Fatih Özcan
Site Kurucusu
- Katılım
- 7 Aralık 2013
- Şehir
- Yurt Dışı
- Sertifika
- Diğer Belge
- Firma
- ABL Group
Son dönemlerde sosyal medya araçları, çeşitli yayın organları sayesinde, işyerinde çalışanlar, yasal hakları ile ilgili bir çok konuyu biliyor ve daha bilinçli hareket ediyorlar. Bunlardan biri olan AGİ (Asgari Geçim İndirimi) ile ilgili maalesef bilinmeyen yönlerin olduğu da bir gerçek. Ve maalesef hala bazı şirketler çalışanın AGİ ödemesini yapmıyor. Bu yılki AGİ tutarları gibi konuları her yerden bulabilir ya da hak ettiğiniz tutarı bordronuzda görebilirsiniz.
Peki çalışan hak etmiş olduğu bu ödemeyi alamazsa ne yapmalı?
Öncelikle ilgili kanuna biraz göz atarak, AGİ’yi tanımlayabiliriz.
Gelir Vergisi Kanunu(193 sayı) uyarınca, işverenler tarafından, çalışanların aylık ücretlerinden gelir durumlarına göre, % 15, % 20, % 27 veya % 35gelir vergisi kesilerek devlete ödenmektedir. AGİ ise çalışanın ücretinden kesilmesi gereken gelir vergisinden indirim yapılmasını, yani çalışanın aylık ücretinden kesilip devlete ödenmesi gereken asgari geçim indirimi kadar tutarın, işveren tarafından devlet yerine işçiye ödenmesi anlamına gelmektedir.
AGİ Tutarı kişilerin medeni durum, eşin çalışıp çalışmadığı ve çocuk sayısına göre değişmektedir. AGİ oranı kişinin kendisi için %50, evli olduğu ve çalışmayan eş için %10; ilk iki çocuk için %7,5 sonraki çocuklar için %5 olarak hesaplanmaktadır.
Özellikle altını çizmek istediğim bir konuda çalışan anne ve babaların hangisinin çocuklar üzerinden AGİ alacağıdır. Bu da her ne kadar personel departmanı görevlileri tarafından bilinse de çalışanlar tarafından sıklıkla karıştırılmaktadır. Çocukların AGİ Tutarı, sağlık yardımını aldıkları kişi üzeriden hesaplanması gerekmektedir. Bir başka deyişle çocuklar kimin üzerinden vizite kağıdı alıyorsa, AGİ tutarları da o kişiye ödenmektedir. Altını çizeceğimiz bir başka nokta ise çalışan eşinin, sigortalı olarak bir yerde çalışması durumunda AGİ’den faydalanamayacağı, Bağkur’lu olarak kendi işyeri varsa AGİ’den yararlanabileceğidir.
Gelelim çalışanın hak ettiği AGİ ödemesini alamaması halinde yapması gerekenlere…
Eğer işvereniniz AGİ tutarlarını ödemiyorsa, bununla ilgili işvereninize öncelikle dilekçe ile başvuruda bulunmanız gereklidir. Eğer işvereniniz dilekçenizi kabul etmez veya dilekçenize rağmen AGİ’nizi ödemek istemezse önünüzde iki seçenek bulunmaktadır.
1) İşyerinde çalışmaya devam ederken, konuyla ilgili Bölge Çalışma Müdürlüğü ve işyerinizin bağlı bulunduğu Vergi Dairesine şikayet bulunabilirsiniz. Yaptığınız şikayet üzerine vergi dairesince ve Bölge Çalışma Müdürlüğü tarafından işyeriniz, denetime tabi tutulacaktır. (ÖZELLİKLE BELİRTMELİYİM Kİ UZLAŞMAK VE YAPILAN YANLIŞI DÜZELTMEYE ÇALIŞMAK EN DOĞRUSU OLACAKTIR. ÇÜNKÜ ŞİKAYETLER, ÇALIŞANLAR İÇİN YIPRATICI OLMAKTA, İŞVEREN İÇİN PRESTİJ KAYBI ANLAMINA GELMEKTEDİR)
2) AGİ tutarlarınız ödenemediği için 4857 sayılı iş Kanunu’nun 24. maddesi gereği, iş sözleşmenizi haklı sebeple fesih etme hakkı elde edebilirsiniz. Bu fesih sonucu kıdemi hakkınız varsa, AGİ’yle birlikte kıdem tazminatınızı alabilirsiniz. Yalnız bu yol izlenecekse; sözleşmenin AGİ’nin ödenmediğinden fesih edildiğinin özellikle belirtilmesi gerekmektedir. Ayrıca kıdem tazminatını alabilmek için AGİ’nin çalışana ödenmediğinin ispatlanması gerekmektedir. Burada da Bölge Çalışma Müdürlüğü ve işyerinizin bağlı bulunduğu Vergi Dairesine şikayette bulunursunuz. Bu yöntemin diğerinden farkı iş akdinin AGİ tutarının ödenmediği iddiasına bağlı olarak fesih edilmesidir. Bunun dışında bir fark bulunmamaktadır.
AGİ tutarını çalışanına ödemeyen işverenler, genellikle AGİ tutarlarını ödemiş gibi çalışanlardan imza almaktadır. Eğer çalışanda AGİ tutarını almış gibi imza atar ve AGİ tutarını alamadığını yazılı bir belgeye dayanarak ispatlayamazsa, haklı feshigeçersiz sayılacaktır. Bu durumda kıdem tazminatı ile AGİ de alamayacaktır. Dolayısıyla çalışanların karşılığını almadığı hiçbir belgeye imza atmaması gerekmektedir. Bu durum sadece AGİ için geçerli olmayıp bütün alacaklar için geçerlidir.
AGİ ile ilgili hak iddia edebileceğiniz süre 5 senedir. Bu zaman aşımı feshin olduğu tarihten itibaren başlayacaktır. Bunu da hatırlatmakta fayda görüyorum.
Şirketler için küçük, ancak çalışanlar için büyük görünen bu tutarlar ve benzer hakların ödenmesi, elbette çalışan motivasyonunu artıracak aynı zamanda da yasalar karşısında sıkıntı yaşanmasını önleyecektir. Her geçen gün, profesyonelleşen, inovatif çalışmalar yapan şirketler, dilerim bu konuda biraz daha duyarlı olurlar…
Saygı Günenç Ekim/2013
Peki çalışan hak etmiş olduğu bu ödemeyi alamazsa ne yapmalı?
Öncelikle ilgili kanuna biraz göz atarak, AGİ’yi tanımlayabiliriz.
Gelir Vergisi Kanunu(193 sayı) uyarınca, işverenler tarafından, çalışanların aylık ücretlerinden gelir durumlarına göre, % 15, % 20, % 27 veya % 35gelir vergisi kesilerek devlete ödenmektedir. AGİ ise çalışanın ücretinden kesilmesi gereken gelir vergisinden indirim yapılmasını, yani çalışanın aylık ücretinden kesilip devlete ödenmesi gereken asgari geçim indirimi kadar tutarın, işveren tarafından devlet yerine işçiye ödenmesi anlamına gelmektedir.
AGİ Tutarı kişilerin medeni durum, eşin çalışıp çalışmadığı ve çocuk sayısına göre değişmektedir. AGİ oranı kişinin kendisi için %50, evli olduğu ve çalışmayan eş için %10; ilk iki çocuk için %7,5 sonraki çocuklar için %5 olarak hesaplanmaktadır.
Özellikle altını çizmek istediğim bir konuda çalışan anne ve babaların hangisinin çocuklar üzerinden AGİ alacağıdır. Bu da her ne kadar personel departmanı görevlileri tarafından bilinse de çalışanlar tarafından sıklıkla karıştırılmaktadır. Çocukların AGİ Tutarı, sağlık yardımını aldıkları kişi üzeriden hesaplanması gerekmektedir. Bir başka deyişle çocuklar kimin üzerinden vizite kağıdı alıyorsa, AGİ tutarları da o kişiye ödenmektedir. Altını çizeceğimiz bir başka nokta ise çalışan eşinin, sigortalı olarak bir yerde çalışması durumunda AGİ’den faydalanamayacağı, Bağkur’lu olarak kendi işyeri varsa AGİ’den yararlanabileceğidir.
Gelelim çalışanın hak ettiği AGİ ödemesini alamaması halinde yapması gerekenlere…
Eğer işvereniniz AGİ tutarlarını ödemiyorsa, bununla ilgili işvereninize öncelikle dilekçe ile başvuruda bulunmanız gereklidir. Eğer işvereniniz dilekçenizi kabul etmez veya dilekçenize rağmen AGİ’nizi ödemek istemezse önünüzde iki seçenek bulunmaktadır.
1) İşyerinde çalışmaya devam ederken, konuyla ilgili Bölge Çalışma Müdürlüğü ve işyerinizin bağlı bulunduğu Vergi Dairesine şikayet bulunabilirsiniz. Yaptığınız şikayet üzerine vergi dairesince ve Bölge Çalışma Müdürlüğü tarafından işyeriniz, denetime tabi tutulacaktır. (ÖZELLİKLE BELİRTMELİYİM Kİ UZLAŞMAK VE YAPILAN YANLIŞI DÜZELTMEYE ÇALIŞMAK EN DOĞRUSU OLACAKTIR. ÇÜNKÜ ŞİKAYETLER, ÇALIŞANLAR İÇİN YIPRATICI OLMAKTA, İŞVEREN İÇİN PRESTİJ KAYBI ANLAMINA GELMEKTEDİR)
2) AGİ tutarlarınız ödenemediği için 4857 sayılı iş Kanunu’nun 24. maddesi gereği, iş sözleşmenizi haklı sebeple fesih etme hakkı elde edebilirsiniz. Bu fesih sonucu kıdemi hakkınız varsa, AGİ’yle birlikte kıdem tazminatınızı alabilirsiniz. Yalnız bu yol izlenecekse; sözleşmenin AGİ’nin ödenmediğinden fesih edildiğinin özellikle belirtilmesi gerekmektedir. Ayrıca kıdem tazminatını alabilmek için AGİ’nin çalışana ödenmediğinin ispatlanması gerekmektedir. Burada da Bölge Çalışma Müdürlüğü ve işyerinizin bağlı bulunduğu Vergi Dairesine şikayette bulunursunuz. Bu yöntemin diğerinden farkı iş akdinin AGİ tutarının ödenmediği iddiasına bağlı olarak fesih edilmesidir. Bunun dışında bir fark bulunmamaktadır.
AGİ tutarını çalışanına ödemeyen işverenler, genellikle AGİ tutarlarını ödemiş gibi çalışanlardan imza almaktadır. Eğer çalışanda AGİ tutarını almış gibi imza atar ve AGİ tutarını alamadığını yazılı bir belgeye dayanarak ispatlayamazsa, haklı feshigeçersiz sayılacaktır. Bu durumda kıdem tazminatı ile AGİ de alamayacaktır. Dolayısıyla çalışanların karşılığını almadığı hiçbir belgeye imza atmaması gerekmektedir. Bu durum sadece AGİ için geçerli olmayıp bütün alacaklar için geçerlidir.
AGİ ile ilgili hak iddia edebileceğiniz süre 5 senedir. Bu zaman aşımı feshin olduğu tarihten itibaren başlayacaktır. Bunu da hatırlatmakta fayda görüyorum.
Şirketler için küçük, ancak çalışanlar için büyük görünen bu tutarlar ve benzer hakların ödenmesi, elbette çalışan motivasyonunu artıracak aynı zamanda da yasalar karşısında sıkıntı yaşanmasını önleyecektir. Her geçen gün, profesyonelleşen, inovatif çalışmalar yapan şirketler, dilerim bu konuda biraz daha duyarlı olurlar…
Saygı Günenç Ekim/2013