ışılay acarlar
Kayıtlı Üye
- Katılım
- 21 Kasım 2018
- Sertifika
- C Sınıfı
- Firma
- enerjisa toroslar/ sevim mühendislik
2013 yılında ilgili yönetmelik kaldırılmasına rağmen, ağır ve tehlikeli işler raporu gündelik uygulamada hâlâ yer yer ve yanlış yorumlarla karşımıza çıkıyor.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenli Kanunu çıkmadan önce mesleksel sağlık ve güvenlikle ilgili mevzuatın yasal dayanağı 4857 sayılı İş Kanunu‘nın konuyla ilgili maddeleriydi. Söz konusu maddelere dayanılarak çıkarılan yönetmelikler de bu alandaki kimi uygulamaları daha ayrıntılı tanımlamaktaydı. “Ağır ve tehlikeli işler” ifadesi bu kanunda geçmekteydi ve konunun ayrıntıları 2004 yılında Resmi Gazete’de yayınlanan Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği‘nde ele alınmaktaydı.
Yönetmelik “hangi işlerin ağır ve tehlikeli işlerden sayılacağına, kadınlarla 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçilerin hangi çeşit ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılabileceklerine ilişkin hükümleri” belirlemekteydi.
Yönetmeliğin pratikte dört önemli faydası vardı. Birincisi, hangi işlerin ağır ve tehlikeli işlerden sayılacağına dair bir liste içeriyordu. İkincisi, bu işlerin hangisinde kadın ya da genç işçilerin çalıştırılabileceğini belirtiyordu. Üçüncüsü, hangi işçilerin, hangi sıklıkta sağlık raporu almaları gerektiğini tanımlıyordu. Dördüncüsü, muayenelerin yapılacağı formu veriyordu.
Yönetmeliğin konuyla ilgili kritik maddesi ise şöyleydi:
“Ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılacak işçiler (kadınlar dahil) ile 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçilerin işe girişlerinde, işin niteliğine ve şartlarına göre bedence bu işlere elverişli ve dayanıklı olduklarının fizik muayene ve gerektiğinde laboratuvar bulgularına dayanılarak hazırlanan hekim raporu ile belirlenmesi zorunludur. İşin devamı süresince de bu işlerde çalıştırılmalarında bir sakınca olmadığının 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçiler için en az 6 ayda bir, diğerleri için de en az yılda bir defa hekim raporu ile tespiti zorunludur. Bu raporlar işyeri hekimi, (Değişik ibare:R.G-7/3/2010-27514) işyeri sağlık ve güvenlik birimi, ortak sağlık ve güvenlik birimi, işçi sağlığı dispanserleri, bunların bulunmadığı yerlerde sırasıyla en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu, Sağlık Ocağı (Ek ibare:R.G-7/3/2010-27514) veya 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun gereği sağlık ocağının kaldırıldığı yerlerde aile hekimi, Hükümet veya belediye hekimleri tarafından verilir.”
Ancak, 2012 yılında yayınlanıp yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanunu‘nun mesleksel sağlık ve güvenlik ile ilgili tüm maddeleri kaldırıldı. Kaldırılan maddelerdeki hükümlerden biri de “ağır ve tehlikeli işler” ifadesiydi. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu artık işleri ve işyerlerini az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli olmak üzere üçe ayırmaktaydı. Bunların muayene periyotları ise, ilgili mevzuatta, sırasıyla, 5-3-1 yılda bir olarak düzenlemekteydi. Bu yüzden, artık ihtiyaç kalmadığından, Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği 2013 yılında yürürlükten kaldırıldı. Tehlike sınıfları, kadın ve genç ile çocuk işçilerin çalıştırılmasına ilişkin esaslar ise ayrı ve özgün bir mevzuatla tanımlandı.
Buna rağmen, yaklaşık 10 yıl boyunca uygulamalara yön verdiği için, “ağır ve tehlikeli iş” ifadesi hem uzun süre gündelik konuşmada, hem de uygulamada yerini korudu. Bunun kanımca en büyük nedeni ise, eskiden de yılda bir muayene edilen işlerin, yeni uygulama ile de aynı kaldığına inanılmasıydı.
Bu tam olarak doğru değil. Örneğin, “demir tel ve çubuktan malzeme imalatı işleri (Çivi, zincir, vida vb. gibi)” ilgili yönetmelikte ağır ve tehlikeli iş sayılmakta ve muayenelerin en az yılda bir tekrarlanması istenmekteydi. Oysa, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile gelen güncel uygulamada aynı işler “tehlikeli” sayılmakta ve sağlık muayenelerinin en az 3 yılda bir tekrarlanması istenmektedir.
Örnekler çoğaltılabilir. Ancak, özetle şunu söyleyebiliriz ki, “ağır ve tehlikeli iş ya da işyeri” tanımı üzerine kurulan sistem uygulamadan kaldırılmıştır. Yeni ve halen uygulanan sistem ise “az tehlikeli-tehlikeli-çok tehlikeli iş ya da işyeri” üzerine kuruludur. Bu yüzden, muayene periyotları, kadın ve genç işçilerin sağlık raporları, gece çalışma, muayene formu gibi konular yürürlükteki yeni mevzuat üzerinden yürütülmelidir. Sağlık raporlarında “ağır ve tehlikeli işlerde çalışabilir / çalışamaz” türünden ifadelerin ise yasal karşılığı yoktur ve yanlıştır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenli Kanunu çıkmadan önce mesleksel sağlık ve güvenlikle ilgili mevzuatın yasal dayanağı 4857 sayılı İş Kanunu‘nın konuyla ilgili maddeleriydi. Söz konusu maddelere dayanılarak çıkarılan yönetmelikler de bu alandaki kimi uygulamaları daha ayrıntılı tanımlamaktaydı. “Ağır ve tehlikeli işler” ifadesi bu kanunda geçmekteydi ve konunun ayrıntıları 2004 yılında Resmi Gazete’de yayınlanan Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği‘nde ele alınmaktaydı.
Yönetmelik “hangi işlerin ağır ve tehlikeli işlerden sayılacağına, kadınlarla 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçilerin hangi çeşit ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılabileceklerine ilişkin hükümleri” belirlemekteydi.
Yönetmeliğin pratikte dört önemli faydası vardı. Birincisi, hangi işlerin ağır ve tehlikeli işlerden sayılacağına dair bir liste içeriyordu. İkincisi, bu işlerin hangisinde kadın ya da genç işçilerin çalıştırılabileceğini belirtiyordu. Üçüncüsü, hangi işçilerin, hangi sıklıkta sağlık raporu almaları gerektiğini tanımlıyordu. Dördüncüsü, muayenelerin yapılacağı formu veriyordu.
Yönetmeliğin konuyla ilgili kritik maddesi ise şöyleydi:
“Ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılacak işçiler (kadınlar dahil) ile 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçilerin işe girişlerinde, işin niteliğine ve şartlarına göre bedence bu işlere elverişli ve dayanıklı olduklarının fizik muayene ve gerektiğinde laboratuvar bulgularına dayanılarak hazırlanan hekim raporu ile belirlenmesi zorunludur. İşin devamı süresince de bu işlerde çalıştırılmalarında bir sakınca olmadığının 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçiler için en az 6 ayda bir, diğerleri için de en az yılda bir defa hekim raporu ile tespiti zorunludur. Bu raporlar işyeri hekimi, (Değişik ibare:R.G-7/3/2010-27514) işyeri sağlık ve güvenlik birimi, ortak sağlık ve güvenlik birimi, işçi sağlığı dispanserleri, bunların bulunmadığı yerlerde sırasıyla en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu, Sağlık Ocağı (Ek ibare:R.G-7/3/2010-27514) veya 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun gereği sağlık ocağının kaldırıldığı yerlerde aile hekimi, Hükümet veya belediye hekimleri tarafından verilir.”
Ancak, 2012 yılında yayınlanıp yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanunu‘nun mesleksel sağlık ve güvenlik ile ilgili tüm maddeleri kaldırıldı. Kaldırılan maddelerdeki hükümlerden biri de “ağır ve tehlikeli işler” ifadesiydi. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu artık işleri ve işyerlerini az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli olmak üzere üçe ayırmaktaydı. Bunların muayene periyotları ise, ilgili mevzuatta, sırasıyla, 5-3-1 yılda bir olarak düzenlemekteydi. Bu yüzden, artık ihtiyaç kalmadığından, Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği 2013 yılında yürürlükten kaldırıldı. Tehlike sınıfları, kadın ve genç ile çocuk işçilerin çalıştırılmasına ilişkin esaslar ise ayrı ve özgün bir mevzuatla tanımlandı.
Buna rağmen, yaklaşık 10 yıl boyunca uygulamalara yön verdiği için, “ağır ve tehlikeli iş” ifadesi hem uzun süre gündelik konuşmada, hem de uygulamada yerini korudu. Bunun kanımca en büyük nedeni ise, eskiden de yılda bir muayene edilen işlerin, yeni uygulama ile de aynı kaldığına inanılmasıydı.
Bu tam olarak doğru değil. Örneğin, “demir tel ve çubuktan malzeme imalatı işleri (Çivi, zincir, vida vb. gibi)” ilgili yönetmelikte ağır ve tehlikeli iş sayılmakta ve muayenelerin en az yılda bir tekrarlanması istenmekteydi. Oysa, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile gelen güncel uygulamada aynı işler “tehlikeli” sayılmakta ve sağlık muayenelerinin en az 3 yılda bir tekrarlanması istenmektedir.
Örnekler çoğaltılabilir. Ancak, özetle şunu söyleyebiliriz ki, “ağır ve tehlikeli iş ya da işyeri” tanımı üzerine kurulan sistem uygulamadan kaldırılmıştır. Yeni ve halen uygulanan sistem ise “az tehlikeli-tehlikeli-çok tehlikeli iş ya da işyeri” üzerine kuruludur. Bu yüzden, muayene periyotları, kadın ve genç işçilerin sağlık raporları, gece çalışma, muayene formu gibi konular yürürlükteki yeni mevzuat üzerinden yürütülmelidir. Sağlık raporlarında “ağır ve tehlikeli işlerde çalışabilir / çalışamaz” türünden ifadelerin ise yasal karşılığı yoktur ve yanlıştır.