Musa Kamil Ekin
Yönetim Grubu
- Katılım
- 6 Nisan 2015
- Sertifika
- C Sınıfı
- Firma
- BelKo ltd.şti.
Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’ne kayıtlı tüm diş teknisyenlerinde yapılan bir çalışmada her 100 teknisyenden 10’unda akciğer toz hastalığı olan pnömokonyoz bulundu.
Diş teknisyeni
Pnömokonyozlar akciğerin toza maruz kalmaktan kaynaklı hastalıklarıdır.
Maruz kalınan toz kristal silika ise silikozis, asbest ise asbestozis gibi terimlerle adlandırılırlar.
Bazen maruz kalınan toz ile meslek öyle özgün bir hastalık ortaya çıkarır ki, o zaman da kömür işçisi pnömokonyozu gibi isimler alırlar.
Pnömokonyoz, hangi toza ne kadar süre ve miktarda maruz kalındığına göre değişen seviyelerde solunum sıkıntılarına yol açar.
Kimisi kalan ömrünü merdiven çıkarken tıkanan biri; kimisi nefes darlığı ilaçları ile yaşayan ve iş bulmakta zorlanan biri; kimisi ise, kot kumlama işçilerinde olduğu gibi, suni solunum aygıtına bağlı, ızdıraplı bir ölümü bekleyen biri olur.
Tedavisi yoktur. Tek yol korunmadır. Ne kadar erken teşhis edilirse yaşam kalitesi ve çalışma gücü o kadar korunur.
Diş teknisyeni pnömokonyuzu isminde özel bir pnömokonyoz vardır.
Kendine özgü kabul edilmesinin nedeni diş teknisyenlerinin kendine özgü ve karmaşık bir toz ve duman bileşimine maruz kalmalarıdır.
Neler yoktur ki bu karışımın içinde: Krom, kobalt, molibden, silikon türevleri, manganez, silika, alçı, mum, reçine, metil metakrilat, seramik, nikel, berilyum, asbest…
Maruz kalınan maddeler bu kadar karmaşık olunca hangi maddenin hangi zararı yaptığını anlamak da çok zordur. İşte bu yüzden ortaya çıkan pnömokonyoz özgündür ve adı da diş teknisyeni pnömokonyozudur.
Ocak 2009-Ocak 2010 tarihleri arasında, Ankara ilindeki tüm diş teknisyenleri (Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’ne kayıtlı 175 diş protez laboratuvarında çalışan 440 diş teknisyeni) ile sonuçları yakın zamanda yayınlanan bir çalışma gerçekleştirildi.
Çalışmayı Ankara’daki çeşitli hastanelerde görev yapan hekim hocalarım Dilek Ergün, Recai Ergün, Ender Evcit, Türkan Nadir Öziş ve İbrahim Akkurt yaptı.
Araştırma sonucunda Ankara’daki 440 diş teknisyeninden 49 tanesinin diş teknisyeni pnömokonyozu olduğu ortaya çıktı. Bu yaklaşık her 100 diş teknisyeninden 10 tanesi demektir.
Diş teknisyeni pnömokonyozu olmayan her 100 teknisyenden 15 tanesinde öksürük, balgam, nefes darlığı gibi solunum şikayetleri vardı. Aynı şikayetler diş teknisyeni pnömokonyozu olan her 100 teknisyenden ise 40 tanesinde vardı. Yani hasta olanlar olmayanlara göre neredeyse 3 kat fazla solunum şikayeti geçirmekteydi.
2016 yılının Nisan ayında, İsg-Katip sitesindeki bir duyuruda şöyle denmekteydi:
“Kurumumuz tarafından 2015 yılı itibariyle; 81 İlin İl sağlık Müdürlüklerine yazı gönderilip diş protez laboratuvarlarında çalışan Pnömokonyoz ve Silikozis hastası diş protez teknisyenlerinin sayısını istenmiş ve 61 ilden gelen sonuçlara göre; 650 tane hastalığı teşhis edilmiş 35 tane hastalık şüphesiyle sevk edilmiş 1 tane de önce Pnömokonyoz tanısı konmuş daha sonra da akciğer CA hastalığına yakalanmış diş protez teknisyeni olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.”
Durum gerçekten içler acısı!
Üstelik bu sayılara, merdiven altı olarak adlandırılan, ruhsatsız atölyelerde çalışan diş teknisyenleri dahil değil. Ki, ruhsatsız oldukları için, çalışma koşullarının çok daha kötü olduğunu tahmin etmek zor değil.
Diş teknisyeni
Pnömokonyozlar akciğerin toza maruz kalmaktan kaynaklı hastalıklarıdır.
Maruz kalınan toz kristal silika ise silikozis, asbest ise asbestozis gibi terimlerle adlandırılırlar.
Bazen maruz kalınan toz ile meslek öyle özgün bir hastalık ortaya çıkarır ki, o zaman da kömür işçisi pnömokonyozu gibi isimler alırlar.
Pnömokonyoz, hangi toza ne kadar süre ve miktarda maruz kalındığına göre değişen seviyelerde solunum sıkıntılarına yol açar.
Kimisi kalan ömrünü merdiven çıkarken tıkanan biri; kimisi nefes darlığı ilaçları ile yaşayan ve iş bulmakta zorlanan biri; kimisi ise, kot kumlama işçilerinde olduğu gibi, suni solunum aygıtına bağlı, ızdıraplı bir ölümü bekleyen biri olur.
Tedavisi yoktur. Tek yol korunmadır. Ne kadar erken teşhis edilirse yaşam kalitesi ve çalışma gücü o kadar korunur.
Diş teknisyeni pnömokonyuzu isminde özel bir pnömokonyoz vardır.
Kendine özgü kabul edilmesinin nedeni diş teknisyenlerinin kendine özgü ve karmaşık bir toz ve duman bileşimine maruz kalmalarıdır.
Neler yoktur ki bu karışımın içinde: Krom, kobalt, molibden, silikon türevleri, manganez, silika, alçı, mum, reçine, metil metakrilat, seramik, nikel, berilyum, asbest…
Maruz kalınan maddeler bu kadar karmaşık olunca hangi maddenin hangi zararı yaptığını anlamak da çok zordur. İşte bu yüzden ortaya çıkan pnömokonyoz özgündür ve adı da diş teknisyeni pnömokonyozudur.
Ocak 2009-Ocak 2010 tarihleri arasında, Ankara ilindeki tüm diş teknisyenleri (Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’ne kayıtlı 175 diş protez laboratuvarında çalışan 440 diş teknisyeni) ile sonuçları yakın zamanda yayınlanan bir çalışma gerçekleştirildi.
Çalışmayı Ankara’daki çeşitli hastanelerde görev yapan hekim hocalarım Dilek Ergün, Recai Ergün, Ender Evcit, Türkan Nadir Öziş ve İbrahim Akkurt yaptı.
Araştırma sonucunda Ankara’daki 440 diş teknisyeninden 49 tanesinin diş teknisyeni pnömokonyozu olduğu ortaya çıktı. Bu yaklaşık her 100 diş teknisyeninden 10 tanesi demektir.
Diş teknisyeni pnömokonyozu olmayan her 100 teknisyenden 15 tanesinde öksürük, balgam, nefes darlığı gibi solunum şikayetleri vardı. Aynı şikayetler diş teknisyeni pnömokonyozu olan her 100 teknisyenden ise 40 tanesinde vardı. Yani hasta olanlar olmayanlara göre neredeyse 3 kat fazla solunum şikayeti geçirmekteydi.
2016 yılının Nisan ayında, İsg-Katip sitesindeki bir duyuruda şöyle denmekteydi:
“Kurumumuz tarafından 2015 yılı itibariyle; 81 İlin İl sağlık Müdürlüklerine yazı gönderilip diş protez laboratuvarlarında çalışan Pnömokonyoz ve Silikozis hastası diş protez teknisyenlerinin sayısını istenmiş ve 61 ilden gelen sonuçlara göre; 650 tane hastalığı teşhis edilmiş 35 tane hastalık şüphesiyle sevk edilmiş 1 tane de önce Pnömokonyoz tanısı konmuş daha sonra da akciğer CA hastalığına yakalanmış diş protez teknisyeni olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.”
Durum gerçekten içler acısı!
Üstelik bu sayılara, merdiven altı olarak adlandırılan, ruhsatsız atölyelerde çalışan diş teknisyenleri dahil değil. Ki, ruhsatsız oldukları için, çalışma koşullarının çok daha kötü olduğunu tahmin etmek zor değil.