amacıyla facianın hemen ardından akşam saatlerinde 5 psikiyatri hekiminin bölgeye ulaşması sağlanmıştır. Yaşanan facianın ardından bölgede Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği bünyesinde TPD Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi üyeleri ve gönüllü meslektaşlarınız ruhsal destek sağlamak konusunda çalışmaya devam edecektir. Soma’da yaşanan maden kazası nedeniyle Türkiye Psikiyatri Derneği olarak yaralanan maden işçilerimizin bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını ve yaşamını yitiren işçilerimizin yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Türkiye Psikiyatri Derneği
Merkez Yönetim Kurulu adına
Doç. Dr. Mehmet Yumru
Genel Sekreter